Bölüm 44: Görev Anı: Zafer

Start from the beginning
                                    

"Biz de benzin yok. Hadi yoluna." dedi bir diğer sivil. Fatih'i gören birkaç kişi çoktan binadan çıkmış ve onlara bakıyordu. Hatta biri oraya doğru yürüyordu.  Yüzünden seçebildiği kadarıyla gelen kişi, "Kara Kadir'di!" Kırmızı listenin başını çeken, "Kara Kadir!"

Fatih derince nefes alıp verdi ve yeniden konuştu. "Kardeş bak burada koca koca tırlar var. Çeyrek depo verseniz giderim ben fabrikaya kadar."

Fatih sözüne bir karşılık alamazken, yanlarına yürüyen kişi çoktan varmıştı. Bu sefer o konuştu. Kara Kadir.

"Buyur birader ne baktın?" dedi. Onun türkçesi daha düzgündü.

"Yolda kaldım." dedi Fatih ve yeniden eliyle arabasını gösterdi. "Bir kilometreden az yolum kaldı. Gıda fabrikasına gidiyorum, orada çalışıyorum ben. Tırlar var diyordum benzinim bitti. Çeyrek depo ateşleseniz bana da gitsem?"

Adam düşündü, düşündü ve düşündü. Etrafına baktıktan sonra yanındaki sivillere baktı ve "Derî veke!" dedi. Fatih denilen şeye afallasada, adamların kapıyı açmasından, bunun bir emir olduğunu anladı. Konuştuğu dil muhtemelen Kürtçeydi.

Fatih açılan kapıdan girdi ve adama baktı. "Adın nedir?" dedi Kara Kadir. Fatih boğazını temizledi ve konuştu. "Sinan." dedi. Adam başını salladı ve başıyla kendisini takip etmesini söyledi. Fatih adamı takip etti ve o gördüğü tırların yanına gittiler. Adam tırın içinden küçük bir bidon aldı ve hortumu depoya taktı. Birkaç nefes çekti borudan ve ardından borunun ağzına bidon dayadı. Benzin yavaş yavaş bidona akarken, Fatih tıra yaslandı ve Kadir'e baktı. "Siz ne iş yapıyorsunuz burada?" dedi. Kadir, Fatih'e kısa bir bakış attıktan sonra yeteri kadar dolan bidonu hortumdan ayırdı ve deponun ağzını kapattı. Bidonun da ağzını kapattıktan sonra Fatih'e uzattı. "Hayde, var git yoluna." dedi. Ses tonu aceleciydi.

Fatih varili aldı ve bir şey demeden arka tarafa yürüdü. Fatih'in hareketine anlam veremeyen Kadir peşinden gitti. "Nereye gidiyorsun?" dedi. Fatih, adam binanın arkasına girince koluyla boynunu sardı ve diz kapaklarına bir tekme attıktan sonra yere çökmesini sağladı. Arka cebinde telefon şeklinde olan elektro şoku çıkarttı ve şah damarına yakın bir yere yaklaştırıp tuşa bastı. Yüksek elektrikten bayılan adamı iyice arkaya çekti. Arka tarafta pencere olmaması güzel bir şanstı. Ardından tüm soğuk kanlılığı ile tırın arkasından dolandı ve kapıya yürüdü. Ona bakan iki sicile doğru konuştu. "Eyvallah benzin için." dedi tam çıkacakken. Biri hemen kolunu Fatih'in önüne koydu ve konuştu. "Kadir Ağam nerededir?" dedi. Fatih binaya doğru bakıp konuştu. "Bidon dolduktan sonra bana verdi kendi bir sigara yaptı binanın arkasına gitti." dedi. Birbirlerine bakıp bir şey anlamadıklarını haykıran yüzlerini tekrar Fatih'e çeviren adamlardan birisi, Fatih'ten kolunu tuttu ve sıktı. "Sen nesin? Kimlerdensin?"

Fatih yarım ağız sırıttı ve kolunu çekti. "Asıl siz kimsiniz? Bir değişik halleriniz var."

Sivillerden biri binanın arkasına doğru gidince Fatih hemen diziyle önünde duran adamın diz kapağına vurdu ve belindeki silahı alıp ensesine vurdu. Bayılan adamı solunda duran pikabın ardına sürükledi ve kendi de diğer arabanın arkasına saklandı. Bina arkasından gelen sivil kimseyi göremeyince afalladı bakışları Fatih'i güldürmüştü. Adam etrafına bakındı ve binaya doğru koştu. Adamın peşinden giden Fatih susturucu takılı silahı ile onu başından vurdu. Silah sesine dışarı çıkan kişilere aldırmadan hızla demir kapıya doğru koştu ve havaya rastgele ateş etti. Jeep'in arkasına saklandı. Şimdi yapacağı tek şey Tim'i beklemekken  sol karın boşluğunun olduğu yerdeki kurşun izini yeni fark etmişti.

Kurşun sesini alan tim ve diğerleri, duydukları ses ile hemen harekete geçtiler. Yüzbaşı Kağan, Albay Halil İbrahim, Üsteğmen Serdar ve Astsubay Kıdemli Başçavuş Bayram, hızla binanın arkasına sindi ve şarjörlerini sonkez kontrol ettikten sonra nişan alıp beklemeye koyuldular. Bu dörtlü yardım ekibiydi. Ve yavaş yavaş sineceklerdi.

Edilen ateş sesine binadan çıkan beş kişiyle, Teğmen Murat, Astsubay Üstçavuş Emre, Astsubay Üstçavuş Galip, Astsubay Başçavuş Turan ve Astsubay Kıdemli Üstçavuş Selçuk çatışmaya geçerken, Bartu, Kenan Ali ve Uzman Çavuş İlyas hızla Jeep'in oraya gittiler. Sol karın boşluğunu tutup derin nefes alıp veren kardeşini gören Bartu hemen onun yanına sinip, diz çöktü.

"Oğlum nasıl becerdin!?" dedi. Fatih sırıttı. "Lan yelek var bir şey yok. Yaktı geçti sadece. Hissetmedim bile."

Bartu kaşlarını çatmış tam konuşacakken Fatih konuştu. "Bartu daha sonra kız bana. Şimdi git ve o binada ki suçsuz sabiileri kurtar ve o kendilerini uyuşturucu baronu zanneden piç oğlu piçleri ayıkla."

Bartu sinirle nefeslendi. O an Uzman Çavuş İlyas başını çıkarıp binaya doğru baktı. "Ayıkladılar." dedi. telsizine doğru ve ardından Jeep'in arkasından çıktı.

Binanın arkasından çayır alana doğru koşmaya üç kişiyi gören Yüzbaşı Kağan güldü. "Beyler bizim balıklar kaçıyor. Var mısınız tutmaya?"

Üsteğmen Serdar'da güldü. "Seve seve." dedi VE Yüzbaşı Kağan ve Albay Halil İbrahim ile peşlerinden  gitmeye koyuldular. Olduğu yerde durup üç net hedefte hepsini indiren Üsteğmen Serdar güldü ve arkadaşlarına baktı. "Koşmayalım diye." dedi.

O üç elemanı sürükleye sürükleye binaya getirdiler ve diğerlerin leşleri arasına atıp dizleri üzerinde durmalarını sağladılar.

Ateş sesinin kesilmesiyle binaya giren Bartu ve Kenan Ali dikkatle binayı incelemeye başladılar.

"Komiserim bu kat temiz." dedi Kenan Ali. Bartu'dan baktığı iki kattan sonra birinci kata, Kenan Ali'nin yanına indi. "Oralarda temiz." dedi.

Bartu ofladı ve saçlarını karıştırdı. "Her yer temizse çocuklar nerede?" dedi. Aşağı doğru uzanan merdivenleri gören Kenan Ali oraya doğru yaklaştı.

"Komiserim bodrum kat." dedi ve hızla aşağı inmeye başladı. Onun peşinden giden Bartu, hemen ardından odaya girdi ve birbirlerine sarılmış şekilde duran iki kız çocuğu gördü. Çocuklar silahları görünce çığlık atmışlardı. İkisi hemen silahlarını arkalarına koydu ve Bartu kızlara yaklaştı.

"Sakin olun prensesler.. Bizden zarar gelmez." dedi. Kendisine korku dolu gözlerle bakan kız çocuklarını görmesiyle içi acımıştı. Kenan Ali silahını kenara bıraktı ve onlara yaklaştı. Üniformasındaki bayrağı gösterdi. "Bakın. Biz Türk'üz." dedi. Aralarından birisi gülümsedi ve sarıldığı kızdan ayrılıp Kenan Ali'nin kollarına koştu. Gördüğü manzara ile gülümseyen Bartu'ya da çok geçmeden diğer kız koşmuştu.

Binadan birer tane kız çocuğunun elini tutarak çıkan Bartu ve Kenan Ali'yi gören Yüzbaşı Kağan, gülümsedi. Allah'tan leşleri kenara atmışlardı. Çocuklar açlıktan zayıflamış ve bitkindiler. Onları böyle gören herkesin içi burkulmuştu.

Derince nefeslenen Bartu konuştu. "Bitti mi?" dedi. Bina bahçesine yaklaşan askeri araç ile herkesin bakışları oraya kayınca Üsteğmen Serdar konuştu. "Bitti." dedi gülümseyerek. "Bitti ve zafer yine bizim."

Fatih yaslandığı yerden ıslık çaldı. "Beni unutmayın lan biraderlerrrr!"

***

Nasıl buldunuz? Gerçekten bilgim olmadığından fazla zorlamadım. Yine de okuduğunuz için teşekkür ederim.😕💜

Hatalarım var ise affola. Yorum yapan ve oy veren herkese teşekkür ederim.🙃💝

SINIR: 105 Oy🍒

Gelecek bölümde görüşmek üzere sevgili okurlarım..💖

BABA OLMAK +18Where stories live. Discover now