Kahkahası arabayı doldururken bu adama evliliğin yaradığını fark ettim. Aka boka gülüyor maşallah. Hatırlayın ilk zamanlar böyle miydi? Tek bildiği tomomdo hosto oskor ostomoyorom yozboşom demekti. Şimdi kendisi bana hasta nabeeer? Iyyy kırocan. Ayıp ettin.

Melek ablalara geldiğimizde Karan'la vedalaşıp eve girdim.
- Ay hoş geldin taze anne ve gelin.
- Hoş bulduk.
- Allah'ım çoğul da konuşuyor. Yerim kız seni!
- Melek abla iyi misin sabah sabah acaba?
- Harikayım şekerim. Geç hadi içeri.

Gülüp içeriye girmiştim. Zehra da buradaydı. Onunla da sarılıp koltuklardan birine oturdum.
- Eee nasılsınız bakalım hamileler?
- Bulantılı ve duygusal.
- Öfkeli ve duygusal.
- Geçer geçer.
- Bu nasıl bir tavsiye Melek abla ya.

Zehra'nın haklı isyanına ben de onay vermiştim.
- Neyse boşverin şimdi bunu. Mihrimah?
- Efendim Melek abla.
- Kızım siz daha dün evlenmediniz mi? Niye işe gidiyor bu adam?
- Dedem.

Tek kelimem yetmişti aydınlanmalarına. Semih dedemi çok kötü biriymiş gibi lanse ediyorsunuz, buna şiddetle karşıyım! De siktir loo!

- Evlenmeniz bile mucize bence. Halinize şükredin.
- Ay çok komik Zehra.

Gülüşü kahkahaya dönmüştü bile.
- Ben karargâha gitsem olmaz mı ya?
- Git de Karan hepimizi ipe dizsin.
- Yahu göreve mi gidicem dedim sanki! Az bir karargah havası alayım bari.
- Oyy kıyamam sana. Otur oturduğun yere Mihrimah!

Anında gözlerim dolarken konuşmaya başladım.
- İyi. Ben hep evde otururum zaten. Böyle mutsuz mutsuz çok da sağlıklı hamilelik geçiririm ya. Zaten düşük riskim de var... Bir de mutsuz olursam-
- Ayyhh! Tamam sus gözünü seveyim. Kalk gidelim. Karan uğraşsın seninle.

Gözümdeki yaşları silerek mutlulukla ayağa kalktım. Normalde hiç ağlamayan ben, şimdi her şeye gözü dolar olmuştum. Bazen de böyle işime geliyordu.

Karargaha geldiğimizde arabadan indiğim gibi dinlenme odasına gittim. Kapıyı açtığım gibi bakışlar beni bulmuştu.
- Yokluğumda anca yatın zaten! Yaptığınız göbekler mi öldürecek dağdaki itleri?!

Hepsi toparlanırken, Şeyda gülerek daha da yayıldı. Alırdık elbet hesabını. Karan çatılı kaşlarıyla yanıma geldi.
- Mihrimah?
- Efendim.
- Ben seni Melek ablaya bırakmadım mı güzelim?
- Merak etme bunamadın yüzbaşı. Bıraktın.

Diğerleri gülerken Karan'ın bakışlarından nasiplerini almışlardı.
- Karan doğum yapana kadar sana bakmasam mı acaba? Mazallah çocuğum da senin gibi her şeye kaşlarını çatar falan.
- Birincisi çocuğun değil, çocuğumuz. İkincisi babasına çekecek tabi kime çekecek! Üçüncüsü ise konuyu değiştirme. Ne işin var karargahta?
- Hepiniz buradasınız. Aklım kalıyor napiyim? Hem bir şey yapmayacağım ki. Valla sadece oturucam.
- İnanayım mı?
- İnsan karısına inanmaz mı yüzbaşı?!

Pars artık kahkaha atarken diğerleri de patlamıştı.
- Neye gülüyorsunuz siz?

Sorumla hepsinin gülüşü bıçak gibi kesilmişti. Korktu mu onlar? Halbuki sadece soru sormuştum.
- H-hiç komutanım.
- Deli misiniz de boş boş gülüyorsunuz Ömer?!
- Olur mu öyle şey komutanım? Bakmayın siz bu Ömer'e. Tepkileriniz hoşumuza gidince güldük.
- Öyle olsun bakalım.

Yer açtıkları koltuğa oturduğumda Ozan söyleniyordu.
- Bir Selim anlıyor lan resmen dilinden.
- Seni duyabiliyorum Ozan!
- Hı? Bir şey demedim ki komutanım. Dedim mi? Demedim.
- Salak mıyım ben Ozan?!
- Değilsiniz komutanım. Olur musunuz hiç? Karan komutanım olur ama siz asla!
- Ozan!
- Siz de olmazsınız tabii Karan komutanım. Niye salak olasınız değil mi?
- Kardeşim sus bence.
- Bence de susayım.

Ozan soğuk terler dökerken hâline gülmeye başlamıştım. Ulan bir de şu eğlenceyi bırakıp evde oturmamı bekliyorlar! Nasıl bırakayım, siz söyleyin.

Biz otururken bir ara Pars, albayın yanına gidip gelmişti.
- Görev mi komutanım?
- Evet Ali. Kılıç timi hazırlık odasına!

Hepsi ayağa kalkmış kapıya giderken dolan gözlerimden yaşlar akmaya başladı.
- Noldu yine balkon güzeli?
- Ay Karan göreve gidiyorlar! Daha ne olsun?

Göz yaşlarım arasında konuşmayı başarmıştım.
- Gidemediğiniz için mi ağlıyorsunuz komutanım?
- Ne gitmesi Fatih yaa?! Osman'ın karısı hamile, Şeyda'nın sevgilisi var. Ya hepsini geç, Rüzgâr daha yeni evlendii! Pars'la Ali sap ama olsun onlara da bir şey olmasın.

Hepsi niye bana uzaylı görmüş gibi bakıyor?

- Sağ ol yenge bizi de düşündüğün için.
- Ne demek Pars'cım ne demek. S-sizin sevdiğiniz yok ama o-olsun. Biz sizi b-bekleriz. Dime Karan?

Islanmış gözlerimle Karan'a bakarken şokla bana bakıyordu.
- Bu kadarının olacağını asla düşünmemiştim...

Neyi ima etti ki?

Kız hamilelik sende saflık yaptı. Farkında mısın?

Galiba..

~~~~~~~~~~~

Küçük duygusallığımın sonunda kılıç timi gitmişti. Onların peşine de ufuk timi talimden dönmüştü.
- Ooo kimleri görüyoruz böyle. Napıyomuş bakalım dayısının birtanesi?

Egemen yanıma gelip önce alnımı öpmüş, sonra da karnımı sevmişti. Henüz ikinci ayımın son haftasında olduğumdan ortada belirgin bir karın söz konusu değildi tabii.
- Hayırsız dayısına sövüyormuş.
- Ömer dime? Bence de hayırsız bir çocuksun Ömer.
- Niye benim askerime laf atıyosun sen?!
- Anaa çıktı tırnaklar!
- Tırnaklarımı gözünde hissetmeye ne dersin?
- Ben kaçtım derim.

Yanımdan uzaklaşarak karşı koltuğa oturdu. Bu sırada gözlerim yanında oturan Talha'yı buldu.
- Talha?
- Komutanım?
- Duydum ki Hâle ile sevgili olmuşsunuz.

Tek kaşım kalkmış, Talha'ya bakıyordum. Bu bakışımın sebebi ise bunu Talha'dan değil, hatta Hâle'den bile değil Zeynep'ten öğrenişimdi. (Hayırlamayanlar için Zeynep de Mihri'nin kuzeni)
- Çok yeni zaten komutanım. Malum sizin de hamilelikti, düğündü derken yoğundunuz. Vakit bulup da söyleyemedim.
- Ben o kadar aranızı yapayım, ama gidip de Zeynep'ten öğreneyim. Yazdım bunu Talha efendi.
- Yazmayın yazmayın komutanım. Valla hiç gerek yok. Kaleminize yazık.
- Sus! Konuştukça gözümde küçülüyorsun.
- Mihrimah.
- Efendim Karan.
- Güzelim bana ne yapıyorsan yap da çocuklara yetmez mi artık?
- Yeğen yeğen diye dolanmasını biliyorlar ama. Bu işte hep beraberiz. Ben taşıyorsam, siz de nazını çekeceksiniz.
- Ben ikna oldum valla.
- Buyur o zaman Mete. Kalan yedi ayda sana mutluluklar!

Mete derince yutkunurken göz göze geldik. Sen de mi götoş?!

Bölüm sonuu.

Nabersiniz?

Bölüm nasıldı?

Mihrimah hepimizin üstünden geçmiş gibi hissediyorum xksksksk.

Bir daha çocuk doğurmasın diyenler? Xmxms



AYANA ( Bir Asker Hikayesi)Where stories live. Discover now