28. Bölüm

7.8K 395 62
                                    

Merhaba sevgili okurlarım ❤️
Kitabım için açmış olduğum instagram sayfasına hepinizi bekliyorum.
Hesap: ayana_ailesi

Bu arada resmen 30. bölüme merdiven dayamışız. Kitaba başlarken otuz bölüm bile sürmez belki diyordum fakat nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde otuz bölümü bile geçeceğiz. Bunda sizlerin yorumlarının büyük payı olduğunu düşünüyorum. Önceki kitabımda neredeyse hiç yorum almadığım için kitaba çok daha farklı devam edecekken oldu bittiye gelen bir final olmuştu. Bu kitabımda ise yazdıkça yazasım geliyor. Bunun için sizlere teşekkür ederim ❤️. Sizler ve yorumlarınız iyi ki var.

Evet yine çenem düştü 🙈. Susuyorum ve sizi bölümle baş başa bırakıyorum

Sabah inanılmaz dinlenmiş bir şekilde uyanmıştım. Tabii öyle uyanırsın. Yattın kaslı adamın koynunda. Tamam belki de ilk defa iç sesime hak veriyordum.

Hâlâ uyanmayan Karan'ı izlemeye koyulmuştum. Şu an yüzüne vura vura sevmek istiyordum. Ama dinlenmesi için müsaade ettim. Allah razı olsun! Cümlemizden kardeş.

Düzensizleşen nefesinden uyandığını anlamıştım. Zaten peşine belimdeki eli de sıkılaşmıştı. Usulca açılan gözlerine bakıyordum.
- Günaydınnn.
- Günaydın yavrum.

Kafasını boynuma gömüp biraz da orada soluklanmıştı.
- Bütün gün kalsak ya böyle?
- Kına olmasaydı eğer asla hayır demezdim birtanem.
- Siktir et kınayı. Senin kınan değilse eğer önemli değil.

Kahkaha atarak yanağını öpmüştüm.
- Sen böyle konuşunca döve döve sevesim geliyor.
- İstediğini yap güzelim.

Ulan bu adamın benden gelen her şeye razı olması...

Kıymetini bil Pakize!

- Ne giyeceksin bakalım kınada?
- Giydiğimde görürsün artık.
- Kınaya seninle birlikte giremez miyim?
- Oldu paşam. Sadece kadınlar var zaten Karan. Neyi kıskanıyorsun acaba?

Eli yanağımı bulurken konuştu.
- Zaten ondan korkuyorum ya yavrum. Oğluna kız beğenen teyze dolu olucak her yer.

Parmağımdaki kafam kadar yüzüğü göstererek konuştum.
- Buna rağmen mi?
- Akşam da böyle gez olur mu?
- Olur olur. Hadi kalkalım artık. Acıktım be.

Burnumun ucunu öpüp kalktı. O banyoya girerken ben de üzerimi değiştirdim. Daha sonra ise ben girmiştim. İkimiz de hazır olunca odadan çıkmıştık. Koridorda Işıl ve Rüzgâr'ı gördük.
- Günaydın.

Karşılık verdiklerinde birlikte asansöre yürüdük.
- Diğerleri kalkmışlar mı?
- Melek ablalar inmişler bile.

Kafamı sallayıp gelen asansöre bindim. Melek ablaların yanına geldiğimizde Arya babasının kucağında kahvaltısını ediyordu. Zehralar da buradaydı. Onlarla da günaydın faslından sonra heo birlikte kahvaltı etmiştik.
- Ya bir şey dicem.
- Buyur Tanem'cim.
- Kınaya kadar havuza mı gitsek?
- Bana uyar.

Rüya onaylarken aslında benim de aklıma yatmıştı. Sonuçta kınayı biz yakacak değildik. Akşama da henüz çok vardı. Havuzda vakit geçirip ardından hazırlanarak gidebilirdik. Diğerleri de onaylarken planımız oluşmuştu bile.

Kahvaltıdan sonra hazırlanmak için odalarımıza çıkmıştık. Bavuldan bikinimi alıp banyoda hızlıca giyindim. Çıktığımda Karan önce bir öylesine bakmış, sonra bakışları ateşe değmiş gibi tekrar beni bulmuştu.
-Oha!

Kıkırdayarak yanına gittim. Ellerimi boynunda birleştirmiştim.
- Noldu ki?
- Ulan... Anlaşıldı hanımefendi biz buradan ateşimizi söndürmeden ayrılamayacağız.
- Hmm öyle mi?
- Hmm öyle.

AYANA ( Bir Asker Hikayesi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin