BÖLÜM ON ÜÇ | Yansımanın Diğer Tarafı

4.2K 378 72
                                    

Asistan kadının gözleri irileşirken kafasını korkuyla çevirdi. ''H-Hangi kadını?''

Bileğini çaresizlikle daha fazla sıkmaya başladım. Bunun üzerine o ise kendini geri çekmek için bir hamle yaptı fakat ben, ondan daha güçlüydüm. Ondan daha güçlüydüm çünkü ondan daha fazla korkuyordum. İki koltuk yanımda hissettiğim o baskı azalmamış, aksine gittikçe şiddetleniyordu.

Bana bakıyor.

''Ş-Şimdi güvenliği arayacağım, bırakın kolumu. Ne yapıyorsunuz?''

Yanmaya başlayan gözlerimi iri iri açılırken tırnaklarım kadının derisine batmaya başladı. Bir kez daha kendini geri çekmeye çalışırken bağırdı. Anlık bir dürtüyle bileğini bırakıp koşmaya başladım. Kucağımdaki dosya yere düşerken durup ona alma gibi bir düşünce aklımın ucundan dahi geçmedi. Kadının arkamdan bas bas bağırırken bir yandan telefona sarıldığını gördüm. Cam kapıyı tüm gücümle açıp kendimi dışarı attım. Departmanın olduğu koridorun sonundaki asansöre koşarken damarlarımdan akan kanı bile hissediyordum. Yan yana duran asansörlerin önüne geldiğimde hangisinin olduğunu bilmeden morarmaya başlayan tırnaklarım, tir tir titreyen ellerimle bütün tuşlara basmaya başladım. Kısık bir uyarı sesiyle açılan ilk asansöre kendimi atıp bir kez daha tuşlara bastım. Asansörün kapısı kapanırken sırtımı arkamda kalan aynaya yasladım. Göğsüm hızlı hızlı inip kalkarken kulaklarımın içinde kalp atışımı duyuyordum. Gözümün önünden gitmeyen o yüz, arkamı dönüp aynaya bakmamı engelliyordu. Neredeyse nefes bile almadan birkaç kat aşağı indim. Asansör kapısı yeniden açıldığında herhangi bir katta değil, otoparktaydı. Düğmelere baktığımda hepsine bastığımı sanıyorken aslında hiçbirinin ışığının yanmadığını gördüm. Kapıdan dışarıya, otoparka baktım. Sütunların arasından beni seyreden bir çift gözü bulmak hiç zor olmadı. Belli belirsiz saçları, boş bakışları, günlük gibi gözüken kıyafetlerinin altında hiçbir yaşam belirtisi olmayan teni.

Elimi uzatıp asansörü kapatmak için düğmeye basarken gözlerimi ondan ayıramadım. Düğmeyi bulana dek benim ona bakışlarımda bir anlamlılık sezip saklandığı sütunun arkasından bir adım öne çıktı. Korkuyla geri çekilip düğmeye arka arkaya basmaya başladım. Dudaklarım aralanırken kendimi sakinleştirmek için bir şeyler mırıldanmaya, hızlı hızlı nefes almaya başladım. Çıplak ayaklarıyla birkaç adım daha attı. Çığlık atmak üzereyken asansör kapısı her zamankinden daha yavaş kapanmaya başladı. Onu görmemek için çoktan kapının yarılandığı kısma geçip sırtımı yasladım. İşaret parmağımı uzatıp zemin katın düğmesine bastım. Asansör nihayet hareket etmeye başlayana dek sanki saatler geçmişti. Bedenim zangır zangır titrerken sağ tarafımda kalan aynaya bakmaktan kaçındım. Orada da bir şey görmekten korktum. O kadar korktum ki put gibi yerimden bir milim bile kıpırdayamadım. Zemin kata gelip de kapı açılınca kendimi son gücümle dışarı attım. Asansör kapısının önünde bekleyen bir grup kalabalık benim çıkışımla geri çekildi. Bakışlarındaki korku ve şaşkınlık, benimkinden fazla değildi.

Olamazdı.

#

Hava karardığında yolu bulmam, geri dönmem çok zordu. Kafamın içinde bir başkası yaşıyor gibiydi.

Her şey alt üst oldu.

Karman çorman zihnimde bas bas bağıran tek ses buydu. Her şey alt üst oldu.

Taksinin tam olarak durmasını bile beklemeden kapısını açıp kendimi dışarı attığımda antikacının önündeydi. Taksi basıp gittiğinde aramızda yalnızca altı – yedi adım vardı. Birinin geldiğini fark edip arkasını döndü. Beni gördüğünde yüzünde oluşan ifade nasıl göründüğümün küçük bir özetiydi. Aramızdaki o kısa mesafeyi de kapatıp yumruk yaptığım ellerimi göğsüne indirdim.

ARMAĞAN (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin