2. Bölüm

29.1K 980 94
                                    

Amcamın yanından çıkmış ve Egemen'i arıyordum. Mal çıkışta yanıma gel dedi de nerde olacağını söylemedi ki! Sakin aşko buluruz elbet. Buluruz buluruz. Bulunca da kafayı göme-
- Hayırdır yüzbaşım? Biraz sinirli gibisiniz.
- Yok canım ne münasebet. Ben ve sinir? Daha neler!
- Pekâlâ öyle olsun.

Alttan alttan gülen Karan yüzbaşıya ters ters baktım. Komik miydi şimdi?
- Egemenlerin yanına gidiyorum. Sanırım siz de onu arıyorsunuz. İsterseniz eşlik edebilirim.
- Aslında hiç fena olmaz yüzbaşım.

Kafasını sallayarak yürümeye başladı. Ben de yanında yürüyordum. Sanki biraz kibar gibi. Ne dersin? Bakışları görsen anlarsın kibarlığı. Adam her an birinin boğazına yapışacak gibi bakıyor. Allah bunu alana sabır versin. Amin. Dikkat et alan sen olma da fmdmsms. Ne alaka be?!

İçimdeki saçma muhabbeti bırakıp gerçeğe döndüm. Ben düşüncelere dalmışken Egemenlerin yanına gelmiştik bile. Sabah ki iki tim de buradaydı. Anlaşılan iyi anlaşıyorlardı.
- Gelmeseydin Mihri.
- Napiyim Egemen? Albayımla iki çift laf ettik. O mu battı?

Yanındaki boş yere oturdum. Üç çardak birleştirilmişti. E tabi anca sığıyorlardı.
- E hani bizim yeni tim komutan yardımcısı geliyordu. Ne oldu o?
- Albay gelicek dedi ya oğlum. Amma sabırsızsın hee.
- Nerden geliyor acaba? Siz bilirsiniz komutanım?
- Bilmiyorum Ömer bilmiyorum. Gelince sorarsın kendisine.
- Üstüne gitme komutanının Ömer. Gelen ondan daha yakışıklı olur diye korkuyor.
- Pars!
- Merak etmeyin komutanım. Dalyan gibi adamsınız vesselam.
- O dalyan gibi adamın sana 100 şınav çektirmesini istemiyorsan sus Murat.

Anında suratı değişti Murat'ın. Bu arada ben de konuşulanlara bıyık altından gülüyordum.
- Mihrimah komutanım siz daha buralarda mısınız?
- Hayırdır Ömer? Ona göre kovucak mısın?
- Yok komutanım. Olur mu hiç? Ona göre vakit geçirelim diye sordum. Biz yarın izinliyiz.
- Ben de izinliyim. Sonra da yeni görev yerime başlayacağım.
- Görev yerin ne zaman değişti Mihri?
- İki aylık göreve gönderilmeden önce.
- Nereye çıktı yüzbaşım?
- Timinle tanışmışsın bile.

Arkamızdan gelen sesle albayıma döndüm.
- Timin derken komutanım?
- Mihrimah sizin timin yeni komutan yardımcısı Fatih. Söylemedi mi yoksa?
- Tam söylüyordum siz geldiniz komutanım.
- İyi benden öğrenmiş oldular.
- Nasıl yani? Komutanım?
- Salağa yatma Ömer. Duydun işte.
- Aman komutanım ya! Ağız tadıyla bir şok da yaşayamıyoruz.
- Yaşatıcam ben sana şokun alâsını merak etme.

Albay bey amcam gittiği için böyle rahat konuşuyorduk. Resmen ortaya bombayı atıp kaçmıştı adam.
- Hayırlı olsun.
- Sağolun yüzbaşım.
- Hoş geldin timimize.
- Hoş bulduk yüzbaşım.
- Ulan kuzenimin yeni görev yerini böyle mi öğrenecektim?
- Ağlama Egemen ağlama.
- Ömer çok sevdiği komutanına kavuştuğuna göre belalı günler bizi bekliyor.
- Ayıp Selim.
- Siktir git Ömer.
- Sizlerle uzun uzadıya tanışmak isterdim fakat malûm iki aydır o dağ senin bu dağ benim geziyorum. Biraz dinlenmeye ihtiyacım var.
- Tabi komutanım gidin siz.
- Sen izin vermesen ne yapardı acaba Ömer?
- Sanane lan ibne!

Kafamı olmamış bunlar der gibi sallayarak yerimden kalktım. Egemen de benimle kalkmıştı.
- Nolur arabam burada de Egemen.
- Arabam burada.
- Ohhh. E hadi nerde gidelim.
- Ne nerde?
- Oğlum seni üç kere atıp bir kere mi tuttular lan?!
- O iki kere değil miydi ya?
- Yok sadece bir kere düşmeyle bu kadar beyinsiz olunamaz. Araba nerde gerizekalı?!
- Evdeee.
- OĞLUM SEN MAL MISIN?!

Bağırmamla biraz uzaklaşmış olduğumuz timdekiler buraya dönmüşlerdi. Rezil olmanın da eklendiği sinirle Egemen'e döndüm.
- Yürü Allah'ın cezası yürü.
- Lütfu diyecektin herhalde. Yanlışlıkla cezası dedin diye düşünüyorum.
- Nolur sen bir şey düşünme olur mu canım kuzenim?

AYANA ( Bir Asker Hikayesi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin