Bölüm 8: Ejder Meyvesi

13.8K 656 106
                                    

Bartu'dan okuyacaksınız..

***

Biraz güle eğlene isim baktıktan sonra benim bulduğum isimle gülümsedi ve elimdeki telefonu ona uzattığımda anlamına falan baktı.

"Güzel kokan çiçek.." diye mırıldandı. Ardından bana döndü. "Bartu.." dedi gülümserken. "Bu çok güzel bir isim. Kulağa da hoş geliyor Anlamı da çok güzel. Benim evladım çok güzel kokan bir çiçek gibi olacak.."

Okuduğunuz cümleleri kurarken gözleri parladı. Hevesle başımı saldığım zaman da bana gülümsemesini hâlâ içtenlikle sunuyordu.

Böylesine güzel kalpi bir kadının o kadar acı çektiğini düşünmek hâlâ içimi yakıyordu zaten. Evlendiğinden bu yana çekmiş, hatta çocuğu olacağını öğrendiğinde bile çektiği çile bitmemiş. Şiddet gördüğü kesinleştiği zaman içimde oluşan buruk acıyı ve siniri hâlâ unutamıyorum. Ben, değil bir kadına vurmak, sesimi bile yükseltme, yükseltemem. Tabii ki sinirlenir, çıldırır duruma kadar gelirim ama ben kendimi kontrol ederim.

Hoş. Bu zaman kadar hayatıma bir iki kadından fazlası girmedi..

Tamam çok bir aile terbiyesi alamadım. Ağzım bozuktur, tavırlarım bazen dengesizleşir ama mecburen o yetimhane duvarlarının arasında sızlaya sızlaya kendinizi kontrol etmeyi öğreniyorsunuz. Ben de öyle öyle öğrendim. Fatih'te benden farksız değildir.

Her şey bir yana kadınlar kutsaldır. Hele ki o kadın bir anneyse veya anne adayıysa bin kat kutsaldır.

Cennet annelerin ayakları altındadır. Öyle vurmak dövmek olur mu hiç...?

Benim kafamda bu düşünceler dönerken o eliyle karnını okşayarak telefona bakmaya devam ediyordu.

Telefonda bir şey gördüğünden midir bilinmez ama derin bir iç çekti ve boğazını temizledi.

"Noldu Talya?" diye sordum gülümsemeye çalışarak. Bir şey yok anlamında kafa salladı. Zorla gülümsemesinden bir şey olduğu kesindi. Israr etmek için konuşacakken içeri hemşire girdi. Nazikçe gülümsedi ve konuştu. "Merhaba Talya Hanım.." dedi.

Talya'da oturuşunu biraz daha düzeltip gülümsedi. Kafa salladı. Hemşire bana da başıyla selam verince, oturduğum yerden ayağa kalktım.

"Öncelikle geçmiş olsun.. Şimdi size doktorumuzun talimatı üzerine vitamin vereceğim. Serum olarak alacaksınız. Hamile olanlar için hapı pek tavsiye etmiyoruz.. Bu serum bitmiş zaten, müsaadenizle halledeyim..."

Talya kafasını salladı ve hemşirenin işini yapmasına izin verdi. Hemşire işini yaparken Talya'ya baktı ve sordu. "Son aylarınız galiba..?"

"Evet. Yedinci aydayım." dedi Talya. Hemşire kafa salladı. "Allah analı babalı büyütsün inşallah." dedi. Talya'nın anında yüzü düştü. Derin bir iç çekti. Söylemek istedikleri çoktu ama o hep susturulduğu için konuşmaya cesaret etmiyordu artık. Sonra bana döndü hemşire. "Çok şanslısınız. Dünya tatlısı bir eşiniz var.." dedi.

Söylenen şeyle ben bir şey diyemezken Talya'nın kızaran yanaklarını görmem uzun sürmemişti.

"Biz karı koca değiliz.." dememle tuttuğu nefesi geri verdi Talya. Utanmıştı.

"Ahh.. Çok pardon ben böyle sizi beraber görünce.." dedi hemşire mahçup olarak. Ardından güzelce serumların bandını yapıştırdı ve odadan çıktı.

Hemşire serum işini hallederken Talya'nın kenara koyduğu telefona bakmıştım. Ekranı hâlâ açıktı. Tekrar oturduğum yere döndüğümde ekranda garip bir şey olduğu gördüm. Dışı pembemsi bir kırmızı, içi beyaz ve siyah siyah benekleri olan garip bir şeydi. Meyveyi galiba diye düşündüm. Talya'ya belli etmeden oturdum.

BABA OLMAK +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin