25. Bölüm

9.2K 428 82
                                    

Daha yeni kalp krizi geçirmemiş gibi kendinden emin duruşu ile karşımızdaydı dedem. Hepimiz hizalanmış bir şekildeydik.
- Nereden böyle asker?
- Görevden komutanım.
- Hangi görevmiş bu? Benim niye haberim yok?!
- Evlilik teklifi komutanım.
- Ulan dalga mı geçiyorsun?!

Dedem ve bizimkilerin saçma muhabbetine müdahale etsem iyi olacaktı. Zira Ömer ve Ozan bu sefer kesin biterdi.
- Komutanım.
- Söyle asker. Dur bir dakika senin parmağındaki ne öyle?! KARAN!
- Emredin komutanım.

Evlenemeden öbür tarafa geçeceksin Karan. Yapma gözünü seveyim.

- Bu ne?!
- Yüzük komutanım.

E ama illa gel benim ağzıma sıç diyorsun yüzbaşı!

Neyse ki dedem sinir krizleri geçirmeden amcam gelmiş ve konuyu dağıtmıştı.
- Oğuz timi hariç dağılabilirsiniz.

Diğerleri selam verip gitmişken bizse öylece bekliyorduk. Amcam gözlerini Karan'a dikti ve konuştu.
- Kıdemli yüzbaşı Karan Alsancak.
- Emredin ko- ne?
- Anlamadım?
- E-emredin komutanım.

Sen kekeler miydin ya yüzbaşım? Pardon kıdemli yüzbaşım demeliydim. Ulan terfi aldı ya bu!

Sevgilinin terfi alışına ne güzel seviniyorsun sen öyle. Neyse neyse herkes işini gücünü bıraksın ve terfi alan Karan aşkıma baksın!

Höst lan! Aşkım maşkım noluyoruz?!

Lafın gelişi Mihri'cim.

- Peşinde olduğumuz terörist üyesi Ayan'ı yakaladığınız için tim komutanı olarak terfi aldın. Tebrik ederim asker.
- Sağ ol!

Dedem sert bakışları ile Karan'ın yanına kadar yürüdü. Biz geliyor darbe diye beklerken sert bakışları yumuşamış ve Karan'ın omzuna vurmuştu.
- Aferin asker.
- Sağ olun komutanım.
- Hadi gidin dinlenin.
& Emredersiniz komutanım.

~~~~~~~~

& En büyük asker bizim asker! En büyük asker bizim asker!
& En büyük komutan bizim komutan! En büyük komutan bizim komutan!

Selim, Ozan, Ömer, Fatih ve ben omuz omuza tepinirken Karan belimden tuttuğu gibi kucaklamış ve aralarından almıştı.
- Yeter bu kadar.
- Olmaz komutanım. Komutanımız terfi almış bırakır mıyız hiç.
- Aynen öyle.
- Yeter dedim.
- Bana bak kıdemli mıdemli demem çarparım ağzına yüzbaşı!
- Kardeşim sen istersen git genelkurmay başkanı ol yine de başında yengem varken işin yaş.
- O ne demek Sinan? Neyim ben cadı mı?!
- Heh söyle Sinan efendi. Cadı mı benim güzelim?
- Araya kaynama yüzbaşı! Eee Sinan?
- Yok yengem ne cadısı? Olsa olsa Şeyda cadı olur.
- O niye?!

Bu sefer de Şeyda cırlarken ortalık iyice karışmıştı. Zira sevdiğine cadı denmesini yediremeyen Ömer, adeta mahalle kavgası edecekti.
- Ulan cadı diyen dilimi eşek arısı soksun benim!
& Aminn!
- Karan!
- Ömer!
& Hı?

Allah'ım etrafımda bir tane olgun olsa yeter. Valla bak.

Biz bu haldeyken kapı açılmış ve dedemle amcam girmişti. Hepimiz ayağa kalkarken rahat olmamızı söylemişti dedem.
- Ula sanki ben evlenicem! Parmağına yüzüğü takmasını biliyosun da gerisi nerde?!

Şey dede öyle demesek aslında...

- Noldu ki dede?
- Bir de soruyor. Yarın beni mi istemeye geliyorlar?
- Tövbe de dede! Düşüncesi bile kötü.
- La havle!

Dedem daha da köpürürken diğerleri bıyık altından bana gülüyorlardı. E napiyim dedem öyle diyince bir an hayalini kurdum. Aman aman kalsın!

AYANA ( Bir Asker Hikayesi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin