16. Bölüm

12.3K 587 143
                                    

Selamün aleyküm canlarım ❤️
Nasılsınız? Oruç nasıl gidiyor?
Şu online ders saçmalığı olmasa benim iyi gidiyor gibi aslında. Neyse neyse sinirlenmiyorum.

Cem bana göre artık bile isteye kaşınmıştı. Hayır yani sevgilim sinirlenmekte haklı kardeşim. Ama sen yine de çok da şaapma Karan'cım. Türkçeyi katlettin Allah'ın cezası. Çok da vifi.

Cem'i de alarak yemekhaneden çıkan Karan'ın ardından çay keyfime devam ediyordum. Dedikodu peşine düşen Ömer sayesinde tek kalınca sıkılarak dinlenme odasına gitmeye karar verdim. Maşallah herkes de buradaydı.
- Komutanım?
- Mete?
- Olay çıkmış diyorlar.
- Eee?
- E anlatsanıza.

Yayılan camışlar toparlanırken açtıkları yere oturdum.
- Dangalak Cem birkaç kere olmak suretiyle yavşama imalarında bulununca, Allah'ın hikmeti hep de Karan'a denk gelince öbür tarafa aktarmasız biletini almış oldu.
- Karan komutanım onu burada yaşatmaz ben size söyleyeyim.
- Aynen. Yarından tez yok tayini çıkar gevşeğin.

Telefonum çalınca babamın aradığını görüp hemen açmıştım.
- Can parçam napıyorsun?
- Hiiç. Karargahtayım. Sen ne yaptın asıl? Gittin mi eve?
- Balkonda çay içiyorum hatta.
- Oha! Yani çok pardon baba ama siz ne ara şok evresini atlatıp çay içmeye geçtiniz?
- Valla inanır mısın ben de bilmiyorum. Ama bunun acısını annen yavaş yavaş çıkaracak gibi.
- İyi o zaman kolay gelsin ne diyim.
- Hiç babama destek olayım yok!
- Bu yaşımda terlik yemek istemiyorum üzgünüm. Paşa paşa çek cezanı. Yaralarını sarmaya gelirim ama.
- Allah razı olsun.
- Cümlemizden babacım. Ne zaman geliyorsunuz?
- İki güne geliriz herhalde. Amcan ev bakacaktı. Onunla birlikte baksan ya?
- Olur bakarım.
- Tamam can parçam. Dikkatli ol, Karan oğluma da selam söyle.
- Tamam görüşürüz.

Benim telefonu kapatmamla Karan'ın gelmesi de bir olmuştu. Yanıma otururken kaşları da çatıktı.
- Fatih git o piçe söyle toplasın eşyalarını.
- Tayini mi çıktı komutanım?
- Askeriyeden atıldı. Yavşaklara emanet edecek bir vatanımız yok bizim.
- Bu kadar çabuk mu?
- Bu kadar çabuk hanımefendi. Albaya gerekli bilgiyi verdim, o da atılmasını uygun gördü.
- Ha sen yapmadın yani?
- İnkâr etmiyorum. O yapmasa yapılmasını sağlardım. Yarın öbür gün asker diye bir kız emanet edilse, nerden bilicez ona da yavşamayacağını?
- Komutanım el atmışken şunu da ataydınız.
- Höst lan! Ne yavşaklığımı gördün? Her gün bir kızlayız diye yavşak olmuyoruz. Sonuçta kimseye sarkıntılık yapmıyorum.
- Tamam Mete en efendi sensin.

İçeriye giren asker ile bakışlar ona dönmüştü.
- Karan komutanım Mustafa albay sizi ve timinizi çağırıyor.
- Tamam geliyoruz.

Kalkan Karan'la birlikte biz de kalkmıştık. Yeni görev heyecanı ile operasyon merkezine gelmiştik. Tekmil vererek yerlerimize oturduk.
- Yeni göreviniz var Oğuz timi. Uzun zamandır teröristlere silah yardımında bulunan bir iş adamının peşindeydik. Bu gece de bu işi bitirmek için harekete geçiyoruz.

Ekrana gelen resimle hepimiz oraya döndük.
- Adamımızın adı Levent Luca Baron. Babası İtalyan, annesi Türk. Bu gece bir davette bulunacak.
- Komutanım bir tahminde bulunabilir miyim?
- Bulun bakalım Ömer.
- Mihrimah komutanımız adamın dikkatini çekecek değil mi?
- Pek öyle sayılmaz.

Diyerek bakışlarını Karan'a çevirdi.
- Komutanım tahmin ettiğim şeyin olduğunu söylemeyin.
- Sanırım tahmin ettiğin şey Karan. Adam gay.

Karan'ın suratı öyle bir hâl almıştı ki kendimi tutamayıp kahkaha atmıştım. Şimdi bizimki gay takliti mi yapacaktı? Namusumuz elden gidiyee! Yalnız Karan'cım sendeki şansı seveyim ben mxmxmsksk.
- Gülmeyi bırakın ve konumuza dönelim. Üzülerek söylüyorum ki dikkat çekme görevi senin Karan. Mihrimah sen de Karan adamı oyalarken telefonunu alacaksın.
- Komutanım ben nasıl oyalayayım adamı Allah aşkına?
- Orası senin bileceğin iş.

AYANA ( Bir Asker Hikayesi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin