BÖLÜM ON BİR | Zarif Bir Sihir

4.6K 414 96
                                    

*Medyaya bir şarkı bıraktım. (: İyi okumalar!

"Ne oldu?"

Yanımdaki Cem'in sesi, kilometrelerce uzaktan gelirken kalbimin atışını kulaklarımda hissediyordum. Ellerim zangır zangır titrerken telefon kapanmadan açmak için acele ettim. Cem'e hiçbir şey demeden arkamı döndüm ve telefonu açtım. Kulağıma götürdüğüm buz gibi ekranla içim ürperdi. Dudaklarım aralandı fakat ağzımdan tek bir kelime bile çıkmadı.

''Yasemin? Sesim geliyor mu?''

''E-evet.''

Yalnızca sesim değil, vücudum deli gibi titriyordu. Bir anlığına boğazımı yakan bu hissin hiç geçmeyeceğini, hiç konuşamayacağımı düşündüm.

''Telefonu açtım da bugün.'' Duraksadı. ''Çok fazla mesaj atmışsın. İyi misin?''

Yutkunmaya çalıştım. Yutkunmamı engelleyen bir şeyler boğazımda tıkanıp kalırken elimi göğsüme götürdüm. ''İyiyim.''

Yayılan huzursuz sessizliğin ardından ikimiz de ne diyeceğimizi bilemeyerek bir süre durduk.

''Tamam o zaman. Kapatıyorum ben. Bir şey diyor musun?''

''Yok.''

''Tamam. Hoşça kal, görüşürüz.''

Karşı taraf birkaç saniye benden bir hoşça kal bekledikten sonra alamadığı vedayla, acı bir sesle kapandı. Telefonu kulağımdan uzaklaştırmak, yeniden kapatmak çok zordu. Cem'e yüzümü dönmeden hemen önce bedenim buz kesildi. Yanan tek şey gözlerimdi ve birazdan akıp gidecek göz yaşlarını hazırlıyordu. Derin bir nefes almak için gözlerimi kapattığım gibi hazır bekledikleri yerden yanaklarıma doğru süzüldüler. Arkamdan duyduğum adım seslerinden sonra Cem'in varlığını daha yakından hissettim.

''Yasemin?''

Elimin tersiyle yanaklarımı silerken, ''Geliyorum.'' dedim.

Aceleyle arkamı döndüm ve ses tonumu ayarlamaya çalışırken, ''Hadi sıraya girelim, kuyruk olur sonra.'' diye konuşmaya devam ettim.

Cem kaşları çatık, yüzünde oldukça ciddi bir ifadeyle durmaya ve bana bakmaya devam etti.

''Ne oldu?''

''Hiç ya. Bir şey yok. Hadi, sıraya.''

Onu ve market arabasını çekiştirirken ne ifadesinden ne tavrından taviz vermedi.

''Arayan kişi, canını sıkan birisi mi?''

''Yok, değil.'' dedim.

''O zaman?''

Güldüm ve, ''Hadi bakalım, şimdi de ben cevap vermiyorum.'' dedim.

O ise konuyu değiştirmeye çalıştığımı çok iyi bilerek hiçbir şekilde gülmedi. İfadesini korudu ve en korktuğum soruyu sordu. ''Nalan kim?''

Kalbimin birisinin elinde sıkılıp büzüştüğünü hissettim. Öyle gerçek bir histi ki yüzümü buruşturmama, gerçekten kalbimi elinden kurtarmak istememe sebep oldu. Elimi göğsüme götürüp ovuşturdum.

''En yakın arkadaşım.''

Kasada sıraya girmek için bir çiftin arkasına iliştik.

''Seni bu kadar üzecek ne söyledi peki?''

Hala dolu gözlerimle yüzüme buruk bir gülümseme yerleştirdim. ''Hiçbir şey.''

''Pek öyle durmuyor ama peki, anlatmak istersen anlatabilirsin.''

Daha iyi hissetmeyi bekledim. Kalbimin ferahlamasını, nefes alabilmeyi bekledim ama öyle olmadı. Konuşma bittiğinde mideme bir yumruk yemişçesine öne doğru eğildim. Daha fazla bastıramayacağımı hissettiğim kelimeler dudaklarıma kadar gelip durdular. Öyle bir yerde durdular ki bir daha konuşamadım.

ARMAĞAN (Tamamlandı)Where stories live. Discover now