27. Bölüm - Göbek Adı Merak

Start from the beginning
                                    

Ben yanlış seçim suç ortağım ve aynı zamanda fason sevgilim olan Korkunçla beraber eve doğru yola çıktım. Yolda önce sessizce durum değerlendirmesi yaptık. Onunla yaptığım belki de ilk ciddi konuşmaydı. Yok, daha önce çılgınlar gibi temizlik yaptığımız gece de ciddi konuşmuştuk ama bu kez farklıydı. Gündem benim çok uzak olduğum istihbarat ile ilgiliydi. Bu konuşma yarı anladığım yarı anlamadığım terimlerle devam ettikten sonra ikimizde sustuk.

Tam boğazıma kadar gelip beni zorlayan kahkahamı bastırmak için yutkunacaktım ki Korkunç benden önce davrandı.

Attığı kahkaha ve ellerini direksiyona vurması kendimi daha fazla tutmama engel oldu. Gözümden yaş gelene kadar güldüm. Birinin canını yakmıştım. İstemeyerek de olsa zarar vermiştim ama manyak gibi gülüyordum.

"Eve mi bırakayım seni?" diye soran Korkunç'a baktım. Eve gitmek ve gün değerlendirmesi yapmak istiyordum ama Ozan'ın o kadının yanında olması kafamı allak bullak ediyordu. Bu kıskançlık ne zor şey Allah'ım...

...

Eve geldiğimden beri elimde tablet kiralık ev ilanlarına bakıyordum. Uygun olduğunu düşündüğüm birkaç tanesini kağıda not alıp, altlarına da adresleri yazdım. Yaptığım telefon görüşmelerinden olumlu yanıt almıştım ve gün içinde gidersem evleri gezme şansım da olacaktı. Yabancısı olduğum bir şehirde ilçe olarak Beyoğlu seçmem de sadece ulaşım açısındandı. Yoksa Ozan'la falan ilgisi yoktu.

Zeynep'i arayarak benimle ev bakmaya gelip gelemeyeceğini sordum. Sıkıntılı ve yorgun sesine rağmen kabul etti. 'Bir saat sonra evde olurum. Sen aşağıda beni bekle' diyerek telefonu kapattı.

Geldiğim günden beri yarı zamanlı bir mahkum gibi Ozan'ın insafı ve keyfine göre hareket etmiştim ve şimdi madem yalnız yaşayacaktım dışarı çıkıp Zeynep'i öyle bekleyeyim diye düşündüm. Bu arada bulduğum evlerle ilgili Ozan'ı bilgilendirsem mi diye düşündüm birkaç kez ama her seferinde elim adının üstüne dokunmadan geri gitti. Nankörlük etmek, varlığını hiçe saymak istemiyordum ama kendi kararlarımı kendim verebileceğimi de ispatlamak istiyordum. Buna ihtiyacım vardı.

Tam hazırlanmak için çıkmak üzereydim ki telefonum çaldı. Ekranda yazan isim günde beş vakit arayan ve aradığını bulamayan Güliz Hanımdı.

"Efendim?"

"Yasemin, nasılsın kızım?" dedi hızlı hızlı.

"İyiyim, teşekkür ederim. Ya siz?"

"Sağ ol yavrum, bende iyiyim. Toprak'la birlikte seni görmeye gelmek istiyorduk, uygun musun?"

Uygun filan değildim. Benim bir hayatım ve yapmam gereken şeyler vardı. Kendime ev bulacak ve yeni bir hayat kuracaktım. Her ev bakmaya çıktığımda sinyal alıyormuş gibi arıyor olması da tesadüfün en manidar haliydi.

"Ev bakmaya çıkacaktım. Akşam gelseniz?"

"Aslında ben de seninle bu ev işini konuşmak istiyordum Yasemin. Biliyorum bizimle yaşamayı kabul etmiyorsun ama hiç değilse ev konusunda yardım etmeme izin ver."

"Anlamadım?" dedim sanki görecekmiş gibi tek kaşımı kaldırarak.

"Yaşadığımız sitede birkaç boş ev var ve ben eğer sen uygun görürsen onlardan birine yerleşmeni istiyorum."

Suzan Avcı olmama ramak kala kendimi frenledim. Ben onların bana sadaka gibi vereceği bir evde yaşamayacaktım. Hele de Alparslan Bey denen vicdan yoksunu adamın eviyse bu ev ölürdüm daha iyi...

"Babanızın büyük vicdan yükü ve sizin geç kalmış-" devamını getiremedim. Ben bu kadar kalpsiz biri değildim. O cümlenin sonunu getirirsem kahrolurdum. Bana yakışanı yaptım ve sustum.

YASEMİN (Tamamlandı) Where stories live. Discover now