Bölüm 29-Örümceğin Hisleri

278 16 4
                                    

     Neredeyse bir tabak büyüklüğündeki kocaman örümcek ön ayaklarının ihtiyatlı dokunuşlarıyla önündeki etli çıkıntıyı yokladı. Kömür rengi bedeninin her yerini kaplayan yüzlerce minik tüyle isten yapılmış bir oyuncağa benziyordu; kapkara ve yumuşacık. Sinirle söylenip duran bir kadın gibi ağzının önündeki iki büyük dişi durmadan aşağı yukarı kaldırıp indiriyordu. Ön ayaklarıyla kontrol edip, gidilebilir olduğuna kanaat ettiğinde tüm dev yaratıklara has o ağır devinimlerle adımlarını attı. En ufak hareketi sanki tonlarca ağırlık kaldırmasını gerektiriyordu. Örümcek önündeki yüksekliğe ağır aksak tırmanmaya başladığında altındaki beden kıpırdandı. Boynundan yanağına çıkmaya çalışan büyük kara yaratıktan bihaber, uyuyan kız gıdıklanan çenesini kaşımak için bilinçsizce elini kaldırdı.

     Tanımadığı bir yeri keşfetmeye çalışmanın tedirginliğiyle boğuşan örümcek durumdan iyice kıllandı ve savunmadan taarruza geçti. Arka ayaklarına yükünü verip ön ayaklarını havaya kaldırarak küçük tırnaklarını çıkardı. Şaha kalkmış bir halde sağa sola bir iki sallandı. Sonra uyuyan bir insanı tehdit etmenin gereksizliği kafasına dank etmiş olacak ki, adımlarındaki hantallığı bir maskeymişçesine fırlatıp kenara atarak, altında kıpırdanıp duran ete yılanları imrendirecek bir hızla dişlerini geçirmek için saldırdı.

     Kulaklarını geriye yatırmış, parlak gözleriyle örümceğin her hareketini dikkatle takip eden kara kedi, sekiz bacaklı hayvan şaha kalktığında olduğu yerden fırladı. Kızı ısırmasına fırsat vermeden neredeyse kendisi kadar büyük örümceğin şişko yuvarlak poposuna bir pençe darbesi indirdi.

     Tarantula uçtu, havada bir yay çizip tüylü sekiz bacağının üstüne lap diye indi. Bilge adamların dingin şaşkınlığıyla bir iki saniye nereye düştüğüne bakındı. Ön dişlerini tedirginlikle hala indirip kaldırıyor tanıdık bir şey bulmayı umuyordu. Sonunda o kokuyu aldı. Örümcek Hanımı Tirşe Saye yatağın birkaç metre ötesinde bir berjere oturmuştu. Yuvasını bulamasa da sahibini bulmaktan hoşnut büyük kara örümcek, Saye'ye doğru hantal hantal yürümeye başladı.

     Boynunda olup bitenlerden habersiz Miray uykusunda çenesini tatlı tatlı kaşıdı. Gözkapaklarının gerisindeki ışığı hissettiğinde beyni güneşin artık doğduğunu, onun da kalkması gerektiğini söylüyordu. Tam gözlerini açacaktı ki gözkapaklarının ardına yeniden karanlık çöktü. Karanlık beraberinde katıksız bir uyku da getirdi. Şu an uyanıyor değil de, uymak için başını yastığa koymuş gibiydi. Açılmış bilinci kısacık bir an bunun çok saçma olduğunu düşündü. Direnecek gibi olduysa da ağır uyku, bilincine kancalarını geçirerek onu yine rüyalar diyarına doğru sürükledi ve Miray mışıl mışıl uyumaya devam etti.

     Miray'ın kıpırdanmaları kesildiğinde Gece elini kızın gözlerinden çekti. Banyodan tam zamanında çıktığı için şanslıydı. Tirşe Saye'yı gördükten sonra kızın uyanması, hele ki ağzını açıp gözünü yumaraktan lafları ardı ardına sıralaması sabah sabah pek tatsız olurdu. Saye'nin kızı vaktinden önce öldürüp örümceklerine yem etmesi çok daha tatsız olurdu.

     Saye ona sığınan örümceğini şefkatle eline aldı. "Ah, benim zavallı Tüylüm! Yeni bir oyuncak bulunca atılıp hırpalanmana nasıl göz yumuyor, görüyor musun?"

     Örümcek dünyanın tüm kederi omuzlarındaymışçasına Hanımının parmaklarına başını hüzünlü hüzünlü sürttü.

     Gökyüzü yükselen güneşle küllü gri rengini silkeleyip tatlı bir maviyle uyananları selamlarken şafağın taze havası kapalı camların ardından bile hissedilebiliyordu. Pencerenin kırık camı herkes uyurken büyüyle sessiz sedasız onarılmış eski haline dönmüştü. Hançer yerine kaldırılmış, pembe goril çoktan Miray'ın odasındaki köşesine konmuştu. Dün geceki hengamenin odada görünür tek izleri Gece'nin dudağındaki epey iyileşmiş minik yara ve Miray'ın kanlı tişörtüydü.

AY IŞIĞI (DÜZENLENMEMİŞ)Where stories live. Discover now