Bölüm 46-Bir Kitaptaki Bir Cümle

194 18 17
                                    

     Gece, Saye'nin karşısında zirvesi buzlu dağlar gibi sakin, soğuk ve heybetle dikiliyordu.

     Saye gülümsedi. Oturması için çalışma masasının önündeki boş koltuğu gösterdi. Miray ile konuşmalarının üzerinden daha beş dakika bile geçmemişti, ama Gece olanları öğrenmiş ve karşısına dikilmişti bile.

     Ne âlâ, ne âlâ! Saye'nin istediği de buydu zaten.

     "Miray'la konuşmuşsun," dedi Gece. "Onu Yazevi'nden çıkarmana izin vermiyorum."

     "Konuştum, çünkü biliyorum ki istersem beni dinlersin; ama ben alakanı da istiyorum. Karşımda put gibi durmanı değil. Şimdi beni dikkatle dinleyeceğine eminim."

     "Dinliyorum."

     Saye, Kan Katili'nin ona gönderdiği gazete parçasını çekmeden çıkarıp Gece'nin önüne koydu. Gece parçayı aldı. Buz mavisi gözleriyle dikkatle inceledi.

     Gece gazeteden kesilmiş resmi incelerken Saye de onu inceliyordu. Fazla canlı görünen bir heykele bakıyordu sanki. Sandalyesinde dimdik, neredeyse kıpırdamadan oturuyordu. Ne düşünüyor anlamak mümkün değildi.

     "Kan Katili, kızın bozuk kanının kokusunu almış."

     "Bu anca Miray'ı evde tutmam için daha fazla nedene sahip olduğumu gösterir, onu uzaklaştırmam için değil."

     "Senin gözlerin için öyle. Lakin bir de benim gözlerimden bak. Ne görürsün? Elindeki güzel bir fırsat. Kullan onu Gece. Kan Katili kanın kokusunu aldıysa, kokuyu daha fazla içine çekmesine izin ver. Düşünceleri o kanla dolsun. Bırak, deliğinden onun için çıksın. Bırak, onun için gelsin. Ve o geldiğinde sen bekliyor ol."

     "Oyun oynamak için zamanım yok. Programım yeterince dolu."

     "Zaman yarat o halde. Eğer Kan Katili'ni yakalarsan Avcıların gözündeki sempatini yeniden yükseltebilirsin. Her ne kadar görmeyi kabul etmesen de dışarıda seni destekleyenlere ihtiyacın var. Gençsin, güçlüsün. Lakin sadece kaba kuvvetle Meclis koltuğunda ne kadar oturabilirsin?"

     "Endişelerini anlıyorum ve..."

     "Anlasaydın bu kadar başına buyruk davranmazdın. Sözlerimi kulak ardı ediyorsun. Hatta dinlemiyorsun bile. Gerçi ebeveynini dinlememek bir çocuğun yapacağı şey. Bunu anlayabilirim. Ancak sözlerime kulak vermen gerektiği de senin anlaman gereken bir şey. En başından İhtiyar Avcı meselesini dallandırıp budaklandırmayacaktın."

     Gece'nin sessizce oturup, soğuk sakin bakışlarıyla onu dinlemeye devam ettiğini görünce Saye arkasına yaslandı. Gece'yi şöyle bir süzdü.

     "Sana serada tuzak kuran kişi yakalandı mı?"

     Saye'nin cevabı bildiğini bilmesine rağmen Gece soruyu yanıtladı. "Hayır."

     "Sence bu ne anlama geliyor."

     "Zeki biri. Kendini nasıl koruması gerektiğini biliyor. Ve bunu yapabilecek kadar da güçlü. Birlikte çalıştığı kişilerin olması muhtemel."

     Saye başıyla onayladı. "Peki, Avcı'nın evinde yanarak ölen çocuklar konusunda bir gelişme var mı?"

     "Önemli bir şey olduğunda haberin olacaktır."

     "Önemli bir şey olması için daha kaç gün geçmesi gerekecek?"

     "Nereye varmaya çalışıyorsun?"

     "Hasımların kuru lakırdılar eden sokaktaki kıçı kırık serseriler mi?"

      "Olmadıkları bariz."

AY IŞIĞI (DÜZENLENMEMİŞ)Onde as histórias ganham vida. Descobre agora