5.0

2.5K 294 393
                                    

Chifuyu

Alnım yarılmış, omzum çatlamış, sol kolum ezilmiş, yanağım ve de sırtım morarmıştı ama pek de siklediğim söylenemezdi. Çok daha kötülerini atlatmıştım nasılsa. Takemichi'nin ölümsüzlük hilesi, bana da bulaşmıştı resmen.

Babamın beni cama savurduğu günden sonra, hiç ağlamamıştım. En azından, ayıkken.

Oysa... ağlamamak için kendimi paralıyordum şu anda çünkü sevgilim benim yüzümden mahvolmuştu. Bacağı kırılmış, iki parmağı çatlamış, eklemleri parçalanmıştı.

Yanağımı nazikçe okşayıp gülümsedi. "Çok da kötü sayılmaz."

Sağ dizinin altındaki kemiklerdeydi hasar ve atel alçı takmıştı doktor. Ağrıya dayanamaması ihtimaline karşın da geceyi hastanede geçirecektik.

Yatağın kenarına oturmuş, aptallığımdan utanıyordum ikide bi' alt dudağımı dişlerken.

Ne sanmıştım ki? Bize rahat vereceklerini mi? Keisuke'nin tayfası gerçekten de arızaydı. Mikey'nin yeniden saldırmayacağının hiçbir garantisi yoktu. Abisi avukat olduğu için her sikimi yapabileceğine inanıyordu kahrolası.

Keisuke'yi nasıl taşıyabildiğimi bile bilmiyordum. Onu taşımak, omzumdaki hasarı arttırmıştı muhtemelen ama önemsizdi. Sevgilimi o gaddar puştların insafına bırakamazdım sonuçta.

"İyiyim lan," dedi belimi okşarken. "Ağrı kesiciler sayesinde acı hissetmiyorum hiç."

Titrek bir nefes alıp gözlerimi kırpıştırdım. "Dönem bitince okul değiştireceğiz. Gerekirse başka bir şehre taşınırız." Sargılarla kaplı elini kavrayıp her bir parmağını usulca öptüm. "Bu rezalet, tekrarlanmamalı."

Koluma dikkat ederek kendine çekti beni ve göğsüne uzanmamı sağladı. "Seninle olabildiğim sürece her yere gelirim, bebeğim."

Omzumu zorlamamaya çalışarak okşadım saçını. "Çok özür dilerim, Kei. Düşüncesizce davrandım."

Kapı pat diye açılınca irkilmiş, korkuyla yutkunmuştum. Hassiktir, Draken ve Mitsuya gelmişti.

Mitsuya, yere çöküp alnına dökülen lila tutamları geriye ittirdi. "İki saattir sizi bulmaya çalışıyorduk."

Draken de en az onun kadar yorgun görünüyordu. "Mikey malını Sanzu'ya bırakıp öyle geldik. Oyuncak katanasıyla bayıltıp duruyor onu."

Doğrulup sert bakışlar attım ikiliye. "Belanızı arıyorsanız öncelikle beni gebertmelisiniz. Hiç kimse Keisuke'ye dokunamaz."

En iyi halimle bile deviremezdim Draken'i ama sorun değildi. Sınırıma dayanana dek koruyabilirdim sevgilimi.

Bakışıp aynı anda dimdik durdular ve ardından da saygıyla eğilip "Özür dileriz," diye bağırdılar.

Keisuke de en az benim kadar şaşırmıştı. "Beyninizi kullanmak, korktuğunuz kadar sancılı bir süreç miydi?"

Mitsuya, doğrulup ensesini kaşıdı. "Kazutora ve Mikey'nin dolduruşuna geldik resmen. Matsuno'nun seni asla affetmeyeceğine inanıyorduk ve belli ki yanılmışız."

Keisuke'yi nasıl affetmezdim ki? Vicdan azabı yüzünden her türlü nazıma katlanmış, kötü anlarımda yüklerimi hafifletmeye çalışmıştı. Hâlâ daha kendini bana layık bulmuyor, ikide bir geçmişinden utanıyordu.

Draken, başını salladı. "Mikey manyağının karşısına dikilmek, göt ister."

Keisuke'nin elini sımsıkı tuttum. "Kazutora, uzun zamandır umrumda değil. Birinden intikam almak için insanları kullanmam ben."

Babamdan aldığım intikam, ustalık eserimdi. Annem, sevinç çığlıkları atacaktı. Piç kurusu yüzünden tüm hayatı sikilmişken, küçük bir teselli bulabilirdi belki de bu sayede.

Keisuke, başını sağlam omzuma yasladı. "O piç yüzünden mahvoldu güzelim çocuk. Onunla ilgilenip moral vermeye çalışırken dibim düştü, ne yapayım?" Yanağımı öptü. "Şu çocuğa baksanıza bi' ulan. Beynimi kullanmaya çok daha erken başlayabilseydim onu Kazutora'ya asla kaptırmazdım."

Gözlerimi devirsem de gülmüştüm. Vicdan azabının etkisiyle benimle ilgilenirken kestiği sahte aşık rolünün üstüne, bana tutulması kendisi için de büyük bir şoktu.

Ah, çok güzel seviyordu beni. Beni sevme şekline bile ayrı aşıktım.

Draken, sırıttı. "Kutsal bakirimiz, büyümüş de aşık olmuş ulan."

Keisuke'nin ısınan yanağını hissederken gülmemek için alt dudağımı ısırdım. İlkini benim altımda geçirmişti. Üstelik, onu bağlamış ve sakat bırakmıştım!

Mitsuya, Draken'e dirsek atıp gülümsedi. "Bundan sonra, sizi destekleyeceğiz. Mikey ya da Kazutora'yı daha fazla dinlemenin hiçbir anlamı yok. İkisi de sapıttı amına koyayım."

Vay amına koyayım, akıllanmaları için dayak yememiz gerekiyordu demek ki.

Keisuke, homurdandı. "Lütufta bulundunuz, amcıklar."

Biraz daha gülüşmüş, geçmiş olsun dileklerine teşekkürler mırıldanmış ve en nihayetinde yeniden baş başa kalmıştık.

Keisuke, kolumdaki çizik ve çürüklere nazik öpücükler kondurken içimi çektim. Onu korumalıydım. Bir yolunu bulmalı, daha da güçlenmeliydim. Yeniden incinmesine göz yumamazdım.

Takemichi'nin attığı linke tıkladım. Tüm kavga anı, internete düşmüştü. Konuşmalarımız anlaşılmıyordu gerçi. Güvenlik kamerası kaydına benziyordu video.

Tanrım, resmen uçmayı deneyimlemiştim kahrolası Mikey yüzünden! Uçma anıma zoom yapılan gif'ler bile vardı...

Keisuke, Kazutora'nın aramalarıyla titreyen telefonunu kapattı. "Tek tesellim, tüm bu saçmalıkların sınavlar bittikten sonra türemesi. Çaldığın sorular boşa gitmedi neyse ki, ha?"

Sargılı ellerine ve kırılan bacağına aldırmadan kafamı dağıtmaya çalışıyordu...

Tanrım, ona nasıl kırgın kalabilirdim ki? Aylar önceki ön yargılı piç Baji, sonsuza dek cehennemi boylamıştı. Dönüştüğü kişinin her bir zerresine ayrı tapıyordum.

Gözlerimi kırpıştırıp boynunu öptüm. "Kei..."

Saçımı okşadı. "Fuyu?"

Ona sıkıca sarılamamak acıtıyordu. Omzum berbat durumdaydı. "Sana çok aşığım, hepsi bu."

Kıkırdadı. "Resmen yasaklı, günahlı aşk yaşamaya zorlanıyoruz. Herkes çok mal."

Boynunu öpmekle yetindim. Bir yolunu bulacak, ikimizi de bu boktanlıklar zincirinden kurtaracaktım. Gerekirse, sahiden de Tokyo'dan ayrılırdık.



























stepbrother complex || tokyo revengers Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin