32. Bölüm

7.6K 377 49
                                    

Instagram hesabımızı henüz takip etmediyseniz 👉 ayana_ailesi

- Güzeliim.
- ...
- Hayatıım.
- ...
- Karıcııım.

Karan bir susar mısın? Uyuyorum burada değil mi ama!

- Mihrimah kalkar mısın artık yavrum. Birlikte kahvaltı edelim de karargâha geçicem.

Oflayarak Karan'a döndüm.
- Senin yüzünden uykusuzum farkında mısın?!
- Geceki hâlini bilmesem inanırdım bu söylediğine biliyor musun?
- Git başımdan yüzbaşı!
- Kalkmıyor musun sen şimdi?
- Hayır.

Tekrar gözlerimi kapattığımda gittiğini zannederken kendimi bir anda kucağında bulmamla çığlık attım.
- Manyak mısın be adam?!
- Hı hıı öyleyim.
- La havle! Hem ne karargahı? Yeni evlendin sen be!
- Deden izin vermedi ya güzelim.

Bir de o vardı tabii!

Dedem hırsını bir şekilde çıkartabilmek adına balayına gitmemize izin vermemişti. Gerçi bilmediği bir şey vardı ki ben zaten şu an gitmek istemiyordum. Zira hamilelik etkisini göstermeye başlamış ve bununla baş etmeye çalışıyordum. Ya da çalışıyorduk, hep birlikte. Hep birlikteden kastımı yakında anlardınız.

Mutfağa indiğimizde beni sandalyeye oturtarak kendisi de karşıma geçti. Masaya şöyle bir göz gezdirdiğimde pek becerikli bir kocam olduğunu anladım.
- Dedemi arayıp ağlasam? Belki evde kalmana izin verir.
- Güzelim düzenbaz mı olacaksın başıma benim?

Gülerek sorduğu soruya dil çıkarıp çayımı içtim. Gıcık! Onu düşünerek söylemiştim hâlbuki! Aynen asla evde canın sıkılacağı için değil. Çok haklısın Mihri. Sen sussana!

- Asma suratını hemen. Erken çıkmaya çalışırım. Olur mu?
- Aman naparsan yap. Konuşma benimle.
- Haydaa! Başladık yine. Yavrum gitmem gerektiğini sen de biliyorsun.
- Tamam Karan. Git sen işte.

Hamileliğin en sevdiğim yönü ne mi olmuştu?

Doyasıya trip atmak!!

Ve bunu gerçekten de elimde olmadan yapıyordum. Hormonlarım vücudumu ele geçirmiş durumdaydı. Karan sandalyesinden kalkarak önümde dizleri üzerine çöktü.
- Bak bakalım bana.

Tripli bir şekilde dönmüştüm yüzüne.
- Allah'ım yicem şimdi! Ulan şu an nasıl tatlısın bir bilsen..
- Ulan? Karınım ben senin Karan! Askerlik arkadaşın değil!
- Şey güzelim... Aslında teknik olarak askerlik arkadaşımsın da ama sen bilirsin.

Adam haklı dağılın..

- Tamam tamam bak şöyle yapalım. Ben giderken seni de Melek ablaya bırakayım. Canın sıkılmamış olur.
- Olabilir..
- Olur olur. Hadi şimdi kahvaltını et. Aç kalmasın benim güzellerim.

Düzelen kaşlarım yine çatılmıştı.
- Sensin güzel yüzbaşı! Oğluma niye güzel diyorsun?!
- Kızıma dedim zaten güzelim.
- Nah kızın!

Benden böyle bir tepki beklemiyor olsa gerek ki önce şaşkınca bakmış ardından kahkahalarla gülmüştü. Komik mi?

Kahkahası bittiğinde alnımı öpüp geri yerine oturmuştu. Israrları üzerine kahvaltımı etmiştim ben de. Yanlış anlaşılmasın aç olduğumdan falan değil. Çok yalvardı, ondan.

Kahvaltıdan sonra hazırlanmış ve yola çıkmıştık.
- Pamir abiyi arayıp sordun umarım?
- Niye ki? Vurucam kapılarına. Kalk koğuş diye bağırıcam.
- Karan seni boşayabilirim biliyorsun değil mi?
- Mihrimah seni ısırabilirim biliyorsun değil mi?
- Hı hı. Dün gece çok net anladım sağ ol.
- Tam anlamadıysan bu gece yine anlatabilirim aslında.
- Aman yok kalsın! Yamyamla evlenmişim haberim yok. Yedin bitirdin be adam!

AYANA ( Bir Asker Hikayesi)Where stories live. Discover now