Bölüm 44: Görev Anı: Zafer

4K 331 13
                                    

Hepinize merhaba sevgili okurlarım!
Nasılsınız? Umarım iyisinizdir..💖

Sınır doldu ve hemen bölüm geldi..✨

Babam böyle askeri şeylerden anladığı için ve ben de azıcık araştırma yaptığım için, çok değil 1300 kusur kelimelik bir görev anı yazdım. Tatmin edici değil ama böyle şeylerde bilgim çok olmadığı için sizleri yanlış şeyleri okumaya maruz bırakmak istemem.. Anlayış göstereceğinizi umuyorum.☺️

Hatalarım var ise affola.🌼

Oy vermeyi ve isterseniz de yorum yapmayı unutmayın lütfennnn..🥺🤍

Keyifli okumalarrrr..💝

***

"Sen içeri gireceksin." dedi Albay Halil İbrahim, Fatih'e bakarken. Ardından Bartu'ya ve Kenan Ali'ye bakıp, "Siz de benim komutamdan asla çıkmayacak ve tim ile hareket edeceksiniz." dedi.

"Fatih ile girmem gerekmez mi?" dedi Bartu, göz temasını kesmeden. Birkaç saniye düşündükten sonra konuştu Albay Halil İbrahim. "Dikkat çekeriz. Plan en az on iki ile kontrollü devam eder. Fakat bir kişi fazla olmak binaya girecek olanın yararına bir strateji olacaktır. Bana güven." dedi.

Fatih, Bartu'nun omzuma vurup göz kırptı. Bu 'problem yok.' demekti. Bartu başını salladı ve bir şey demedi. Birkaç dakika sonra telsizden gelen sese dikkat verdi hepsi. Astsubay Üstçavuş Galip konuşuyordu. "Bina önü iki sivil olmak üzere içeri de de toplam on iki kişi ile korunuyor. Dışarıda iki adam olması şansımıza. Asıl kalabalık içerisi. Sayımız denk düşüyor, tahminlerin tuttu Teğmen'im Murat'ım." dedi keyifle.

Teğmen Murat, gülümsedi ve cevap verdi. "Sonra yalakalık yaparsın. Vakit ver bize, bir şey söyle. Kaç dakika sonra gelsin Fatih? Biz ne zaman geleceğiz?" dedi.

Bu alanda çekim gücü sınırlı olduğu için cevap biraz geciksede ne dediğini anlamışlardı. "Beş, bilemedin yedi dakika sonra gelsin Fatih. Siz de tek el silah sesinden sonra intikal edeceksiniz. Fazlası bizim planı sekteye uğratır. B planından da kimse sağ çıkamaz o binadan. Konuşturulması gereken adamlar var. Saniyesi saniyesine dikkatli olmak zorundayız."

"Tamamdır." dedi Teğmen Murat ve telsizi kapattı. Ardından sadece vakit saymışlardı.

Altı Dakika Sonra

"Yüzbaşı'm ben gidiyorum." dedi Fatih ve içindeki kurşun geçirmez yeleği yeniden kontrol etti. Tim'dekilere, Bartu ve Kenan Ali'ye sırayla baktı ve başını salladı. Kardeşine destek amaçlı omzuna dokunan Fatih, Yüzbaşı Kağan'dan gözleriyle onay aldıktan sonra planı uygulamak üzere asfalt yola yürüdü. Birkaç dakika sonra vardığı yolda duran jeep'e atladı ve binanın önündeki toprak yola doğru sürmeye başladı. Arabanın gaz ibaresi kırmızıya düşüyordu. Hoş! Bu da planın bir parçasıydı. Araba gazın düşüklüğünden sekteye uğraya uğraya, planlanan gibi binanın önündeki toprak yolda durdu. Arabaya yönelen bakışlardan sonra Fatih yapması gerekeni devreye soktu. Sinirle direksiyona vurdu ve bir hışımla arabadan indi. Etrafına bakıyormuş gibi yapınca binayı ve orada duran kişileri yeni fark etmiş gibi yaptı ve arabanın içerisinden sözde telefonunu ve sözde kimliğini alıp kapıyı örttü. Ardından binaya doğru yürümeye başladı.

Binanın demir kapısına gelince, arkasında duran iki sivile selam çaktı. "Selamün aleyküm toprağım!" dedi sakince. Başıyla selamını alan bir sivil konuştu. "Hayırdır ne geldin?" dedi. Türkçesi yamuk yumuktu. Fatih fazla durmadan cevap verdi. "Buraya bir kilometre ötede bir fabrika var. Orada çalışıyorum. Yolda kaldım." dedi ve eliyle arkayı gösterdi. "Yakınlarda benzin istasyonu da yok. Yardım isteyecektim."

BABA OLMAK +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin