BÖLÜM OTUZ BİR | Herkes Son Bir Vedayı Hak Eder

3.5K 356 78
                                    

Aylardır önünden geçmediğim hastanenin tam ortasındaydım. Burnuma dolan kokuyla yüzümü buruşturdum. Sırtım buz gibi soğuk hastane duvarına yaslıyken usulca yere çöktüm. Ellerimi birbirine geçirirken şakaklarımdaki ağrı hafiflemiş fakat geçmemişti. Dizlerimi kendime çekerken etrafıma baktım. Sanki bu gerçeklikten değildim. Sanki başka yeraltındaki bir dünyadan yeni çıkmıştım. Gözümün önünde paramparça olan Kara Ayna'nın yokluğu içimde beni bile şaşırtacak bir boşluk yaratmıştı. Parmaklarımı ayırıp avuçlarıma baktım. Dakikalar önce elimde olan, gücünü tüm üzerimde hissettiğim titreşimlerden, O'ndan eser yoktu.

Sahte bir öksürükle irkildim. Kafamı kaldırdığımda Cem'i tam yanımda, ayakta gördüm. Hızla eğildiğim yerden ayağa fırladım.

''İyi mi?''

Kafasını 'evet' anlamında aşağı yukarı salladı. Saatlerdir birer kelime dışında hiçbir iletişim kurmadığımızı, konuşmadığımızı ve hatta birbirimize bakmadığımızı o an fark ettim. Ona doğru şefkatli bir adım attım.

''Sen?'' diye sordum. ''Sen iyi misin?''

Sorumla beraber titreyen dudaklarını birbirine bastırdı ve kafasını öne eğdi. Tek bir kelime daha etmeden onu kendime çektim. Kollarımı boynuna dolarken elimi saçlarına götürdüm. Kafasını boynuma gömerken dudakları arasından çıkan hıçkırıkları durduramadı.

''Şhh.'' diye mırıldandım. Ona yetişebilmek için parmak uçlarıma yükselirken saçlarına bir öpücük kondurdum. ''Her şey iyi olacak, tamam mı?''

Güçlü kollarını belime dolarken beni iyice kendisine çekti.

''Ben neden böyle hissetmiyorum?''

Sesi kısık ve boğuktu ama onu duyabiliyordum. Sesindeki acıyı duyabiliyordum.

''Bana güveniyor musun?''

Sorum oldukça temizdi. O da hiç tereddüt etmeden beni cevapladı.

''Evet.'' dedi. ''Kimseye güvenmediğim kadar.''

''O zaman her şeyin iyi olacağına inan.'' dedim. ''Ben senin yanındayım.''

Bana daha sıkı sarılırken onu bir kez daha öptüm ve ardından yavaşça geri çekilip yüzüne baktım. Hala kafası öne eğikken yüzünü avuçlarım arasına aldım ve kaldırdım.

''Beni her şeyin iyileşeceğine inandırmışken sen vazgeçemezsin. Şimdi onun için en iyi halinde olman gerekiyor, lütfen.''

Kafasını tereddütle fakat inanmak istediğine işaret eden bir umutla ağır ağır salladı.

''Kendinde mi?'' diye sordum.

''Gelmek üzere.''

''Hadi, yanına git.''

''Ne demem gerektiğini bilemiyorum.'' derken onu tanıdığımdan beri olduğu en dürüst, en savunmasız halindeydi. İlk defa ne yapması gerektiğini bilmediğini kabul ediyordu.

''O zaman hiçbir şey söyleme.''

Kaşlarını çattı. ''N-nasıl yani?''

Ellerimi usulca yanakların aşağı doğru indirip göğsüne yerleştirdim. ''Eğer... Eğer Nalan'a geç kalmasaydım ve hastaneye gittiğimizde... Hayatta olsaydı... Eğer hayatta olsaydı ona sadece sarılırdım.''

Durdum ve gözlerinin içine baktım. Dudaklarımı birbirine bastırırken Cem'e söylediklerimin benim için de geçerli olduğunu fark ettim. O, Cihan için bense onun için en iyi halimde olmalıydım. Gülümsemek için kendimi zorlarken devam ettim. ''Belki de hiçbir şey duymaya ihtiyacı yoktur sadece yanında olmana ihtiyacı vardır.''

ARMAĞAN (Tamamlandı)Where stories live. Discover now