5.1

2.4K 292 369
                                    

Baji

Chifuyu'nun şeytani ikna becerileri sonucunda üç haftalık rapor almış, hasarlı vaziyette boktan okula katlanmaktan kurtulmuştuk. Bacağımdaki kırık, çok da ciddi değildi doktorun dediğine göre. Birkaç haftaya tamamen iyileşir, rahatça yürümeye başlayabilirdim.

Gerçi, Chifuyu doktorun dediklerine azıcık bile aldırmamıştı. Minik bir bebekmişim gibi üstüme titriyor, gerekmediği sürece yanımdan ayrılmıyordu.

Oysa, omzundaki hasar bacağıma göre çok daha kötüydü. Beni sırtında taşımasaydı, omzu bu denli sikilmezdi kesinlikle. Tanrım, baya baya sırtına almıştı beni. Üstelik, ağrılar içindeyken!

Günlerdir evdeydik. Ufak tefek ihtiyaçları hallettiği ve annesine uğradığı iki sefer dışında evden çıkmamıştı hiç. Dalgın ve düşünceliydi. Onu dürtmezsem yemek işini bile unutuyor, yemeğini soğutuyordu.

Şimdi de geniş yatakta uzanıyor, ağrı kesicinin etkisiyle ikide bir esniyordum. Chifuyu, bağdaş kurarak oturmuştu ve duvarla bakışıyordu. Saç köklerindeki siyahlığı bile umursamayacak kadar düşünceliydi günlerdir.

Sırtına dokundum. "Bebeğim?"

İrkildi. "Bir şeye mi ihtiyacın var?"

Tişörtünün kenarını kavradım. "Fazla uzaksın."

Sırtını yatak başlığına dayayarak yeniden oturdu ve saçımı okşadı. "Böyle iyi mi?"

Cevap vermeme fırsat kalmadan telefonunun zil sesiyle ürperdik. "Takemichi," dedi hızlıca ve aramayı yanıtladı. "Bir sorun mu var?... Demek öyle..." Bana kaydırdı bakışlarını. "Raporu uzatmayı deneyebilirim... Sahte rapor da olabilir, evet... Tamam... Görüşürüz."

Sağlam omzuna sarılıp yanağını öptüm. "Sorun ne, Fuyu?"

İçini çekti. "Kazutora, bizi arıyormuş her yerde. Bugün, bizim okulun kapısında dikilmiş saatlerce hatta. Takemichi, zar zor atlatmış beyinsizi."

Bacağıma umutsuz bir bakış attım. "Tamamen iyileşmeden indiremem piçi. Kyoto'da kalmalı ve kendi işine bakmalıydı."

Komodindeki votka şişesine uzanıp büyük bir yudum aldı. "Tokyo'ya nefret kusarak kaçmıştı Kyoto'ya. Derdini cidden anlayamıyorum. Beni sevmediği hâlde tüm bu bokları ne sikime yiyor ki?"

Sorun da bu değil miydi zaten? Piç kurusunun hiçbir hamle ve davranışını çözemiyorduk. Tek tesellimiz, bulunduğumuz yeri bilmemesiydi. Normal şartlarda, onu kolaylıkla komaya sokabilirdim ama Mikey puştu yüzünden sağ bacağımın üstünde duramıyordum. Bastonla bile güç bela yürüyebiliyorken kavgaya dalamazdım hiçbir şekilde.

"Bıçak alacağım," dedi bakışları kararırken. "Şöyle, katlanabilir olanlardan. Sanzu'ya danışabilirim."

Belini usulca okşadım. "Fuyu, saçmalama."

Kaşlarını çatıp sert bir bakış attı. "Kei, tehlikedeyiz. Üstelik, dövüşebilecek durumda değiliz ve sonsuza kadar kaçamayız."

Belini sıktım. "O piçler yüzünden hapishaneye giremezsin. Başka bir yol düşünmeliyiz." Alnını öptüm. "Gerekirse, kaçarız. En azından tamamen düzelene dek."

Korkaklık etmez, her türlü kavgaya girmekten çekinmezdim eskiden. Hoş, Kazutora ya da Mikey'den korktuğum söylenemezdi zaten ama Chifuyu'yu düşünmek zorundaydım. Onu tehlikeye atamazdım. Eski gücüme kavuşana dek, gölgelere sığınmalıydık.

"Raporu biraz daha uzattıracağım," dedi en sonunda ve bakışlarını yumuşattı. "İkinci sınavlardan önce soruları yeniden çalarım zaten."

Çaldığı sorular sayesinde, baya baya ilk sınavlardan yırtmıştık. Geçmişten gelen boktan notlarımı düşünerek, bazı soruları bilerek yanlış yapmıştım. Birden bire tüm dikkati üstüme çekmeye gerek yoktu sonuçta.

"Yakalanırsan boku yeriz, bebeğim. Bence hiç uğraşma."

Yanağımı öptü. "Sorun çıkmayacak. Geçen sefer azıcık bile zorlanmamıştım." Alt dudağını sarkıttı. "Canım cips çekti. Gömelim mi?"

Ah, konuyu değiştiriyordu resmen ama uzatmayacaktım. Chifuyu, kafasına koyduğu ne varsa yapardı. Onu durdurmak ya da planını bozmak, mümkün değildi.

Chifuyu, mutfağa geçince telefonuma uzandım. Tonlarca bildirim vardı her zamanki gibi.

mitsuya :
hakkai ile konuşunca duydum olayları.
mikey, piçlik yaparak seni ve matsuno'yu kazutora'ya anlatmış geçenlerde.
kazutora, olayın aslını duymak için sizi arıyor.
aman diyeyim, bir bok çıkarsa bizi çağırın.
diğer bacağını da kırmasınlar.

Mitsuya ve Draken'in akıllanıp bizi desteklemesi, güzeldi. Mikey manyağını yalnız deviremezdim maalesef. Karanlık dürtü ayağına hepimizi sikip atıyordu, ruh hastası.

Mitsuya'ya bir teşekkür mesajı atıp herkesten gizlediğim Wattpad hesabıma girdim ve smutlu hikâyelerden birine gelen yeni bölüme tıkladım. Arada AO3 hesabıma da giriyordum ama burası daha çok hoşuma gidiyordu.

Evet, kırık bacağım bile uslanmamı sağlayamamıştı. Günlerdir, cinsellikten uzaktık ve dokunuşlarını çokça özlüyordum.

Gerçi, Chifuyu bu denli kahrolmasaydı bacağımı kırdığı Mikey piçine minnet duyabilirdim. Chifuyu'ya yaptıklarımın karşılığını almış sayılırdım az biraz ama meleğim çok üzülüyordu...

Hikâyeye dalmışken boynumda bir nefes hissettim ve ciyaklayarak düşürdüm telefonumu. Cips paketine sarılmış, kahkahalar atıyordu bebeğim.

"Bu hâldeyken bile mi smut okuyorsun, Kei?"

Saçımı önüme döküp başımı eğdim. "Y-yeni bölümler gelmiş diye yani."

Telefonumu kapıp boynumu öptü. '"...zevk noktasına sert makas hareketleri yapılırken kendinden geçiyordu..."'

Çığlık attım. "Okumasana lan."

Kahkaha atıp yanaklarımı öptü. "Sikin kopsa beyinsiz kalırsın, çok ciddiyim."

Haklıydı ama yine de alınmıştım. Kollarımı çaprazlayıp başımı diğer yana çevirdim. "Küstüm."

Sağlam kolunu omzuma dolayıp kulak mememi dişledi. "Sikinle düşünmenden şikâyetçi değilim ki. Benim zekâm, ikimize de yetiyor zaten."

Chifuyu'daki şeytani zekâ, sahiden de ürkütücüydü. Neyse ki, düşmanı değildim artık çünkü şefkatinin köpeği haline gelmiştim.

Cipse yumulup smutun kalanını birlikte okuduk ve utançtan mosmor kesilsem de hoşumuza giden kısımları not aldım. İyileşince, bizi uzun bir sevişme bekliyordu.

alın size olaysız geçiş bölümü
süründükleri anları uzun uzadıya yazmak istemiyorum açıkçası zaten :")












stepbrother complex || tokyo revengers Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin