"Normalde böyle şeyler yapmam fakat bu aralar canım çok sıkkın ve ne tesadüftür ki sana denk geldim. Ama çok rahatladım biliyor musun?" kollarımı esnetip kapıya yöneldim.

"Bir daha bu şirketin önünden bile geçersen bu kadarla kalmam." kapının kilidini çevirdiğim an birisi odaya daldı.

"Lanet... Ömür iyi misin?" yerde yatan Ece'yi görünce bir an duraksadı ama sonra hemen sinsi bir gülüş sergiledi.

"Güzel iş çıkarmışsın. Güzellik güvenliğe bir telefon mu çaksan acaba?" yanında şaşkın bir şekilde duran Şebnem'in yüzünde kırmızının güzel tonlarını  toplanmaya başladı ve koşarak odadan çıktı.

"Artık gitsek mi? Yeterince geç kaldım zaten." 

"Gel bakalım asi güzellik, Çağın duyunca çok şaşıracak." koridorda giderken Şebnem telefonu kapatıp kırmızı yüzüyle yanımıza geldi. Önce elindeki dosyayı bana verdi sonra da Samet'e sert bir tokat attı.

Ben yanlarından gülerek kaçarken Samet açıklama yapmaya uğraşıyordu. Ben merdivenlerden inerken güvenlik de yukarı çıkıyordu.

"Ömür Hanım iyi misiniz?" diye sorduklarında başımı sallayıp "Sorun yok, sokağa atın  ve işinize dönün." 

Arabanın sürücü koltuğuna geçip hareket ettirdim. Gidip şu alışveriş işini  hallettikten sonra hemen eve dönmek istiyordum çünkü evde hasta olan bir sevgilim var. Sevda anne ona iyi bakardı bakmasına ama inadı tuttuğunda benden başkası ona işlemiyordu sabahta  görüldüğü üzere.

Bir saat sonra elimde ondan fazla paketle alışveriş mağazasından çıktım. Paketleri bagaja koydum ve eve doğru yola çıktım. Müzik eşliğinde yolda giderken trafik olmadığı için şanslı olduğumu düşünüyordum. Müzik birden durduğunda gözlerim ekrana kaydı ve ses geldi "Günce arıyor." ekrana dokundum ve cevapladım.

Cıvıl cıvıl sesiyle arabanın içini canlandırdı "Güzellik neler yapıyorsun, Çağın dışarıda olduğunu söyledi." 

"Evet ama eve dönüyordum, şimdi."

"Yaa ben mekandayım ama sıkıntıdan ölüyorum. Barkın hiçbir şey  yapmama izin vermiyor. Buraya gelsen de birazcık takılsak." başımı yana yatırıp ışığa bakarken düşünüyordum.

"Ömür hamile bir kadını bu kadar bekletmesen iyi olabilir." daha iki dakika bile olmamıştı ne bu acele.

Yeşil yandığında gaza yüklenirken aynı an da U dönüşü yaptım.

"On dakikaya yanındayım anne adayı." ve telefonu kapattım.

Söylediğimi yapıp on dakika sonra mekanın kapısından girdim. Günce localardan birinde başını arkaya yatırmış kendi kendine konuşuyordu. Gözüm Barkın'ı aradığında  Alp ile konuştuğunu gördüm. Alp'in gözleri bir an beni bulduğunda el salladı "Hoş geldin." diye seslendi.

Yanlarına doğru giderken "İstihbarat doğruymuş; bir anne adayını sıkıntıdan öldürmek isteyenler sizler misiniz?" Barkın'a sarılırken sırtına sert bir şekilde vurdum.

Alp'e tezgahın üstünden sarıldım.

"İki gün önce hastanedeydi elimde olsa buraya bile getirmem." Barkın'a hak vermemek elde değil ama sıkılmasını da önlemek gerekir.

"Ben onu düzeltirim ama önce Alp bana bir kadeh rose versene yenilerden. Özledim." dediğimde başını salladı ve kadehimi hazırlamaya başladı.

"Ömür hoşgeldin, neler aldın?" ellerimi incelerken heyecanlı haline gülmeden edemedim.

"Arabada, ayrıca bebek doğmadan asla göremezsin." dedim

AŞKIN GÖRÜNMEYEN YÜZÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin