1. Bölüm

56.1K 1.3K 314
                                    

- Lan şimdi bir görev olucaktı.
- Oğlum kaşınmasana!
- Ne var lan? Sanki görev olunca en önde koşan sen olmuyorsun.

Diğerleri gülerken Ozan somurtuyordu.
- Bizim karargâh çok sıkıcı ya.
- Ne olmasını isterdin Ömer?
- Komutanım benim eğitim aldığım yerde bir komutan vardı. Karargâhı birbirine katıyordu. Olaysız günümüz yoktu.
- Kimmiş o komutan?

Ömer cevap verecekken albayın postası geldi.
- Komutanım albay Oğuz timi ve Kılıç timini odasına bekliyor.
- Tamam geliyoruz.

Hepimiz ayaklanırken Ömer yine konuşuyordu.
- İki tim gidiyorsak olay büyük komutanım.
- Mutlu musun Ömer efendi?
- Tabiki de komutanım.

Biz Kılıç timinin komutanı Pars ile önden giderken diğerleri de geliyordu. Kapıyı çalıp odaya girdik.
- Yüzbaşı Karan Alsancak, Mardin.
- Yüzbaşı Pars Gümüşay, Urfa.

Diğerleri de bizden sonra tekmil vermişlerdi.
- Rahat asker. Geçin oturun bakalım.
- Komutanım mevzu nedir?
- Yaklaşık iki aydır bir askerimiz görevde. En son teröristlerin inini bulmuştu. Ve iki gündür haber alamıyoruz. Onu bulmaya gidiyorsunuz. Rehin alınmış olabilir. O asker bizim için çok önemli.
- Kim ki komutanım?
- Bulunca öğrenirsiniz Pars. Bir an önce hazırlanıp çıkın. Size güveniyorum aslanlarım.

Hepimiz ayağa kalktık.
- Sağol!

Odayı boşaltıp hazırlanmaya geçtik.
- Ben çok merak ettim hee.
- Sen belanı arıyorsun da neyse.
- Hadi çok konuşmayın. İki dakika içinde helikopter önünde olun.

Pars ile çıkıp onları beklemeye başladık. İki dakika dolmak üzereyken hepsi koşarak önümüze dizildi. Sırayla helikoptere bindik.
- Sizce rehin alınmış mıdır?
- Ne bilelim oğlum?
- Selim sen niye bana böyle davranıyorsun? Kırılıyorum bak.
- Kafanı kırmadığıma şükret Ömer.
- Kötü çocuk.
- Abi yanlış anlama ama sen niye hiç susmuyorsun ya?
- Sanane lan çaylak.

Herkes bozulmuş olan Ömer' e gülerken varış noktamıza gelmiştik. Helikopterden inip kendimize uygun bir yer bulduk.

OĞUZ TİMİ
Ateş: Karan
Çaylak: Fatih
Niğdeli: Ozan
Sarı: Selim
Diken: Ömer

KILIÇ TİMİ
Kartal: Pars
Batak: Ali
Laz: Murat
Sırık: Rüzgar
İmam: Osman

- Konumumuz ne kadar uzaklıkta Diken?
- 3km komutanım.
- Pekâlâ. Kartal ikiye ayrılalım. Temizleyince buluşuruz.
- Tamam. Duydunuz Kılıç timi.

Dediğimiz gibi ikiye ayrılmış ve ilerliyorduk. Niğdeli ve Sırık kendilerine uygun bir yer bularak etraf hakkında bilgi vereceklerdi. Kulaklığa konuştum.
- Durum ne?
- Dışarıda 7 kişi var. Herhangi bir keskin nişancı görünmüyor.
- Sarı benimle gel.

Sarıyla birlikte dışarıyı halletmiştik. Bu sırada diğerleri de içeriye girmişlerdi. Zaten asıl eğlence içeride başlamıştı. Çünkü itlerin hepsi içerideydi.
- Allaah komutanım ziyafet var.
- Diken bir saçmalık yapma.
- Yok komutanım. Alt tarafı iki it öldürcem.
- Kartal sizde durum ne?
- Bizim tarafı temizledik. İçeriye geliyoruz.
- Anlaşıldı.

Neredeyse hepsi ölmüştü. Kenardan geçen kabloyu fark etmemle durdum.
- Çaylak buraya gel.
- Bomba mı var komutanım?
- Lan Diken niye her yerden sen çıkıyorsun oğlum?!
- Dayanamıyorum komutanım.
- Seni yetiştiren komutana selamlar.
- Aleyküm selam komutanım. Keşke görsem.

Sabır çekerek önüme döndüm. Çaylak kabloyu takip ederek bombayı bulmuştu.
- 5 dakikan var.
- Komu-
- Artık 3.
- Emredersiniz komutanım.

AYANA ( Bir Asker Hikayesi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin