Bölüm 76: Yıllar, Yıllar Üstüne

2.9K 177 32
                                    

Ateş

"Ders bitmiştir, çıkabilirsiniz çocuklar."

Hocanın dersi bitirmesi ile zilin çalması peş peşe gerçekleşmişti. Cuma günleri son iki dersimiz matematik olduğu için hoca bazen blok yaptırıyordu. Onbirinci sınıf olduğumuz için de müdür bu işe, konular yetişir ve çok iyi öğrenilir diye düşündüğünden, izin vermişti.

Ama doğrusunu söylemek gerekirse haşatımız çıkıyordu da netlerimiz çıkmıyordu..

Normalde çıkışa yirmi dakika kala çıkıyorduk ama bu sefer zil ile çıkmıştık. Yetmiş dakika ders yaptık üstelik sadece beş dakika arayla.. Seneye muhtemelen canımız çıkar ve umarım netlerimiz de..

Hoca sınıftan çıkacakken benim iki sıra arkamda oturan kıvırcık saçlı kız hocaya seslendi.

"Ferit Hocam!"

Ona kıvırcık saçlı kız diyorum çünkü daha onunla tanışma imkanım olmadı. Saçlarına ithafen böyle diyorum ona.

Kız hocanın adını yanlış söylemişti. On birinci sınıfta, sınıflar alana göre karma olduğu için o bu sene tanışmıştı Ferhat hoca ile. Benim ise bu sene Ferhat hocamla üçüncü senemdi.

Ferhat hoca arkasını döndü. "Adım Ferhat ama sen bilirsin." dedi o şakacı yanıyla.

Kıvırcık saçlı kız eliyle ağzını kapattı. Utanmış ve şaşırmıştı. "Benziyor kusuruma bakmayın."

Ferhat hoca boşver gibisinden elini salladı. Kız da elinde test kitabı ile yanına yürüdü hocanın. Beraber öğretmen masasına geçtiler ve Ferhat hoca soruyu anlattı.

Çantamı toplarken onlara kulak misafiri olmuştum. Kıvırcık saçlı kız, artı yerine eksi koyduğu için çözememiş soruyu. Ferhat hoca şakayla karışık, "Bunları da karıştırıyorsan matematiği bırak sen!" dedi o arada kapıya yürürken. Kıvırcık saçlı kız hocaya bakarak gülümsedi ama hoca gittikten sonra yüzü düştü.

Masasına oturdu ve yüzünü elleri arasına aldı. Test kitabını sertçe kapattı. Üzüldüğünü anlamıştım.

Ferhat hoca aşırı dalgacı ama iyi niyetli bir adamdı. Kız onu bu sene tanıdığı için üzülmüş olması normaldi.

O başını kaldırınca ondan bakışlarımı çektim ve montumu almak için askılığa yürüdüm. Montumu giydikten sonra çantamı sırtıma taktım. O da o an çantasını toplamaya başladı.

Dayanamadım konuştum. "Üzülme bence ya." dedim. Başını kaldırdı ve bana baktı çantasının fermuarını kapatırken. "Şey yani, Ferhat hocanın dediğine." diyerek tamamladım lafımı. Çünkü bir boş ve soğuk bakmıştı. Ürtktüm billahi.

Ayağa kalktı ve askılığa yürüdü. Konuştu yürürken. "Bu bana üçüncü kez böyle yapışı. Artık kasti olduğunu düşüneceğim.. Ona belli etmiyorum ama üzülüyorum. Lafları çok kırıcı."

"O hep öyle davranır ama iyi kalplidir."

"Sanmıyorum." Montunun fermuarını kapattı ve çantasını sırtına aldı.

"Neden?"

"İyi bir izlenim almadım o adamdan. Sadece hoca işte. Ne bileyim." Ellerini cebine koydu ve kapıya doğru yürümeye başladı. Ben de peşinden yürüdüm.

"Kanka nereye?.." diyen Selim'e döndü bakışlarım.

"Eve kanka?"

"Pes n'oldu? Yalan."

Bu çıkışta pese gidecektik. Unutmuştum.

"Kanka test çözeyim az ya. Vallaha yarın söz oynarız ikimiz."

BABA OLMAK +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin