BÖLÜM YİRMİ ÜÇ | Bir Ölüyle Uyumak

Start from the beginning
                                    

Artık pencerenin önünde değildi.

Beyaz örtü özensizce çekilip yere doğru kaymış yatağın üzerinde oturuyordu. Saçlarıyla oynamayı bırakmış, yalnızca Kara Ayna'ya doğru bakıyordu. Ağır adımlarla aynaya doğru yürüdüm. Yaşadığım derin korkudan geriye hiçbir kırıntı kalmamıştı. Aynayı altın çerçevesinden tutup kendime çevirdim. Sağ arkamda kalan Nergis, aynada gözükmüyordu. Bunu teyit etmek için bir ona bir aynaya baktım. Yoktu. Aynada ise şimdiden siluetler belirmeye, kıpırdanmaya başlamıştı. Başımı çevirip O'na baktım.

''Neden dışarıdasın?''

Elbette bana cevap vermeyecekti ama bu soru kafamın içinde dönüp durmaktan yorulmuştu. Bir şekilde cevabını aramaya ve mümkünse bulmaya ihtiyacım vardı. Aynadan ve içindekilerden uzaklaşıp odanın ortasına doğru ilerledim.

''Anlayamıyorum, neden böyle? Nalan da dışarıda olmalı çünkü banyonun aynasından gördüm.''

Teorik olarak kendi kendime konuşmuyordum. Yalnızca dışarıdan gören birisi için deli gibi görünüyor olabilirdim.

Beni kimse göremez çünkü uyuyorum, diye geçirdim içimden ve bu beni biraz olsun rahatlattı.

''Nalan'ın ve sizin çok acı bir ortak noktanız var. Keşke olmasa ama var.'' dedim. ''Şirkette gördüklerimin ve şimdi içerideki çocuğun da sizinle bir ortak noktası olmalı ki dışarıdasınız. İçeridekilere göre biraz daha normal gözüküyorsunuz. ''

Yatak odasında volta atıp dururken gözüm ara sıra ona kayıyordu. Aynı ifadesizlik ve donuklukla beni seyretmeye devam etti. Ben soruların içinde boğuldum, geri çıktım ve tekrar boğuldum. O ise seyretmeye devam etti.

Ayak bileklerimden yayılan acıyla nihayet durdum. O kadar hızlı ve sürekli yürümüştüm ki neredeyse nefes nefeseydim.

''Siz... Siz biliyor olabilirsiniz. Bana işaret yollayabiliyorsunuz! Söyleyebilirsiniz.''

Yüzüme uzun uzun baktıktan sonra kafamı iki yana salladım. Saatler geçmiş kadar yorgun hissediyordum. Ellerimi iki gözümün arasına götürdüm ovuşturdum. Karanlık görüş alanımdan geçen ışıklardan sonra gözlerimi açtım. Yatağın üzerinde oturmaya devam ediyordu. Elini yavaşça yatağa götürdü ve iki kez vurdu. Bu bana gel demekti. Ayaklarımı süre süre yürüdüm ve yatağa geldim. Günlerdir uykusuz bir halde gibi yatağa sırt üstü uzandım.

Sağımda oturmayı sürdürürken kafasını bana çevirdi. Ben de ona baktım. Ancak bir hayal olabilecek bir anı paylaştık ve bana gülümsedi.

Göz kapaklarım kapanırken sağ tarafıma döndüm.

#

Gözlerimi açmadan hemen önce sesler duymaya başladım. Bir ileri bir geri giden adım seslerine karışmış bıkkın ve biraz da kızgın bir ses.

''Bak oğlum, beni oraya getirtme! Müdür ve öğretmenler ne diyorsa odur işte, şansını zorlama beni de sinirlendirme.''

Kısa bir anlık sessizlikten sonra Cem'in ses tonu sertleşirken, desibeli de yükseldi.

''On sekiz yaşına bile gelmeden, başımda bir sürü dert varken, en karmaşık zamanda o piercing'i taktırdın ve arada kaynadı, bunu geçiyorum. Şimdi okulda yasaksa yasaktır. Evet, onun senin eğitiminle bir alakası olmadığının farkındayım. Ne yapmamı istiyorsun, anlamadım. Gelip müdürle mi tartışayım?''

Kısa bir an telefondan yükselen Cihan'ın anlamsız bağırışlarına kulak verdikten sonra Cem, yeniden konuşmaya başladı.

''Bunun onunla ne alakası var lan? Özgürlük bu demek değil! Ne? Tüm bu isyanın seni dedemle bırakıp gitmem yüzünden mi yani?''

ARMAĞAN (Tamamlandı)Where stories live. Discover now