"Bu yüzden adalet yanlısı oldu. Hayatında mutlu olmadığı çok anı var. Ailesi öldü kırıldı, aldatıldı kırıldı, sen mesleğine zarar verdin kırıldı. O parçalar ne oldu sanıyorsun. Hepsi içinde onu lime lime parçalıyorlar."

Başımı koltuğun kenarına yatırdım "Parçaların yok olması gerek ama tam tersine yenileri ekleniyor. Ne yapacağım Barkın? Onun göz yaşlarına katlanamıyorum, benimde canımı yakıyorlar."

"Bir süre şehir dışına gidin, olanları unutmasına yardımcı ol. Yeni bir başlangıç olarak düşün ve ilişkinizi başa alır gibi yapın. Ne biliyim işte, sana çok bağlı olduğunu biliyorsun. Senden uzak kalmak ona iyi gelmedi açık net ortada. Ayarlamaları yap, yarın yola çıkın bir kaç hafta belki daha az." ayağa kalktı.

"Anladım." dedikten sonra bende ayağa kalktım.

"Sen geldiğine göre ben gideyim, Günce evde tek kaldı. Oda pek iyi değil bu aralar. Hasta sanırım."

Gülümseyerek "Kadınları asla anlamayacağımızı kabul etsek iyi olur? Tıpkı bir labirent gibiler, çözümü bulmak imkansız gibi bir şey."

Barkın ufak bir kahkaha eşliğinde "Doğru söze ne denir ki? Ömür büyük ihtimal akşam üstü uyanır doktoruyla telefonda görüştüm."

"Yurt dışındaymış geldiğinde ilk olarak buraya gelecek, siz döndüğünüzde oda gelmiş olur. Sonra yine konuşuruz, bir sorun olursa saat önemli değil ara lütfen." 

Barkın'ı kapıdan geçirip üst kata yöneldim.

Odanın kapısını açıp içeri girdim.

Onu gördüğüm an keşke dedim keşke gitmeseydim.

Asi bir avukatı benim aptallık ne hale getirmiş yatağın için parmak kız kadar kalmış, teni beyazlamış geldiğimde onu daha mutlu, canlı, uyanık bulmayı isterdim.

Yıkılmış, ruhu sönmüş değil ve bunun sebebi benim geçmişte yaptığım hatalarının bedelinin ona kesilmesi bu kendimden nefret etmeme neden oluyor.

Onun nefesine nefes katmak varken canını acıtıyorum, yeni yaralar almasına neden oluyorum.

Yatağın kenarına sessizce oturdum yastığın üstünde duran minik ve pürüzsüz elini avucumun içine alıp dudaklarıma götürdüm "Geldim asi avukat, sanırım biraz yaramazlık yapmışsın?" boştaki elimle kapalı gözlerini okşadım.

"Özür dilerim, seni yalnız bırakmamalıydım, bir daha iki saatliğine olsa bile gitmeyeceğim." eğilip gözlerini birer birer öptüm. 

Kirpikleri kıvrılarak açıldı kırarmış gözleriyle bana baktı  "Ağlamama izin verme." dedikten hemen sonra gözleri kapandı.

Yataktaki büyük boşluğu usulca uzandım, onu kollarımın arasına çektiğim an kokusu ciğerlerim ile temasa geçti. Başını göğsüme yerleştirip bir şeyler mırıldandı.

Yanında yattığım halde bir türlü uykum gelmedi sadece ona sarılıp ara sıra mırıldanmasını dinlemek dışında hareket bile etmedim, gözlerini açmasını bekledim.

Hava karardığında ismimi söyleyerek yataktan sıçradığında karanlık odada sağına soluna baktı "Rüya mıydı yani?" dediğinde istem dışı kıkırdadım.

Anında vücudunu bana döndü "Gelmişsin, rüya sanmıştım." kollarını boynuma doladıktan hemen vücudu hıçkırıklar yüzünde sarsılmaya başladı.

"İsteyerek yapmadım, kalem sanmıştım, ben kimseye zarar veremem." arka arkaya kısık sesiyle o kadar çok şey söyledi ve ağladı ki sadece bir anlık öfkeyle gidip Ece'yi öldürecek duruma geldiğimi fark ettim. Onun göz yaşlarının akmasına sebep olan o kadını öldürme isteğiyle dolup taştım.

AŞKIN GÖRÜNMEYEN YÜZÜWhere stories live. Discover now