BÖLÜM YEDİ | Sosyal Medya Laneti

5.8K 424 95
                                    

*Medya: Yasemin.

Eve yeniden dönmek oldukça zordu. Kapıyı açıp içeri girerken kendimi güvende hissedemediğim bu yerde yaşamanın ne kadar sancılı olacağını tahmin etmeye başlamıştım. Ailemi arayıp geri dönmek istediğimi söyleme fikri eve kadar uzanan sokak boyu düşündüğüm bir diğer şeydi. Bir yandan yirmi beş yaşında hala kendi ayaklarım üzerinde ve yalnız başıma kalamayacağımı kanıtlamak istemiyordum bir yandan da korkum daha ağır basıyordu. İnsanlar ne düşünürse düşünsün böyle yaşayamam, diye geçirdim içimden. Peki ayna? Ayna da benimle gelmek zorundaydı, değil mi?

Her şeyden önce, ona iyi davranın.

Anahtarımı anahtarlığa bırakırken koridor boyu ilerledim. Güneş yeni yeni batmaya başlamış, gecenin çökmesine saatler kaldığını bana göstererek kabuslarımı uyandırmaya çalışıyordu. Mutfağa girerken omuzlarımda hissettiğim yalnızlıkla iyice çöktüm. Kendimi sandalyelerden birine bıraktım. Beynime alttan alta işleyen Lucas King, hala arka planda çalmaya devam ediyor gibiydi. Boş eve koridorun bir ucundaki kapıdan kaçamak bir bakış yolladım. Mutfağın hemen yanındaki kapının ardındaki varlığını gereğinden fazla hissediyordum. Nasıl olmuştu da 'sevgilimle yeni bir şehirde, yeni bir başlangıç' konulu hayallerim bir korku ve gerilim filmine dönmüştü?

Başımı usulca çevirip hala tam olarak yerleşemediğim mutfağa baktım. Günlerdir doğru düzgün hiçbir şey yiyemediğimi anımsadığımda güçlükle ayağa kalktım. Marketten alıp dolaba attığım domateslerden birkaçını ve yerde hala poşetlerin arasında duran makarna paketlerinden birini aldım. Kucağımdakileri tezgâha koyduktan cebimdeki telefonu çıkarıp ekrana baktım. Beklediğim mesaj dışında her şey olduğunu gördüğümde sinirle tüm mesaj, arama ve bildirimleri sildim. Alışkanlığın bir kuklası olmuş parmaklarım önce mesajlara, oradan da Nalan ismine gitti.

'Bana kızgın mısın?'

Mesaj gittikten sonra iki saniye kadar bekleyip yeniden yazdım: 'Bilmeye ihtiyacım var.'

Derin bir iç çekip telefonu masanın üzerine bıraktım ve yemek hazırlamaya döndüm.

#

Oluşturduğum güvenli alandan çıkmamak için mutfağı toplarken normalden daha yavaştım. Ne kadar yavaş olursam olayım en nihayetinde tek kişinin masasını toplamak saatlerimi almamıştı. Kapıya kadar geldiğimde önce odama baktım. Neredeyse parmak uçlarımda ilerleyip kapıya kadar geldim. Kulpunu tutup usulca açarken ışığı söndürmemiş olmamın avantajıyla daha korkunç bir sahne yaşamadım. Ayna etrafta gözükmüyordu, bir sürpriz yaşamazsam hala yatak örtümün altında olmalıydı. Korktuğum bir hayvana dokunur gibi elimi uzattım ve örtüyü ucundan yakalayıp bir anda açtım. Görmek mi daha korkunçtu görmemek mi? Sanırım buna hiçbir zaman karar veremeyecektim çünkü her iki durumda da irkilerek yerimde sıçrayacaktım.

Kenarlarından tutarak elime aldım. Yatağıma oturup, sırtımı başlığa yasladım. Böylece arkamda bir boşluk olmayacak ve o boşluktan geçen birisini göremeyecektim. Altın sarısı örtüyü usulca indirip yansımam ile karşılaştım. Normal halime göre daha yorgun gözüktüğümü itiraf etmek zorundaydım. Bu yorgunluk yeni değildi, aksine aylardır böyle hissetmekten kaçamıyordum. Fakat şu an yüz hatlarıma ve gözlerime yansımaya başlamıştı. Elimi yavaşça kaldırdım. Yansımaya dokunmaktan korkarak yalnızca motifli kenarlarına gezinmeye başladım. Büyük bir özen gerektiren bu işçiliğin aynanın gerçeklerinden haberi olup olmadığını merak ettim. Sahi, bu aynayı kim yapmış olabilirdi? İnternette hakkında o kadar kısıtlı bilgi vardı ki, bu onu daha gizemli daha korkutucu yapıyordu. Kimin elinden çıkmıştı? Kim ilk önce fark etmişti?

ARMAĞAN (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin