BÖLÜM ON | Beklenen Telefon

5.3K 395 116
                                    

*Medya: Yasemin.

Saat gece yarısını çoktan geçmişken günlerdir girmediğim odamdaydım. Yatağın içinde dizlerimi kendime çekmiş, henüz uyuyacak cesareti kendimde bulamamıştım. İçimde birkaç saatliğine kapıların ardına saklanan huzursuzluk yeniden kendini göstermeye başlamıştı. Hemen elimin altındaki telefona gelen mesajlara bakmak için ekranı açtığımda hepsinin benden kilometrelerce uzakta olduğunu bir kez daha hatırladım. Kelimeleri bana teshir etmeyecek kadar uzaklardı ve o an anladım ki bu uzaklık yalnızca kilometrelerle ilgili değildi.

Telefonun ekranını kapattıktan sonra ağır hareketlerle yataktan çıktım. Ayaklarım çıplak zemine değdiğinde içim ürperdi. Alt edemediğim korkumun etkisiyle yavaş yavaş salona yürüdüm. Yürüdükçe içimdeki ürperti bir soğukluktan çok daha fazlasına dönüşmeye başladı. Salonun kapısından içeriye baktığımda ayna Cem'in en son bıraktığı yerdeydi. Salonun ışığını yakıp aynı yavaşlıkla kanepeye oturdum. Tam karşımda duran aynada kendimi yalnızca çeneme kadar görebiliyordum. Arkamda onları ziyaret etmemi bekleyen gölgeler sabırsızca kıpırdandı. Yavaş yavaş birer siluete dönüşürlerken nefesimi tuttum. Dudaklarımı birbirine bastırırken aynı cümleler zihnimde bir alarm gibi arka arkaya tekrarlanmaya başladı.

Ben yaşıyorum, onlar ise ölü. Bana bir şey yapamazlar.

Bana bir şey yapamazlar.

İnsan şekline girmeye başlayan siluetler etrafta yürümeye devam ettikçe yoğunlukları arttı. Artık aynanın içinde olmadıklarını bildiğim için midir bilenmez onları yanımda hissetmeye başlamıştım. Odanın içindeki enerji iyiden iyiye ağırlaştı. Tam arkamdaki üç siluet birbirlerini teğet geçerek, aynanın yansımasından çıkmadan hareket etmeye devam ettiler.

Bana bir şey yapamazlar.

Nefesimi tuttum. Neredeyse titreyen ellerimi O'na uzattım. Altın varaklı çerçevesinden onu sıkıca tutum ve ayağa kalktım. Gözlerimi hem aynadan ayırmamaya hem de kendimi görmemeye çalışmak çok zordu. Aynanın karanlık yansımasındaki siluetler geride kalırken ben salondan ayrıldım. Koridorda, dış kapı arkamda kalacak şekilde durduğumda Cem'in teorisine körü körüne bağlanmıştım. Aynanın içinde değil, evde olmalılardı. Muhtemelen etrafımdalardı. Her yerdelerdi!

Nefes bile almadan yansımada, arkamda birilerinin belirmesini beklerken beklenmedik bir şey oldu. Yansımada kıpırdanmaya başlayan bir siluet, yüzden ibaretti. Yüzü tam karşımda, aynanın içinden bana bakarcasına yakındı. Belli belirsiz gözler, burun ve dudak oluşurken nefes alışverişlerim sıklaştı. Belirsiz yüz, aynanın içinde kafasını yana eğdi ve sanki beni daha iyi görmeye çalışır gibi yaklaştı. Yaklaştı.

Hızla aynanın yüzünü yere eğip görüş açımdan çıkarırken kalbim gümbür gümdür atıyordu. Dudaklarımdan arasından kesik kesik nefesler çıkarken sakin kalmak için nefesimi düzene sokmaya çalıştım. Birkaç adım attım. Salona geri dönmek, aynayı yerine bırakmak istedim fakat sanki dizlerimden aşağısı tutmuyordu. Uyuşmuş bacaklarım beni taşıyamayacak gibiydi. Zar zor salona girerken son birkaç adımı daha atıp aynayı koltuğa, kapalı bir şekilde bıraktım. Ellerimi karıncalanma hissiyle birbirine geçirdim ve parmaklarımı sıkmaya başladım.

Aynanın içindeler. İçindeler ve beni görebiliyorlar

#

Antikacı kapısındaki çan sesiyle bir kez daha açıldı.

''Tünaydın!''

Sesimde tamamen abartı ve sahte bir neşeyle içeriye girdim. Tezgâhın arkasında, ayakta ve sırtı bana dönük duruyordu. Benim sesimle beraber hızla yüzünü kapıya döndü. Baştan aşağı kahverengi tonlarında ve bir parça siyah kıyafetiyle, hiç eksik etmediği aksesuarlarıyla her seferinde nasıl bir film yıldızı gibi görünebildiğini düşündüm.

ARMAĞAN (Tamamlandı)Where stories live. Discover now