6. Bölüm

17.3K 766 106
                                    

Geçen süreçte taburcu olmuş ve eve gelmiştim. Kılıç timi göreve çıkmıştı. Bizimkilerin izni bitmiş ve karargâha dönmüşlerdi. Egemenlere ise her an görev çıkabilirmiş. Annem vurulmamın üzerine geri dönmemiş ve burada kalıyordu. Tamamen iyileştiğimi gördüğünde geri döner ya neyse. Dedem biraz daha durmuş ve taburcu olduğum gün geri dönmüştü görev yerine. Eee koskoca tümgeneral sonuçta. Ben ise her geçen gün biraz daha toparlanıyordum. Öyle ki dikişlerim çıkarılmak üzereydi. Söylemeyi unuttum, bir de Pamir abinin karısı yemek yapıp getirmişti bana. Gerçekten dedikleri kadar vardı. Müthiş yemek yapıyordu. Adı Melek'ti. Çok tatlı bir kadındı.

Bugün karargahta imzalamam gereken birkaç belge vardı. Onun için gitmem gerekiyordu. On saat anneme laf anlattıktan sonra hazırlanmak için odama gelmiştim. Yaramı zorlamamak adına pantolon giymedim.

Yaram elverdiğince hızlı hazırlanıp evden çıktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yaram elverdiğince hızlı hazırlanıp evden çıktım. Arabamla kısa sürede karargâha varmıştım. Arabamı park ederken karşı tarafta çardakta oturan bizimkiler ve tanımadığım bir topluluğu gördüm. Park edip indiğimde Ömer deli gibi el sallayarak yanlarına çağırdı. Yanlarına vardığımda hanımlar anlamaz bir şekilde bakarken Karan yüzbaşı kızgındı.
- Dinlenmen gerekiyordu sanırım kibarcık.
- Hiç öyle bakmayın komutanım. İmzalamam gerekenler varmış, ondan geldim.
- Hanım kızımız da mı asker oğlum?
- Hanım kızımız deme Süheyla teyzem valla pişman olursun.
- Ne kötülüğümü gördün Ömer efendi?
- Yok komutanım ondan değil de-
- Bence sus kardeşim.

Ozan'ın komutu ile daha fazla batmadan susmuştu. Onun susması ile Karan yüzbaşı konuşmaya başlamıştı.
- Yüzbaşı Mihrimah, bizim timde anne. Yeni geldi.
- Maşallah maşallah ismin de senin gibi pek güzelmiş.
- Utandın mı kibarcık? Sanki bir kızardın.
- Ne münasebet komutanım?! Yaram ateş yapıyor ondan o.
- Tabi haklısın.

Gıcık bir de gülüyordu. Sinirle kafamı çevirdiğimde annesi ve yanındaki diğer kızlar ile bakışmam bir oldu. Hepsi de imalı gülüşlerle bakıyorlardı. Bir dakika ya ben bu bakışları biliyorum! Siz de mi?!
- Otursana kızım ayakta kaldın.
- Teşekkürler fakat gitmem gerekiyor.
- Belgeler kaçmaz gel hadi. Hem daha kızlarla tanışmadın. Bu kızım Rüya. Yanındaki Ozan'ın nişanlısı Tanem.
- Ozan nişanlın olduğunu bilmiyordum.
- Söylemeyi unutmuşum komutanım.
- Var mı aranızda başka başı bağlı olan? Sürpriz yapmayın sonra.
- Fatih'in de sevgilisi var komutanım. Onu da istemeye gideceğiz inşallah.
- Hayırlı olsun Fatih.
- Sağolun komutanım. Birlikte gideriz artık.
- Sağ kalırsak gideriz inşallah.
- Uslu durursan bir şey olmaz.
- Komutanım siz bana laf atmadan duramıyor musunuz?
- Cık. Duramıyorum.
- Belli. Zaten sizin yüzünüzden herkes saçma sapan imalarda bulunuyor!
- Ne gibi mesela?

Herkesin bana odaklanması ile kırdığım potu fark etmiştim.
- Y-yok bir şey.
- Bana hiç öyle gelmedi nedense.
- Kendiniz bulun o zaman banane be! Gidiyorum ben.

Telaşla yerimden kalkıp yürümeye başladım. Yaram acısa da çaktırmamaya çalışıyordum. Gurur her şeyden önemli!

İmza işlerim bitince biraz da albayımın yanında oyalanmıştım. Malum rezil olup kalkmıştım. Albayımı daha fazla rahatsız etmemek için yanından ayrılmış ve vaktin geçmesini bekliyordum. Şimdi geri dönmek istemiyordum. İki saati doldurduğumda artık gitmişlerdir düşüncesi ile çıktım. Neyse ki ortalık boştu.

AYANA ( Bir Asker Hikayesi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin