BÖLÜM YİRMİ DOKUZ | Ölüme Geç Kalmak

3.5K 363 56
                                    

*Medyaya bıraktığım şarkıyla okuyabilirsiniz. Hepinize iyi okumalar!

Huzurlu birkaç saat uyku çekmeli aylar olmuş olacaktı ki gözlerimi aralamak dünyanın en zor şeyi gibi gelmeye başlamıştı. Sıcak parmakların çıplak omzumda dairesel hareketlerle gezindiğini hissetmemle gülümsedim. Kafamı kaldırıp beni izleyen bir çift göze baktığımda ise gülüşüm büyüdü.

''Günaydın diyeceğim ama zaman dilimine uymayacak gibi.''

Güldü. ''Sanırım çünkü saat henüz akşam altı.''

Pürüzsüz göğsüne kafamı yeniden yerleştirirken, ''O zaman birkaç saat daha uyumamın sakıncası olmaz diye düşünüyorum.'' dedim.

Diğer elini üzerimdeki battaniyenin altından, çıplak belime sardı. ''Hayır, olur çünkü bu gidişle manastıra gidişimizi sürekli erteleyip yıllarca burada kalmak isteyeceksin.''

Kıkır kıkır bir gülümsemeyle kendimi uzun zaman sonra olmam gereken yaşta hissediyordum.

''Sana söyledim ya, o bahaneydi zaten.''

''Yine de bir şeyleri erteleyip durmaktan nefret ederim.''

Bir kez daha kafamı kaldırıp kalbimin ritmini değiştiren yüzüne baktım. Elimi yanağına yerleştirdim.

''Artık benimle birliktesin. Biraz daha rahat yaşamayı sana öğreteceğim, merak etme.''

Kafasını iki yana sallarken, ''Dedem bundan hiç hoşlanmayacak.'' dedi.

''Belki de artık ondan bağımsız bir adam olursun, özgür olursun.'' dedim ve ekledim. ''Cihan gibi olursun.''

Yüzündeki gülümsemenin silinmesini izledim.

''Ben hiçbir zaman o kadar özgür olamam.''

''Neden?''

''Çünkü... Çünkü öyle yetiştirilmedim ve artık değiştirmek için çok geç.''

Bunu tamamen inkâr ederek kafamı iki yana salladım. ''Hayır, değil. Sana hiçbir zaman çok geç olmadığını göstereceğim.''

Koyu renk gözlerime uzun uzun baktı ve sanki bana inanmak için kendini ikna etmeye, inanmak için bir kırıntı bulmaya çalıştı. Saniyeler sonrasında umutsuzca gülümsedi ve en iyi bildiği şeyi yaptı.

''Sana yemek hazırlayayım mı?''

Bu sefer kaçmasına izin verdim ve sadece gülümsedim.

''Olur.''

Eğildi, alnıma ve oradan saçlarıma arka arkaya öpücükler kondurdu. Yanımdaki yerinden kalkıp kıyafetlerini giyinmesini ve oradan mutfağa geçmesini izledikten sonra başımı kanepenin yastıklarından birine yaslayıp üzerimi örten battaniyeye sıkı sıkı sarıldım.

Nasıl ki o beni iyileştirmek için elinden geleni yapmıştı aynısını onun için yapacaktım. Nasıl ki Nalan'ı içimden çıkarıp her şeyiyle ortaya dökmeme yardım etmişti ben de içindeki zincirlerle bu eve bağlanmış o çocuğu çekip çıkartacaktım.

Mutfaktaki sesler yükselirken gözlerimi yumdum.

Görüş alanımı kaplayan siyahlık içerisinde henüz birkaç dakika geçirmişken mideme giren krampla kaşlarımı çattım. Göz kapaklarımı aralamaya çalışırken şakaklarımdan doğru arka arkaya gelen bıçak darbeleriyle dudaklarım arasından bir inleme çıkıp gitti.

Güçlükle gözlerimi açtıktan sonra elimle kanepenin kenarından destek alarak doğruldum.

Ağrılara odaklanmış zihnimde dolanan tek bir düşünce vardı: Üstümü giymeliyim.

ARMAĞAN (Tamamlandı)حيث تعيش القصص. اكتشف الآن