20. Bölüm

10.7K 463 61
                                    

Ay yirmi bölüm oldukk 🥳🥳

Bu bölümü yorumlarıyla kitabıma şeref veren okuyucum benbihterziyagill'e ithaf ediyorum 💕

Satır aralarında yorumlarınızı bekliyorum. Buyrun bölüm sizlerle 👇

Dinlenme odasına girdiğimizde elinde kocaman bir paket ile Şeyda'nın önünde durmuş bir Ömer ve etraflarını sararak pür dikkat onları izleyen diğerleri vardı.
- Ömer napıyorsun aslanım?
- İlanı aşk komutanım.
- La havle! Oğlum aşk ilan etmenin yeri mi burası?!
- Siz Mihri komutanıma nerde ilan ettiniz komutanım?
- Sanane lan!

Ozan Ömer'i çekiştirirken bir yandan da konuşuyordu.
- Komutanım siz buna bakmayın. Yine ayarları bozuldu. Oğlum gelsene lan sen de!
- Şeyda da gelsin.

Göz deviren Şeyda koltuklardan birine oturdu.
- Ozan al şu arkadaşını. Elimden bir kaza çıkacak.
- Senden gelecekse razıyım valla.

Sanırım olaya el atmanın zamanı gelmişti. Öncelikle elindeki pakete uzandım. Ben çektikçe o da kendine çekiyordu.
- Ulan versene!
- Vermem komutanım.
- Bekle sen bekle. Şu işi halledelim de ondan sonra ayrı olarak sıçıcam ağzına. VER LAN ŞUNU!

Bağırınca irkilerek vermişti paketi. Aldığım gibi bir kenara koydum. Ardından Ömer'e dönerek kapıyı işaret ettim. Oflayarak yürürken Karan ensesine vurdu.
- Oflama komutanına!

Karan seni yeme işini de yazıyorum bir kenara canım.

Ömer'le birlikte odama girdiğimizde kapıyı da kapattım. Karşılıklı koltuklara oturduğumuzda konuştum.
- Oğlum sen mal mısın?!
- Niye ki komutanım?
- Bir de soruyor. Gerizekalı sen böyle ilanı aşk edersen kız kabul eder mi?
- Etmez mi?
- Ömer siktir git!
- Tamam tamam komutanım. Nolur yardım edin bana.
- Az beklesen edecektim zaten. Kız gelir gelmez yapışmışsın yakasına.
- Napiyim, heyecanlandım. (Ömer seni yerim çocuk fmdmd)
- Ne var bari o pakette?
- Pamuk şeker makinesi.
- Ne alaka lan?
- Ya komutanım o kadar da değil. Boşuna almadık herhalde. Kız bir kere pamuk şekeri çok sevdiğini söylemişti. Ben de makinesini alayım da canı çektikçe yesin dedim.

Dayanamayıp kahkaha atmıştım. Bu çocuk aşık olunca bir tatlı oldu hee.

- Niye güldünüz ki? Bu da mı yanlış?
- Hayır hayır. Yani ne kadar doğru bilemedim ama ben asıl senin heyecanına güldüm.
- Napıcam ben ya?

Yenilgiyle konuşmuştu. Üzülmedim diyemem şimdi. Mihri nerde? Sen kimsin?
Benim de duygularım var iç ses. O kadar da değiliz yani. Enteresan.

- Öncelikle bir dur. Herkesin içinde ilanı aşk etmeye çalışarak yeterince sinirlendirdin zaten kızı.
- Doğru.
- Sen şimdilik bir şey yapma. Sakinleşsin, ondan sonra ben yoklarım Şeyda'yı.

Ne olduğunu anlamadan kalkıp sarılmıştı.
- Höst lan! Geri bas.

Hızla geri çekilmiş ve heyecandan ne yapacağını bilmiyor vaziyetteydi. Şapşal.
- Pardon komutanım. Şey olunca şey ettim.
- Bence bir süre sen kimseyle konuşma Diken. İyice salak bir şey oldun.
- Emredersiniz komutanım. Bundan sonra sizin sözünüzden hiç çıkmayacağım.
- Abartma bir şeyi de ya. Neyse hadi kalk yanlarına gidelim. Sayende bir hoşgeldiniz bile diyemedim.

Önden geçip kapıyı açarak kenara çekilmişti. Bu ne zamandır bu kadar kibar?

Dinlenme odasına geldiğimizde Şeyda yoktu. İyi de olmuştu. Ömer'i şu an görmesi yeniden sinirlenmesi demek.
- Kendine getirdin mi bu dangalağı?
- Öyle olduğunu umuyorum Pars.
- Komutanım valla siz ne derseniz o.
- İnşallah Ömer.
- Hoş geldiniz bu arada. Bizimkinden fırsat bulamadım.
- Biz de neye uğradığımızı şaşırdık zaten komutanım. Bir geldik bu salak elinde koca paket Şeyda'yla konuşuyor.

AYANA ( Bir Asker Hikayesi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin