5.3

2.3K 283 422
                                    

tw : yarı smut ,d

Baji

Okuldan kurtulmuş, eve sorunsuzca ulaşmıştık. Boktan formalardan kurtulunca güzel bir öpücükle kutsamıştı ona her daim aç dudaklarımı. Sonrasında da yemek ve içecek bi' şeyler almaya çıkmıştı.

İlgisinin güzelliği, diğer bacağımın da kırılmasını diletiyordu ama onu daha fazla üzemezdim.

Derin bir nefes alıp lanet annemi aradım. Çabucak açmış, ismimi haykırmıştı. "Bir aydır hangi cehennemdesin sen? Kazutora bile nerede olduğunu bilmiyor. Derhâl eve geliyorsun, ahmak yaratık!"

Suratımı buruşturdum. Sesine bile katlanamıyordum cidden. "Beni niye arıyorsun?"

Avazı çıktığı kadar bağırınca telefonu kulağımdan uzaklaştırdım. "Öylece kayıplara karışamazsın, Keisuke. Hele de o ibneyle aranda bir şeyler olduğuna dair dedikodular varken. Üvey kardeş olacaktınız neredeyse, farkındaysan."

Elinde poşetle gelen Chifuyu'ya pişmanlıkla baktım. Geçmişte bebeğime savurduğum her bir iğrenç sözcük, ruhumu deşiyordu. Zamanı geriye alabilmek, orta birin ilk gününe dönebilmeyi her şeyden daha fazla isterdim.

"Anne," dedim söylenmelerini keserek. "Chifuyu, biseksüel. En büyük ibne de benim. Benden daha ibnesini bulamazsın Tokyo'da."

Chifuyu, şokla kalakaldı bir anlığına ama çabucak toparlanıp yanıma oturdu ve sımsıkı tuttu elimi. Acı ve pişmanlık, beni asla salmayacaktı ama meleğime sığınabildiğim sürece katlanabilirdim her birine.

"Seni kahrolası," diye bağırdı annem. "O sürtüğün seni ayartmasına izin mi verdin? İkinizi aynı odaya asla koymamalıydık!"

Chifuyu'nun omzuna yaslanıp kıkırdadım. "En büyük sürtük de benim. Onu ayartmak için Mikey'nin arka bahçesinde sakso bile çektim." Alt dudağımı ısırdım. "Gecelerce Chifuyu'nun altında inledim ve ruhunuz bile duymadı."

Uzunca bir süre, sesi çıkmamıştı. "Bir daha asla karşıma çıkma, iğrenç piç."

Ah, muhteşem hissediyordum. Her bir rezilliğimi haykırmak, muazzamdı!

Kapanan telefonu bir köşeye bırakıp daha fazla sokuldum bebeğime. Titreyen elini saçımda gezdiriyor, dudaklarını alnıma bastırıyordu.

"Fetişler hariç kendine hakaret etmeni istemiyorum," dedi gevşediğimi hissedince. "Aşık olduğum adamsın sen, Kei. Sadece ve sadece yüceltilmeye layıksın."

Omzundan kalkıp nazikçe emdim minik dudaklarını. "Beni seven ilk ve tek kişisin."

Yanaklarımı avuçlayıp gülümsedi. "Aynı durumdayız ki." Beni bırakıp poşeti açtı. "Pirinç köftesi ve suşi aldım."

İkimiz de yemek yapmaktan anlamıyorduk pek ve Chifuyu'nun zenginliği sayesinde canımız ne isterse yiyebiliyorduk. Annesinin ona bıraktığı para ve kiradaki dairelerden gelen paralar, bize ömür boyunca yeterdi.

Yine de... yazın çalışmayı düşünüyordum. Sığıntı gibi ondan geçinemezdim sürekli.

Karnımızı doyurunca sakin bi' şarkı açmış, ellerimi nazikçe kavramıştı. "Sana çok güzel bakacağım. O lanet kadına ya da bir başkasına gitmen gerekmeyecek, sevgilim."

Anneme savurduğum laflardan sonra, onunla aynı sokakta bile karşılaşamazdım. Gereksiz mazoşistliklere girişmemeliydim sonuçta.

Yanağını öptüm. "Zaten evleneceğiz. Müstakbel kocamdan ayrı yaşayacak kadar da mal değilim."

Beni devirip karnımın üstüne oturdu. Tatlı bi' pembelik kaplamıştı yanaklarını. "Yanımdan ayrılmayı denersen seni yatak başlığına bağlarım."

Okuduğum fantezili smutları ve son sevişmemizi anımsarken sertçe yutkunmuştum. Gözlerimi bağlayarak çıldırtmıştı beni. Ah, elbet bi' gün ödeşecektik.

Nazik başlayan öpüşmemiz derinleşmiş, gövdesini benimkine yapıştırmıştı. Alt dudağımı çekiştiriyor, koltuğa dağılan saçımı okşuyordu.

Sağlam omzunu kavrayıp yanağını okşadım. Tişörtlere rağmen, yanan bedenini hissedebiliyor ve çok daha fazlasının hasretiyle kıvranıyordum.

Dudaklarımızı ayırıp boynuma eğildi ve ıslak öpücükler kondurdu. "Çok özlemişim."

Başımı iyice geriye yatırıp ona daha fazla alan verdim. "Ben de öyle, sevgilim."

Elini tişörtümün içine daldırıp kaslarımı okşadı. "Sonuna kadar gidemeyiz ama seninle işim bitmeyecek kolay kolay."

Onu sorgulama payı bırakmadan şortumu sıyırıp baksırın üzerinden sertçe avuçlamıştı penisimi. Belim gerilmiş, gözlerim sulanmıştı. Şehvet, her bir hücreme sokulmuştu.

Gözlerini benimkilerden ayırmıyor, penisimle oynuyordu resmen. Beni kıvrandırmaya bayılıyordu kesinlikle.

Bana sırtını dönerek yeniden oturdu karnıma ve baksırımı da sıyırdı. Soğuk parmaklarının teması, ürpertse de hoşuma gitmişti.

Belini okşadım. "Sen de kendini soysana."

Başını bana çevirdi. "Kucağında zıplamam mümkün değil ki, Kei. Omzum hâlâ sıkıntılı."

Derin bir nefes aldım. "Öyle değil. Hani, duşta yaptığımız şeyi şey etmek için..." Kaşlarını kaldırdı. "Şeyin şeysi işte."

Alt dudağını yaladı. "Sürtünmekten mi bahsediyorsun?" Başımı hevesle salladığımda kıkırdadı. "Deneyebilirim."

Şort ve baksırından kurtulup sırtını bana dönerek oturdu yeniden. Karnıma değen dolgun kalçaları, içimdeki şehvet ve açlığı arttırmıştı. Tanrım, bacağımın bi' an önce eski haline gelmesini tüm kalbimle istiyordum.

Penisini benimkine değdirip sağlam bacağımdan destek alarak başladı sürtünmeye. Gözlerimi kırpıştırıp beline sarıldım. Gerçekten de çok iyi hissettiriyor, zihnimi puslandırıyordu.

Kısa sürede peş peşe boşalmış, birbirimize yorgun gülüşler sunmuştuk. Sakatlıklarımıza rağmen hâlâ çokça azgındık.

Chifuyu, ikimizi de temizledikten sonra giyinip göğsüme uzandı. "Bu şekilde yaşayabiliriz, ha?"

Belini okşadım. "Nasıl yani, bebeğim?"

Boynumu öptü. "Böyle işte. Aşk ve şehvet içinde."

Kıkırdayıp nazikçe sarıldım ince bedenine. "Çok da güzel yaşarız."

Tanrım, onunla yaşlanmayı gerçekten de çok istiyordum.

fluff with horny şeysinden oldu bölüm resmen lekebmdnsmsnmsms




















stepbrother complex || tokyo revengers Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin