Bölüm 20: Cezaevi Köşeleri

7.7K 412 109
                                    

Merhabalar efendim ben geldim.. Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Ben biraz yorgun hissediyorum. Ama buna rağmen çok şükür size bölüm yazabildim. Grip olacağım gibi ama haydi hayırlısı..

Bölümü Faruğun ağzından okuyacaksınız.

İyi okumalar sevgili okurlarım.. 💓

***

"Faruk Maran.." diyerek ıslık çala çala nezarete giren bir sesle gözlerimi açtım. Yattığım bu tahta yerde omuzlarım başta olmak üzere, ardından belim ve peşi sıra dizlerim.. Her yerim uyuşmuş. Ufak ufak inlemelerle kalkabildim. Bedenimden katur kutur sesler geliyordu.

Yattığım yerde oturur hâle geldiğimde demir parmaklıkların kilidini açan bir görevli polis gördüm. Ellerimi gözlerime götürdüm ve görüşümü netleştirdim. Bu Fatih'ti. Bartu'nun diğer bir versiyonu..

Kilidi açtı ve bana baktı. "Haydi yavru kartal. Mahkemen var."

"Beni bir hafta tuttunuz burada şimdi ne mahkemesi?"

"Ben, keyfim, kahyam ve çok muhterem mahkememiz böyle uygun gördük. Sana hiçbir şey demek düşmez. Zorluk çıkartma. Hayde gülüm hayde.."

Ellerimi yumruk yaptım ve ayağa kalktım. Bana doğru yaklaştı ve belinden çıkartığı kelepçeyi kollarıma taktı. "Rahat uyudun mu bebeğim benim." dedi sırıtarak.

Yüzüne baktım ve gözlerimi devirdim. "Çok özlediğin yere seni geri sokacağız inşallah. Amin diyelim.." dedi gülerek. Tek kelime etmeden nezaretten çıktık.

Koridora geldiğimiz zaman Bartu'yu gördüm. Sadece uzun uzun baktı. Hiçbir cümle etmedi.

"Annem babam nerede?" dedim Fatih'e bakarak. Bana baktı ve "Yeni okula başlayan bebeler gibi anne babanı mı istiyorsun?" dedi. Derin bir nefes alıp verdim ve "Adam akıllı soru sordum." dedim. Kafasını sağa sola salladı. "Annem baban adliyededir. Burada kimsen yok." dedi. Kafa salladım ve oturtulduğum yerde başımı geriye yasladım. Beklemeye başladım.

"Hadi uykucu prenses.." diyerek dürttü biri beni. Gözümü açtığımda yine Fatih'i gördüm. Göz devirip kalktım. Arabaya bindiğimiz zaman sağımda Bartu, solumda ise Fatih vardı. Adliyeye gidene kadar kimseden çıt çıkmadı.

Adliye önüne geldiğimiz zaman gördüğüm basın mensupları ile küfür etmem bir oldu. Babam neden engellememişti ki bunları!? Daha önce yoktular! "Kahretsin.." dedim ve arabadan indirildim. Flaşların yüzüme gözüme patlaması bir oldu.

"Faruk Bey boşandıktan sonra hâlâ rahatsızlık verdiğiniz doğru mu?"

"Faruk Bey babanız sizi evlatlıktan red ettiği söyleniyor, doğru mu?"

"Talya Hanım ile bir geleceğiz olamaz mı artık?"

"Baba olmayı istemediğiniz doğru mu?"

"Talya hanımı aldattınız mı?"

"Uzaklaştırma kararına karşı geldiğiniz söyleniyor, Faruk Bey, doğru mu?"

"Bebeğinizi ne zaman objektiflere göstereksiniz? Göstermek misiniz?"

Ben hiçbir soruya cevap vermezken, Fatih sol eliyle yol açtı ve "Gençler müsaade edin, geçmek zorundayız.." dedi. Gazeteciler önümüzden çekilirken, hemen adliyeye girdik.

Duruşma salonunun önünde anne ve babam vardı. Babam bir kere bile başını kaldırıp bana bakmadı. Çokta koymadı açıkçası, o her zaman böyleydi.

Annem ise onun aksine hemen ayaklandı. "Oğlum.." dedi gözleri yaşlarla puslanmışken. Fatih eliyle durdurdu annemi. "Hanımefendi lütfen temas etmeyelim.." dedi. Annem Fatih'e öyle bir baktı ki. Gözlerinde yalvarışlar gördüm. Ben de ardından Fatih'e baktım ve Bartu yavaşça kolumdan çıkıp izin verdi. Kelepçeli kollarımı yukarı doğru kaldırdım ve annem kollarımı gitme altına girdi. "Yavrum.." dedi ağlarken. "Neden yaptın yavrum.." Ben de hiçbir yaşam belirtisi yokken yüzümü elleri arasına aldı ve gözlerime baktı. "Mahvolduk biz. Ne zaman akıllanacaksın güzel oğlum.. Yapma artık.. Lütfen.." dedi ağlamaya devam ederken. Tek kelime edemedim. Özür dilerim anne diye geçirdim içimden. Sana layık bir evlat değilim ben.

BABA OLMAK +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin