Bölüm 11: Yarım Milyon Dolar

10.4K 524 36
                                    

Güzel bir bölümle geldim efendim.. Saygılar.

Keyifli okumalar dilerim.. 💗

***

Bir ay sonra..

Talya, hayatında olan kötü şeyler bir yana dursun, 'evladım için' demeyi öğrendiğinden beri yaşamayı seviyordu. Yaşamayı öğrenmişti.

Gecenin köründe bir polis tarafından başlamıştı bu macerası. Ardından anlattı. Korktu ama bunun arkasına sığınmadı. Evladım için dedi ve dayandı.

Uzaklaştırma ve koruma derken her şey daha bir kalıplaşmaya başladı. Bartu'nun vurulmasını katiyen hatırlamak istemiyor olsada o da yaşandı.

Bartu.. Bartu dedim değil mi?

Talya Bartu'ya olan mahçubiyetini asla gizleyemez olmuştu. Bartu'nun da Talya için çabaladığı aşikârdı.

Ama ya Talya'nın ki mahçubiyet, Bartu'nun ki de sadece çabadan ibaret değilse...? Bunu zamanla göreceklerinden habersiz olan iki altın kalpli insan, sadece yaşayıp gidiyorlardı.

Yine huzursuz geçen bir geceydi. Talya dön o yana dön bu yana, bir türlü istediği rahat pozisyonu bulamamış, uyuyamamıştı. Yavaşça yataktan doğrulmaya çalıştı ve sırtını yatak başlığına dayadı. Elini karnına götürüp okşadı, diğer eli de belindeydi. Çünkü son iki aydır doğumun yaklaşmasıyla beli daha fazla ağrır olmuştu.

"Elis'im.. Kızım.. Lütfen biraz müsaade et annem. Annenin de uyumaya ihtiyacı var.."

Hiç şüphesiz yavrusunun onu duyup anladığına emindi. Zaten kızı kendisi dışında sadece Bartu'ya cevap verir olmuştu. İlk iki tekmesine Bartu'yla şahit olduklarını hatırlayıp gülümsedi.

Bildirim ışığı yanıp sönen telefonunu eline aldı. Saat gece ikiydi.

Birkaç gereksiz bildirime baktıktan sonra telefonu geri masanın üzerine koydu ve karşısındaki duvarı izlemeye başladı. Eli hâlâ karnındaydı, yavaş yavaş okşuyordu yavrusunu.

Her gece muhasebesini yaptığı tüm durumlar tekrardan bir karabasan edasıyla üşüşmüştü başına. Daha düne kadar şiddete maruz kalan birisiyken, şimdiler de düşündüğü tek şey kızını sağlıkla doğurmak olmuştu.

Hayat gerçekten mucizelere gebeydi!

Doğumuna bir aydan hallice bir vakit kalmıştı ve yaptığı tek şey gün saymak olmuştu. İstediği tek şey de biricik kızını sağlıkla kucağına almaktı. Ardından bir iş bulması gerekliydi. Annesine babasından kalan ve az bir miktar olan emekli maaş, asla bir bebeğe yetmezdi. Evin çoğu ihtiyacına bile zar zor yetiyordu..

Doğumdan sonra lahusalıktan çıkar çıkmaz bebeğini ihmal etmeden çalışmalıydı. Bunu bir kenara not etti çünkü yapması gerekiyordu.

Sınavlara da hazırlanabilir miyim acaba diye düşündü. Beden eğitimi ve spor mezunuydu. Ama iş bulmaktan sonrasına erteledi bu durumu.

Bunların yanında aklına gelen (aslında hiç gitmeyen) bir kişi daha vardı. Bartu. Kendisine ettiği yardımları ve fedakarlıkları düşündü. Fatih'ten öğrendiğine göre yetimhanede büyümüştü. Ama buna rağmen öylesine babacan bir kalbi vardı ki, sanki kendisini yıllardır tanıyormuş gibi koruyup kollamıştı. Kendini kurşunun önüne atmıştı! Kurşunun.. Daha da fazla söze gerek yoktu.

BABA OLMAK +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin