BÖLÜM OTUZ İKİ | Yaşamın Yeni Günü

3.5K 350 41
                                    

*Medyaya bıraktığım şarkıyla okuyabilirsiniz. İyi okumalar!

Buz tutmuş ellerimle kapı pervazında beklerken kapı usulca açıldı ve Cem dışarıya adım attı. Beni tam orada görmeyi beklemiyor olmalıydı ki neredeyse yerinde sıçradı. Gözleri beni bulduğunda, ''Burada mıydın?'' diye sordu.

Kafamı aşağı yukarı salladım. Benim allak bullak olmuş halimi fark etmesine izin vermeden gülümsemeye çalıştım.

''Daha iyi mi?''

''İdare eder. Sanırım önce doktoru sonra psikiyatri ile görüşmem gerekiyormuş. Senden bir iyilik istesem?''

Hemen yaslandığım yerden doğruldum. ''Tabii ki.''

''Ben dönene kadar yanında bekler misin?'' derken kafasıyla arkamızda kalan kapıyı işaret ediyordu. ''Açıkçası dedeme haber vermeyi düşünmüyorum.''

Yutkunmamak için kendimi zor tuttum. Mideme doğru giren panik sancısını bastırmaya çalışarak bir kez daha kafamı salladım.

''Bence de, mantıklı. Sen git hadi, ben buradayım.''

Öne doğru eğildi ve alnıma bir öpücük kondurdu. Odadan uzaklaşırken ara ara omzunun üzerinden bakmayı ihmal etmiyordu. Ona güven dolu bir el sallama yolladıktan sonra aralık kapıdan içeriye doğru kafamı uzattım. Pek büyük sayılmayacak hastane odasında yatağı tam pencere yanındaydı. Yüzü her ne kadar pencereye dönük olsa da yansımadan gözlerinin açık olduğunu görebiliyordum. Benimle göz göze geldiğinde mahcup bir tebessümle, ''Gelebilir miyim?'' diye sordum.

Hiç cevap vermedi.

Odaya doğru ilk adımı atarken, ''Tamam, ben bunu evet olarak alıyorum.'' dedim.

Kapıyı ardımdan kapatırken ona belli etmeden birkaç derin nefes aldım. Yatağına doğru yaklaşırken pencereden bakmaya devam ediyordu. Bir anlığına, yalnızca bir anlığına onun yerinde yatan kişinin Nalan olduğunu hayal ettim.

İşte o zaman boğazıma kadar gelen hisleri yutkunmaya ihtiyaç duydum.

Yatağının diğer köşesindeki tek kişilik koltuğun ucuna doğru oturdum. Ellerimi dizlerime götürürken rahatsızca bacağımı sallıyordum. Cem tek kelime etmeden ona sarılabilirdi, peki ya ben? Ben ne yapmalı ve ne demeliydim? Şu an pişman mıydı yoksa başarısızlığa uğramış mı hissediyor? Utanç mı duyuyordu yoksa çoktan her şeyden vaz mı geçmişti?

Boğazımı temizledim.

''Kitabı bitirdin mi?''

Tıpkı o da benim gibi bu soruyu sormamı beklemiyordu. Yansımadan gözlerini gözlerime dikti. Neredeyse sapsarı olmuş yüzünde gençliğinden eser kalmamış yaşlı gözlerini gördüm. Cevap vermemesini beklerken kafasını aşağı yukarı salladı. Konuşmadan önce o da boğazını temizledi.

''Kitapla bir ilgisi yokmuş, öğrenmiş oldun.''

Ona bakmaya devam ederken gözlerimin şimdiden yanmaya başlaması benim için iyiye işaret değildi. Dizlerimi ona doğru çevirdim. İç sesim belki de bu konuşmayı hiç yapmamam gerektiğini söylerken duygularıma yenik düştüm.

''Bak, ben birisini kaybettim.'' dedim. ''Seninle aynı yolda yürümüş birisini.''

Yansımadan beni izlemeye ve dinlemeye devam etti.

''Benim için ne kadar acı verici olduğunu tahmin edemeyeceğini düşünmüyorum çünkü az önce abini gördün.''

Tam dudaklarını aralamıştı ki konuşmasına izin vermedim. ''İnsan en azından ölürken başkalarını düşünmeyi bırakmalı diye düşünüyorsun, biliyorum ama geride kalmış birisinin neler hissettiğini hissedebilseydin ne demek istediğimi anlardın. Bu hayatı beraber yaşıyoruz, Cihan. Tek bir kişi olarak değil.''

Koltuğun biraz daha ucuna doğru geldim ve ona yaklaştım.

''Sana nutuk çekmeyeceğim veya hayat dersi vermeyeceğim çünkü ihtiyacın olan son şey bu.'' dedim. ''Sadece yalnız olmadığını bilmeni istiyorum. Abin ve eğer istersen ben, yanındayız. Neden biliyor musun? Birisini daha karanlığa teslim etmek istemiyorum.''

Ruhsuz yüzünden gelip geçen duyguları gördüm. Önce dudakları titredi, sonra bundan rahatsız olmuş gibi dudaklarını birbirine bastırdı. Yorgun gözlerinde biriken yaşların ardından kafasını nihayet benden tarafa çevirdi.

Annesi ve abisine benzeyen simasını gördüğümde sessizce iç çektim. Kaderlerinin tıpkı birbiriyle bağlantılı bir örgü gibi onları işlemeleri, bir noktada hep kesişmelerine şahit olmak içimde bir yerlerde derin bir sızı bıraktı.

''...Doğru davranışların elkitabını olduğu gibi izlemek yerine kendi yaşamlarını, isteklerini, serüvenlerini keşfetmelerini, YA-ŞA-MA-LA-RI-NI söylerim onlara...''*

Kaşları hafifçe havaya kalktı ve tereddütsüz kurduğum cümleyi bu kadar iyi bilmemin şaşkınlığını yaşadı bir anlığına.

Gülümsedim ve ona doğru eğildi. Elimi siyah buklelerine götürdüm.

''Sadece gözlerini kapat ve dinlen. Yarın konuşuruz.'' dedim. ''Yaşamın yeni bir gününde.''*

Karşı koymasını, reddetmesini, belki isyan etmesini bekledim ama öyle olmadı. Belki de genç bedeni bunları yapamayacak kadar yorgundu. Hiçbir şey demedi ve gözlerini kapattı. Kapanan kirpikleri arasından birkaç damla gözyaşı akıp giderken saçlarını usulca okşadım.

Hissettiğim soğuk bir esinti ile önümde pencerenin yansımasına baktım. Oğlunu karşılamayı beklerken yine yalnız kaldığına minnettar olan Nergis Hanım, kapı önünde öylece duruyordu. Cihan'ın saçlarını okşamaya devam ettim ve usulca fısıldadım.

''İyi olacaksın.''

***

*Bahsi geçen kitap ''Veronika Ölmek İstiyor'' dan alıntılar.

Bir sonraki bölüm final sahnesini yayınlıyorum, hem aklınızdaki sorulara cevap vermiş olacağım hem de Yasemin ve Cem'in vardığı noktayı göreceğiz. Sona gelmek benim için biraz üzücü biraz heyecan verici oldu, bakalım siz ne düşüneceksiniz. Haftaya finalde görüşürüz! 

 Haftaya finalde görüşürüz! 

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
ARMAĞAN (Tamamlandı)Where stories live. Discover now