BÖLÜM ON ALTI | Eve Ait Olanlar

4.2K 414 40
                                    

Merdivenleri çıktım. İkinci katta, koridorun tam ortasında durdum. Önce sağımdaki odalara, sonra solumdaki odalara baktım. Adımlarım beni sola sürüklemeye başladığında onları durdurmadım. Kapıları aralık kalmış odaların içerisine göz attım. Bir tanesi çocuk odası olabilecek eşyalara sahipti. Kafamı kapıdan uzattım ve daha dikkatli baktım. Eski tip bir yatak, tahta bir masa, küçük bir dolap, dolabın üzerinde üstü örtülmüş kutular ve bir tane tahtadan sallanan at. Kesinlikle bir çocuğun odasıydı. Belki de Cem'in odasıydı. Kapıyı bulduğum şekliyle kapatıp onun hemen yanındaki odaya geçtim. Burası ise tek bir masanın ve sandalyenin, çok büyük sayılmayacak ahşap bir dolabın olduğu odaydı. İçerisi o kadar boştu ki. İçinde birileri nefes alıyorken bile ölü gibi olabileceğini düşündüm. Sol taraftaki son oda bu iki odanın çaprazındaydı. Diğerlerini aksine, bunun kapısı kapalıydı. Birkaç adımla odanın önüne geldiğimde elimi kapı koluna uzattım. Elim odanın içinden gelen bir soğuklukla bir kez daha buz kesti. Kulpu sıkı sıkı tutup kapıyı açmak için asıldım. İlk denemem başarısızlıkla sonuçlandı. Kapı kilitliydi. Soğumuş ellerimi kapıdan hızla uzaklaştırdım ve arkamı döndüm. Koridorun karşısına doğru yürümeye başlarken sık sık omzumun üstünden kilitli odaya bakma gereği duydum.

Merdivenlerin sağında kalan kısma ulaştığımda burada iki kapı vardı. Bunlardan birisi banyoydu. Banyodan içeri kafamı uzattığımda kırık bir ayna ile karşılaştım. Birkaç adımla içeriye girdiğimde o odadaki kadar olmasa da ciddi bir soğukluk hissettim. Duvardaki ayna, sol köşesinden yarısına kadar kırılmış, buna rağmen ayakta kalmayı başarmıştı. Aynanın hemen yanında bir klozet, onun yanında ise eski tip bir küvet duruyordu. Yerlerde ve duvarların yarısında göze çarpan kararmaya yüz tutmuş fayanslar, burayı git gide daha kasvetli bir hale getirmişti. Vakit kaybetmeden banyodan çıkıp kapısını çektim. Banyonun karşısındaki oda, tıpkı diğerleri gibi aralık kapısından bana ipucu veriyordu. Aralıktan içeriye bir göz attığımda tek bir yatak, iki başında komodin ve bir dolap olduğunu gördüm. Buram buram huzursuzluk kokan bu odadan uzaklaşmak için daha fazla beklemedim. Arkamı döndüğüm gibi Cem ile karşılaşmak yerimde sıçramama neden olurken baş parmağımla damağımı kaldırdım.

''Ödüm koptu! Nasıl bu kadar sessiz geldin?''

Kendinden emin bir gülümsemeyle, ''Bu evde nasıl sessiz olunacağını en iyi ben bilirim.'' dedi.

''Aman bir şeyi de en iyi sen bilmeyiver.''

Gülümsemesi büyürken işaret parmağıyla üst kata çıkan merdivenleri gösterdi.

''Orayı gördün mü?''

''Hayır, çatı katı mı?'' diye sordum.

''Evet.'' dedi kafasını sallarken. ''Benim en sevdiğim yerdi. Kocaman bir kütüphane var.''

''Gerçekten mi? Başka?''

Omuz silkti. ''Başka bir şey yok. O kadar.''

''Bakabilir miyim?''

Geçmem için kenara çekildi. Merdivenlere dönerken aynı sessizlikle arkamdan geliyordu.

''Şu aşağıdaki çocuk odası senin miydi?'' diye sordum merdivenleri çıkarken.

''Evet.''

Yukarıya döndüğümüz gibi tek bir kapı ile karşılaştım. Cem arkamdan gelip kapının tozlanmış kulpunu tuttu ve kapıyı açtı. İçeriye doğru adım attığımızda tek bir penceresinin olduğunu gördüm. Buna rağmen kocaman bir salon büyüklüğündeydi. Cem'in söylediği gibi sol tarafta kalan duvarda ve onun hemen yanında boydan boya bir kütüphane vardı. Kütüphanenin hemen önünde tekli iki koltuk, ortada yuvarlak küçük bir sehpa vardı. Tabii tüm bunların üstü örtülüydü. Birkaç adımla çatı katının tam ortasına gelip etrafımda döndüm. Sağ tarafta büyük bir boşluk olması eskiden oranın da dolu olduğunu anlatmak ister gibiydi.

ARMAĞAN (Tamamlandı)Where stories live. Discover now