42. Bölüm ~ Bir Kere Gülsen Yeter

Start from the beginning
                                    

Ozan’ın hala iki göğsümün ortasında duran ve canına can katacakmış gibi soluklanan burnunu, bedenimi azıcık yukarı kaldırarak ittirdim.
Sanki gündelik bir olaydan bahsediyormuş gibiydi. Üstelik çok da erotik bir durumdaydık ve iki dudağının arasından çıkan sözler duruma tezat, romantikti. Hem de bizim aramızda hiç geçmeyen ve geçince sakil duracak kadar romantikti.

Daha önce defalarca birlikte uyumuş, birlikte uyanmış ve hatta uyumaktan daha keyifli şeyler de yapmıştık ama bu kez bakışları yoğun, hareketleri yavaş ve incitmeye korkar gibiydi.

“Ne? Neden?”

“Ne neden?”

Soruyu sorarken üstümden kalkıp, yanıma uzandı. Yüz yüze bakacak biçimde duruyor ve nefeslerimizi birbirine karıştırıyorduk. Azıcık daha yaklaşsa kalbimin ağzımda attığını hissedecekti. Heyecan ve garip bir mutlulukla sabahın bu kör saatinde ölüp gidecektim.

“Benimle uyuyup benimle uyanmak istiyormuşsun ya, onu diyorum…”

Sağ elimi alıp kalbinin üzerine koydu. Onun kalbi de benden farklı değildi. Boştaki eli çenemde ve boynumda gezinmeye başladı. Dokunuşları öyle hafifti ki, sanki fazla bastırsa, kırılacakmışım gibi…

“Evet, seninle uyuyup seninle uyanmak istiyorum. Artık başka evlerde, başka yataklarda değil, aynı yatakta yatalım istiyorum.”

Dudaklarıma doğru uzandığında minnetle kabul ettim. Şu anda dediklerini sindirecek sağlam kafa yoktu bende. Öpüşüp koklaşmak ve belki de daha farklı şeyler yapmak sindirmeme yardımcı olurdu.
Dakikalar boyu süren öpüşme gitgide hızlandı ve nihayet üzerimizde ne var ne yoksa yerdeki yerini buldu. Elleri mütemadiyen omuzlarımda ve bel oyuntumda gezinirken ben kendimi çoktan kaybetmiş ve tamamen ona hazırlanmıştım.

“Yasemin…” Adım sanki yaşam sebebiymiş gibi döküldü dudaklarından.

Boğuk sesine karşılık ellerimi saçlarına daldırdım. Onu ilk gördüğüm zamana göre epeyce uzamış olan saçlarına. Parmaklarımın arasındaki telleri çekiştirerek okşadım. Ellerini omuzlarımdan yavaşça aşağıya doğru kaydırıp kalçalarıma koydu. Kalçalarımı sıkarken, “Bir sebepsin,”dedi. “Mutluluk sebebi gibi, nefes alma sebebi gibi, yaşam sebebi gibisin…”

Ter bedenimi ikinci bir deri gibi sarmışken ben, onun sebebi olmama şaşırıyor ve aramızda tarifi imkânsız bu aşkın büyüklüğü karşısında mutluluktan deli oluyordum. Ozan, benim ettiğim duaların karşılığı, gelmesini umutla beklediğim kahramanımdı ve ilk kez bu kadar açık ve romantik konuşarak istediği cevabı almayı hak etmişti. Gerçi, o cevap en başından beri belliydi. Dolandırmaya gerek yoktu. Ben son nefesime kadar onun varlığıyla can bulmak istiyordum. İstiyordum istemesine ama daha kendim için belirlediğim hedeflerden hiçbirini tamamlayamamıştım. Önceliğim elbette Ozan’dı ama bu hayallerimin sadece hayal olarak kalması anlamına da gelmiyordu. Ben, önce beni bulacak ve kendimi ancak o zaman Ozan’la ‘sonsuza dek mutlu yaşadılar’ kısmına dâhil edecektim. Kendime olan eksik güvenimi artırmayı, yapabileceklerimin sınırını zorlamayı ve şimdiye kadar yıkıla yıkıla ayakta kalmış bedenimi bir daha yıkılmamak üzere ayağa kaldırmayı hedeflemiştim.

Kendi içimde daldığım düşünceleri Ozan’ın boğuk çıkan sesiyle sorduğu soru böldü.
“Neden mutsuzsun Yasemin?”

Başımı hızla kaldırıp gözlerinin içine baktım. Kafamın içinden ne geçiyorsa okuması beni dehşete düşürüyor ve elimi ayağımı birbirine dolaştırıyordu.

“Mutsuz değilim, aksine tahmin edemeyeceğin kadar çok mutluyum…”dedim ama o benim gözlerimin ardındaki gerçek cevabı benden bile iyi biliyordu.

YASEMİN (Tamamlandı) Where stories live. Discover now