0.2

3.3K 376 383
                                    

İki gün önce

Chifuyu

Kazutora, iç çekerek pansumanlarımı değiştirirken kıkırdıyordum. "Bunu özleyeceğim."

Uyarıcı bir bakış attı. "Ben yokken kavgaya girmemeyi deneyebilirsin, Fuyu."

Dudak büküp elini tuttum. "Baji piçi beni öldürmeye yeminliyken ne yapabilirim ki? Üstelik, sana âşık!"

Baji piçinin Kazutora'ya âşık olduğuna emindim. Bizi birlikte görmeye bile katlanamıyor, her fırsatta beni dövmeye çalışıyordu sokuk beyinsiz.

Gerçi, Baji beni dövmek için her türlü bahaneyi kullanan arızanın tekiydi.

Göz devirip kirli bandajları çöpe attı. Kazutora'nın evinde, mutfakta takılıyorduk. Annesi işten dönene dek tüm ev bize aitti.

Onunla takılmayı cidden özleyecektim.

"Bana aşık falan değil," dedi her zamanki gibi ve yanımdaki sandalyeye çöktü. "Aslında iyi biri, cidden. Keşke iyi anlaşabilseniz."

Keisuke piçiyle orta birden beri kanlı bıçaklıydık. İlk görüşte nefretti bizimkisi. Kazutora gibi muhteşem birinin o piçle yakın arkadaş olması cidden leşti. Keisuke yüzünden öylesine az vakit geçirebiliyorduk ki...

Biçimli, pembe dudaklarını nazikçe öptüm. İrkilse de beni itmemişti "Benim için endişelenme. İyi olacağım. Gelecek sene de yanına geleceğim."

Suratı asıldı. "Gelecek hakkında düşünmek istemiyorum. Lütfen, bunu yapmayalım."

Bu konuşmayı defalarca ve defalarca kez yaptığımız için onu zorlamadım. Kazutora, aramıza mesafe girince kopacağımıza inanıyordu ve hiçbir şekilde fikrini değiştiremiyordum.

Onunla biraz daha öpüşüp oynaştıktan sonra arkadaşlarımla zaman öldürmeyi sevdiğim çocuk parkına uğradım. Hava buz gibiydi ama sessizce sigara içen Takemichi ve Senju bunu pek de siklemiyor gibiydi.

"Hey," dedim aralarına oturur oturmaz sigara yaktıktan sonra. "Karne günü ramenciye gidelim."

Senju, dil çıkardı. "Mideni açsak, tüm dünyaya yetecek kadar ramen çıkar. Cidden vizyonsuzsun, Fuyu."

Takemichi, güldü. "Cidden lan. Bence hamburger falan yiyelim. Hakkai geçen gün güzel bir yer bulmuştu."

Buz gibi hava yüzünden titredim. "Hakkai nerede sahi?"

"Mitsuya'yı sikiyordur," dedi Senju ve bir sigara daha yaktı. "Kazutora da seni sikmiştir."

Dirsek atsam da karşılık vermedim. Kazutora hakkında konuşmayı sevmiyordum. O da benimle ilgili konuşmaktan hoşlanmazdı zaten. Tuhaf bir ilişkimiz vardı.

Birer sigara daha içtikten sonra evlere dağıldık. Eve gitmekten ciddi anlamda nefret etsem de bir sene daha dayanmak zorundaydım.

"Bu saate kadar ne bok yedin?" diye bağırdı babam, kapıdan içeri girer girmez. "Okulda yine derslere girmemişsin zaten! Tüm gün ne bok yedin, Chifuyu?"

Ayakkabılarımı çıkarıp montumu asarken alt dudağımı ısırdım. "Siktir git başımdan."

Kolumu yakalayıp sıktı. Öfkeyle buruşmuştu suratı ve cidden de ürkütücü görünüyordu. "Sana soru sordum."

Sakin görünmeye çalıştım. "Bana zarar verirsen hayatını sikerim, biliyorsun."

Kendine gelerek uzaklaştı benden. "Babanım senin, Chifuyu. Bana düzgün davransan ölmezsin."

Küçümseme dolu bir gülüş yaydım suratıma. "Bir yılım kaldı. Ah, bir daha asla seninle uğraşmam gerekmeyecek."

Odama yönelecekken "Cuma akşamı evde olmanı istiyorum," dedi. Sesini yumuşatmıştı. "En azından bir günlüğüne aramızdaki nefreti unutalım. Benim için çok değerli biriyle tanışmanı istiyorum."

Ağlama isteğimi güçlükle bastırdım. "Umrumda bile değil."

"Chifuyu," dedi uyarıcı bir tonda. "Gelmezsen en az bir ay boyunca ceza veririm. Onu görmeni yasaklarım."

Duvara yumruk attım. Soyulan derim ve zonklayan eklemlerim azıcık bile sikimde değildi. Hiçbir fiziksel acı, ruhumdaki kaosla yarışamazdı nasıl olsa.

"Tamam," dedim hissizce. "Saati söylersin."

Odama sığınır sığınmaz kapıyı kilitleyip kulaklığımı taktım. Bu rezil herife katlanmaktan nefret ediyordum.


















stepbrother complex || tokyo revengers Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin