EVCİLİK OYUNU

By pelinnurr

3.6M 66.3K 8.7K

Aslında ilk görüşte aşk, Bir türlü itiraf edilemeyen. Biri babası için, biri annesi için. Zorla, Ama aslında... More

Tanıtım
İlk Görüş.. (1. bölüm)
Gerçek evlilik olmayacak.. ( 2. bölüm )
Duygular karışıyor.. (3. bölüm )
Alışveriş.. ( 4. Bölüm )
Bekarlığa veda.. ( 5. bölüm )
Sen ve ben.. Biz ( 6.bölüm )
Ortalık karışıyor.. (7. bölüm)
Eski dostlar... (8.bölüm)
Tesadüf... (9. bölüm)
Eğlence zamanı.. (10. bölüm)
Kıskançlık, Kırgınlık, Umutsuzluk.. (11. bölüm)
Hazırlıklar... (12. bölüm)
Anlaşma... (13. bölüm)
Aşık mı oluyorum?! (14. bölüm)
Soru-Cevap (15. bölüm)
Bana Bir Koca Lazım.. (16. bölüm)
Geveze Nikah Memuru! (17. bölüm)
Evlilikte ilk gün.. (18. bölüm)
Davetsiz misafir (19. bölüm)
Ev ev değil yol geçen hanı! (20. bölüm)
Keçiler kovalasın seni emi! (21. bölüm)
Şans öpücüğü.. (22. bölüm)
Çok mu şey istiyorum? (23. bölüm)
Düşünceli kas yığınım.. (24. bölüm)
Dünyanın sekizinci harikası.. (25. bölüm)
Ben normal değilim (26. bölüm)
Ama ben yüzme bilmiyorum ki.. (27. bölüm)
Gözün çıksın Merve! (28. bölüm)
Senden nefret ediyorum.. (29. bölüm)
Başımın tatlı belası.. (30. bölüm)
Tehlike çanları çalıyor! (31. bölüm)
Huzurun kollarında.. (32. bölüm)
Fesat kas hayvanı! (33. bölüm)
Ah bir yalnız bırakmadınız! (34. bölüm)
Çünkü kerem hatırlamıyor! (35. bölüm)
Benim korumacı kocam:) (36. bölüm)
Öpsen de yeterdi... (37. bölüm)
Peki şimdi ne yapacağım? (38. bölüm)
Seni çok özledim.. (39. bölüm)
Öküz desem? (40. bölüm)
Daha da fazlası.. (41. bölüm)
Sizin Genlerinizde Var Bu! (42.bölüm)
Kimse Beni Senin Kadar Mutlu Etmiyor.. (43. bölüm)
Aşk paylaşılmaz.. (44. bölüm)
Aşkımız üstesinden gelebilecek mi? (45. bölüm)
Yanımda Kal... (46. bölüm)
Ona bir şey olmasın yoksa yaşayamam ben.. (47. bölüm)
Ya sen olsaydın? (48. bölüm)
İki özgür aşığız biz.. (49. bölüm)
İlahi Can! (50. bölüm)
Her Şey Bir Anlık... (51. bölüm)
Yeşilin En Güzel Tonu.. (52. bölüm)
Saçmalığın olayım saçmala beni kerem (53. bölüm)
Körle Yatan Şaşı Kalkar.. (54. bölüm)
Bana Söz Vermeni İstiyorum.. (55. bölüm)
Sonunda Herkes Mutlu! (56. bölüm)
Başımız sağolsun..
Hepimiz Burada Seni Bekliyoruz... (57. bölüm)
Seni Seviyorum Zeynep (58. bölüm-Sezon Finali ;) )
Sürpriz! :D
Fragmanımsı :)
Çünkü Sevdim.. (59. bölüm)
Çünkü ben aşık oldum.. (61. bölüm)
Bugün Çok Güzelsin Yine.. (62. bölüm)
Sürpriiiz! (63. bölüm)
Senin Kadar Değil... (64.bölüm)
Meğer Aşk Varmış ve Buradaymış... (65. bölüm)
Çoook ileriden bir kesit :) Babalar gününe özel..
Biri Teyzeyi Sustursun Allah Aşkına! (66. bölüm)
Sensiz olmaz (67. bölüm)
Bende Seni... (68. bölüm)
Hiçbir Hayal Senin Kadar Güzel Değil... (69. bölüm)
Çoook ileriden bir kesit 2 :) Demir'in sünneti
Çocuğumuz da Var Mıydı? (70. bölüm)
Acilen yalnız kalmamız gereken bir konu var! (71. bölüm)
Kerem Sayer ve Sürprizleri... (72. bölüm)
Unutmamışsın! (73. bölüm)
Yani şimdi bu kıskanç olmayan halin mi senin? (74. bölüm)
Benim sevgilim kıskanç değil, değil mi? (75. bölüm)
Hamile mi?! (76. bölüm)
Evlenmemiz gereken bir konu var. (77. bölüm)
Aşık olduğum adam! (78. bölüm)
İşte huzur bu! (79. bölüm)
Bence artık evlenelim. (80. bölüm)
3. Dünya Savaşı... (81. bölüm)
Çok Arkadaşlı Sevgili (82. bölüm)
Eğer ben de Zeynep Yılmaz'sam! (83. bölüm)
Bir bakınız^^
Sen şiir olduktan sonra.. (84. Bölüm)
Zeynep etkisi... (85. bölüm)
Hızlıca söyle ve kurtul! (86. bölüm)
Happy new years!! :)
Dua edelim de Kerem bunu fark etmesin! (87. bölüm)
Final (88. bölüm)

İmkansız gibi duruyor.. (60. bölüm)

29.8K 675 131
By pelinnurr

Sürpriiiz! Beni dünkü vote ve yorumlarla o kadar çok mutlu ettiniz kiii! Bende hemen yeni bölüm palşamak istedim. Hepinize çok çook teşekkür ederim iyi ki varsınız! HE bu ardaa unutmadan ben hikayeyi microsoft wordde yazdığım için sanarım paragraflar arasındaki boşluk fazla oluyordu bu yüzden burada da düzenlemeye çalıştım, haberiniz olsun hoşuna gitmeyen olursa söyleybilir :) Lafı fazla uzatmadan sizi yeni bölümle buluşuruyorum ve beğeneceğinizi umuyorum keyifli okumalar :))

Bu bölümü Gerçek Oyunlar'ın yazarı Seda'ya ithaf ediyorum :) Hiç reklama ihtiyacı yok ama eğer hala okumayan varsa hikayeyi kesinlikle okumalısınız derim! :)

****

Merakla onun ağzından dökülecek kelimeleri beklerken içimden bir ses de duygularınız çok da farklı değil diyor. O da bana benim ona baktığım gibi bakıyor, onunla konuştuğum gibi konuşuyor. Ve beni en çok şaşırtan ise elimi tutmayı bırakmıyor. Ben buna gayet alışık olup hiç yadırgamasam da onun içinde aynı şekilde olması hoşuma gidiyor. Beni tek düşündüren şey ise Selin oluyor. Bu adamın bir sevgilisi var ve bu benim sinirlerimi bozuyor!

 

Kerem benim gözlerimin içine uzun uzun baktıktan sonra konuşmaya başlıyor ve bende deli gibi merak ediyorum ne anlatacağını.

***

“Bak zeynep bana ne kadar inanırsın bilmiyorum ama ben her şeyi hissettim. Yani demek istediğim senin her gün yanımda olup elimi tutuşuna kadar her şeyini. Sesini duydum, gülüşünü hayal ettim. Dokunuşunu hissettim, duygularını hayal ettim. Anlattıklarını duydum, yaşananları hayal ettim. Yani etmişim…

 Açıkçası ben gerçek dünyaya gözlerimi açana kadar bunların hiçbirinin hayal olduğunun farkında bile değildim. Bir an bile şüphe etmedim yaşadıklarımdan, hissettiklerimden. Hala inanamıyorum şuan ki durumuma. Gerçekten şaşılası bir durum ama bunların hepsi senin yanımda duruşun sayesinde. Yani senin az önce anlattıkların… Hiç bıkmadan yanıma gelip benimle saatlerce konuşman, bana müzik dinletmen. Bunların hepsi de bir etken zaten, şimdi algılayabiliyorum. Yani sen olmasaydın belki de hayata tutunamazdım Zeynep. Eğer şuan yaşıyorsam senin sayende…”

 Tam ağzımı açıp bir şey söyleyecekken bir elini kaldırıp susturuyor beni ve konuşmasına devam ediyor.

 “Neden uyanır uyanmaz senin adını söyledim sanıyorsun? Ya da seni sevdiğimi… Öyle işlemişsin ki içime beni hayalinle bile aşık ettin kendine. Seni sadece iki kere görmüş olabilirim ama üç aydır hayalimde karımsın sen benim. Sırf hayalinle bile seni bu kadar sevmişken böyle canlı kanlı yanımdayken kim bilir nasıl severim seni..”

 “Kerem, dur lütfen bir saniye. Bunlar yanlış. Yani sen şuan belli ki gördüğün rüyanın etkisindesin. Ve ben eminim birkaç gün sonra bu etki geçecek. Bu yüzden birbirimize umut verip kırmayalım. Ayrıca senin bir sevgilin var hatırlarsan” diyorum net bir şekilde.

Gerçekten ne sanıyorum ki? Evet, belki de duymayı deli gibi istediğim, harika şeyler dökülüyor ağzından ama ne kadar geçerli bunlar? Ya birkaç gün sonra az öncede dediğim gibi etkisinden çıkıp beni hiç umursamazsa. Şuan hissettiği minnet duygusundan başka bir şey değil. Zaten kendisi de söylemedi mi senin sayende hayattayım diye…

“Zeynep bir kere bile yanıma gelmemiş bir sevgiliden bahsediyoruz. Zaten çok düzgün bir ilişkimiz de yoktu” diyerek düşüncelerimi bölüyor.

“Yanılıyorsun, ilk zamanlar seni dışarıda bekledi. Hatta içeriye girmek istedi ama doktor izin vermedi”

“Peki ya sonra neredeydi zeynep? Bana yalan söyleme çünkü seni bunu iyi anlayacak kadar tanıyorum! Ayrıca Selin’i de tanıyorum.”

“Kerem biraz dinlensen gerçekten iyi olacak. Bunları konuşmak için hiç doğru bir yer değil bence” diyorum konuyu kapatmak istediğimi belli edercesine.

“Seni de anlıyorum zeynep. Özür dilerim. Sonuçta sen beni hiç tanımıyorsun ve ben senin bir zamanlar evlenmek zorunda kaldığın adamım. Ama endişelenme bundan sonra senin böyle bir mecburiyetin olmayacak. Zaten ne babamın ne de annenin bu durumu uzatacağını sanmıyorum” diyor beni sakinleştirmek ister gibi.

“Bende öyle olacağını sanmıyorum” diyorum onu onaylayarak. Yani herhalde bu saatten sonra çıkıp da hala evleneceksiniz diye diretmezler. Adam burada ölümden döndü neredeyse.

“Yine de arkadaş kalabiliriz ha ne dersin?” derken göz kırpıyor bana. Sana hayır demek mümkün mü?

“Tabii ki” diyorum gülümsememle karşılık verirken.

Ve daha sonra gelen bir sessizlik. Kerem yine bana bakarken bende bulunduğumuz odayı inceliyorum. Söylediklerinin hiç birine anlam yüklememeliyim. Bir şekilde durdurmalıyım kendi içimdeki hislerimi de. Yoksa daha sonradan daha çok üzüleceğim biliyorum bunu. Kim sadece rüyasında gördüğü birine aşık olabilir ki? Bu imkansız bir şey… Allah’ım sen yardım et bana! Ben neden öylece yatıp uzanan bir adama aşık oldum peki? Neden şöyle sıradan birine değil de sen kerem?!  

Odadaki sessizliği telefonum bozunca ikimizde önce birbirimize bakıyoruz sonraysa ben ayaklanıp telefona bakıyorum. Kerem’i fazla rahatsız etmemek adına dışarı çıkıp açıyorum telefonu.

“Alo?”

“Kuzuuum, Kerem uyanmış ha? Şimdi Yağmur geldi de o söyledi. Nasıl durumu iyi mi annem?” diye ardı ardına sıralıyor annem cümlelerini. Eh bir nefes alaydın!

“Gayet iyi annecim işte ben bu gece buradayım sorun olmaz değil mi?”

“Yok kuzum olmaz ama bir şey lazım falan olursa ara bizi olur mu?”

“Ararım annem merak etme sen hadi görüşürüz” diyerek vedalaştıktan sonra tekrar Kerem’in yanına giriyorum.

Kerem sanki biraz bozulmuş gibi konuşmaya başlıyor.

“Aııığm senin işin falan yoktu değil mi? Yani burada kal diye biraz baskı yapmış gibi olabilirim ama istersen gidebilirsin” diyor gitmemi istemediği çok açık olan bir ses tonuyla. Peki, ben gitmek istiyor muyum? Kesinlikle hayır.

“Yok, hayır öyle düşünme” diyorum onu rahatlatmaya çalışarak. “Ben zaten burada seninle kalmaya alışkınım” diye de ekliyorum aynı onun gibi göz kırparak.

“Sana bolca teşekkür borcum var desene” diyor alaylı bir ses tonuyla.

 Konuşmak için çabalıyoruz resmen şuan. Oysaki ben yalnız olduğumuzda kendi kendime saatlerce konuşuyordum seninle…

“Öyle düşünme bak cidden. Bu benim tercihimde olan bir şeydi” diyorum. Evet, bana kalmıştı ne diye bu işe kalkıştıysam? Yine aptal bir aşık olarak zararda olan benim.

“Neden Zeynep? Neden hayatında iki kez gördüğün bir adam için yaptın bunu? Hem de evlendirilmek zorunda olduğun biriydim ben. Bir başkası olsa belki de bu duruma sevinebilirdi bile” diyor.

Kerem arka arkaya cümlelerini sıralarken bense yine o gözlerinde kaybolmak istiyorum. O gözlerini görmediğim her gün ne kadar da anlamsızmış meğer. Neden her şey onun uyanmasıyla böyle tamamlanmışken ben aradan çekilmek zorunda kalıyorum ki? Şanssızlık mı bu yoksa aptallık mı? Pişman olur muyum daha sonra böyle davrandığım için? Umarım olmam…

“Nedenini sorma Kerem gerçekten bende bilmiyorum, o an böyle yapmam gerektiğini hissetmiştim sadece” diye açıklıyorum.

Baban konuşmak istemedi demiyorum tabii ki de. Hayatta tek kalan ailesi olan babasıyla arasının bozulmasını hiç istemem…

“Sadece seni anlamaya çalışıyorum” diyor gözlerimin ta içine bakarak.

Anlama beni kerem. Beni anlamaya başlarsan sana aşık olduğumu da anlarsın ve o zaman her şey iyice sarpa sarar ve işin içinden çıkamayız. İnsanın duygularını saklaması ne kadar da zormuş. O böyle karşımda benden ufacık bir ışık beklerken ben nasıl gizlerim duygularımı. Zaten uyandığından beri sürekli onu incelemiyor muyum? O merak ettiğim tüm yüz ifadeleri, gülümsemesi, şaşırması… Şimdiye kadar gördüklerimin hepsini hafızama kazımadım mı zaten? O da anlıyordur bunu. Hatta o Selin bile.

“Peki, neler konuşuyordun benimle?” diye soruyor bu sefer yüzünde meraklı bir ifade var. Gülümseyerek cevap veriyorum ona.

“Her şeyi… İlk başta çok zorlanmıştım tabi ama sonra yavaş yavaş açıldım. Hatta ilk gün sadece beş dakikacık kalabildim yanında” diyorum gülerek anlatırken ve onunda meraklı ifadesi neşeli bir hal alıyor.

“Nasıl açıldın? Yani düşündüm de kendi kendine konuşmak zor olsa gerek”

“İnan bana şuan seninle böyle konuşmak daha zor geliyor” diyorum gülmeye devam ederken. “Monolog konuşmaya baya kaptırmışım kendimi”

“Ahaha eh iyi bir dinleyiciyimdir” diyor alayla.

“Kesinlikle öylesin!” diyorum bende onun gibi.

“Bilincim yerindeyken de öyleyimdir..”  dedikten sonra duraklıyor ve benden cevap gelmeyince ilk sorusuna geri dönüyor. “Her şeyden kastın ne? Nelerden bahsediyordun?”

“İlk başlarda anlatacak bir şey bulamadığım için hep kendimden bahsettim. Yani nasıl biri olduğumdan, neleri sevdiğimden, dinlediğim müzikten izlediğim filme kadar her şeyi anlattım” diye açıklarken bir yandan da utanıyorum aslında. Çünkü ben bunları anlatırken o duysa bile algılayamıyordu bu kadar net bir şekilde…

“Bir kere çok inatçısın, bir şeyi istedin mi onu yaparsın. Utandığında kızarıyorsun ki bundan bahsetmiştim. En sevdiğin yemek mantı, en sevdiğin renk de yeşil. Ayrıca ‘Evim Sensin’ filmine ayrı bir sempatin var sonunun kötü bitmesine rağmen.”

Yok artık! Şaka yapıyor değil mi? Kesinlikle öyle yapıyor olmalı. Bunların hepsini nereden bilecek yoksa? Benim bütün anlattıklarımı gerçekten duymuş ve algılamış olabilir mi? Bu, bu kadar olası bir durum muydu?

“S-sen nasıl bildin? Yani nereden--” derken kerem kesiyor lafımı gülerek.

“Demek ki hepsi doğru. Yani hayal gücüm çok da abartmamış bir nevi gerçekleri görmüşüm” diyor iyice sırıtması genişlerken.

“Gerçekleri görmüşüm derken ne demek istiyorsun?” diyorum hala az önceki sözlerinin etkisindeyim.

“Sen beni az önce dinlemedin mi güzelim? Ben üç ay boyunca hep seninle birlikte vakit geçirdim” diyor ciddi bir şekilde.

“O zaman bütün söylediklerimi biliyorsun?” diyorum şaşkınlıktan gözlerim kocaman açılıyor.

“Yani sanırım öyle”

“O zaman bana bir bowling borcun olduğunu da biliyorsunuzdur kerem bey” diyorum biraz şaşkın havayı dağıtmak için ama çabam boşa oluyor.

“Bowling mi? Haa sen onu diyorsun. Valla canım biz bir ara seninle bowlinge gitmiştik diye hatırlıyorum ben. Gerçi sen pek oynamasını bilmiyordun ama benim verdiğim şans öpücüğüyle kazanmıştın” diyor göz kırparken.

“Ş-şaka? Şaka yapıyorsun değil mi?” diyorum aynı inanamayan ifadem değişmeden.

“Yoo gayet ciddiyim” diyor omuz silkerek.

“Sana anlattığım her şeyi duydun mu yani?”

“Kısmen” diyor başını sallayarak.

“Neler hatırlıyorsun peki? Ya da sen bana şu gördüklerinden bahsetsene biraz” diyorum hızlıca. O kadar merak ediyorum ki şuan. Gerçekten benim tüm anlattıklarımı hayal etmiş olamaz değil mi?

“Hmm nereden başlasam ki… Valla aslında biliyor musun yeni yeni anlıyorum her şeyin rüya olduğunu. Seninle, yani gerçek seninle konuştukça onlar da siliniyor gibi.”

“Aklında kalanlardan başlayabilirsin. Ya da sondan başa gidebilirsin” diyorum önerilerimi sunarak. Bir şeyler daha duymaya ihtiyacım var. Beklide anlatmadığım bir şeyler!

“Valla en son sen evde benim omzuma yaslanmış penguenli bir filmden bahsediyordun ne kadar saçma diye” diyor bir yandan da taklidimi yaparak.

“Benim anlattıklarımı böyle hayal etmen ilginç” diyorum hoşuma gittiğini belli etmemeye çalışırken. 

“Anlamadım?” diye soruyor kaşlarını çatıp.

“Yani ben sana izlediğim saçma bir filmden bahsediyorum ve sen bunu ikimizin izlediğini hatta benim senin omzuna yattığımı hayal ediyorsun” diyerek açıklamamla yüzüne anlamadığım bir gülümseme yerleşiyor.

“Ha onu diyorsun.. Eh canım karımsın yani o anda öylesi normal oluyor” derken eminim benim yüzüm çenemden başlayıp alnıma kadar hızla kızarıyor.

“Neyse tamam ya devam et sen” diyorum konuyu geçiştirmeye çalışarak.

“Sen annenle kavgalıydın… Onlara gitmiştik bir gece önce. Annen hastaneden çıkmıştı ve sen baya endişeleniyordun-”

“İnanamıyorum..” diyerek tepkimi koyuyorum ortaya. Gerçekten anlattıklarımın hepsini duymuş…

“Annen gerçekten hasta mı?” diye soruyor endişeli bir halde.

“Evet, ama çıktı şuan hastaneden, doktorlar her ne kadar korkmayın deseler de ben çok korkuyorum” diyorum.

“Sakın bana Can’ın doğum gününde yangın çıktığını söyleme!” diyor kerem şaşkın bir halde.

“Üzgünüm ama öyle oldu” diyorum ben artık bu duruma alıştım şaşırmıyorum. Ama şimdiye kadar işi dalgaya alan kereme baya şaşkın duruyor.

“B-bu nasıl olur? Yani gelip bana anlattığın her şeyi bu derece kafamda kurgulayabilmiş olmak… İmkansız gibi duruyor.”

“Evet, çok ilginç” diyerek onaylıyorum onu.

“O zaman Can ve Yağmur evleniyor de de tam olsun!” derken gülümsüyor ortamdaki tuhaf havayı dağıtmak için.

“Vallaha öyle!” diyorum bende gülümseyerek.

“Hayır, ciddi olamazsın! Bizim Can evleniyor demek ha?!” derken hayretler içinde kalıyor. “Nedense rüyamda pek bir tuhaf gelmemişti ama şuan gerçek diye herhalde çok şaşkınım”

“Hala anlam veremiyorum nasıl bir hayal dünyan var senin” diyorum konuyu tekrar ona getirerek.

“Bence gayet yaratıcıyım hadi kabul et” diyor yine başka bir harika gülümsemeyle bana bakarken.

“Yaratıcı mı? Tanımadığın biriyle evlenip aynı evin içinde birbirinize aşık oluyorsunuz. Söylesene kaç filmi çekildi bu konu hakkında ya da kaç tane kitap yazıldı?” diyorum bilmiş tavrımla.

Haksız mıyım ama? Keremin içine de böyle klişe adamlardan mı kaçtı yoksa? Ay bununla yarın öbür gün yerlere gül yaprakları döküp mum ışıklarında yemek de yeriz! He zeynep he yersiniz. Anca sevgilisiyle yer adam seni ne yapsın? Anca hayal rüya işte! Neyse ki kerem konuşmaya başlıyor da benim bu muhteşem(!) düşüncelerimden kurtarıyor.

“Birincisi eğer ben bu kazayı yapmasaydım şuan gerçekten bu klişenin içinde olabilirdik ikimizde. Ayrıca da klişe olan bir şey bana göre kötü değildir ne olursa olsun her zaman tercih edilen ve en sevilenidir”

Hıh çok bilmiş şey! Tam ağzımı açıp bu derin konuda belki de upuzun bir konuşma yapacakken Kerem’in şansı yaver gidiyor ve odanın kapısı açılıyor. Benim şansımınsa pek yaver gittiği söylenemez!

“Aşkıııım!” diyerek ağzını yaya yaya Selin giriyor içeriye.

Ne işi varsa akşam akşam kızım gitsene sen evine. Haftalardır uğrayıp geldiğin yok hop kerem uyanıyor bu şıllık damlıyor buraya!

Bana yine o alışık olduğum ters bakışlarından fırlatırken bende keremle gayet hoş giden sohbetimizi böldüğü için ilk defa o bakışlarına karşılık veriyorum! Bir de üstelik keremin boynuna sarılmış yanaklarına öpücük konduruyor!

“Nasılsın hayatım? Çok merak ettim seni dayanamadım geldim” diyor yapmacık ses tonuyla. Yani cidden zorlamaya gerek yok. Kerem neden bu kızla birlikte anlamış değilim.

“Gayet iyiyim gördüğün gibi” diyor kerem de onun tersine soğuklukla.

Selin benim karşı tarafımda keremin yatağının ucuna oturduğu yerden başını bana çevirip yine bir bakış fırlattıktan sonra kereme dönüp konuşmaya devam ediyor.

“Yalnız kalıp dinlenseydin keşke, yorulmuyorsun değil mi?” diyor imalı bir halde. Vallaha yolarım!

“Keyfim gayet yerinde” diyor keremse aynı soğuk ifadeyle.

İnsan sevgilisiyle böyle mi konuşur canım? Rüyanın etkisinde baya kalmış herhalde. Bunun hoşuma gitmesi normal bir şey mi acaba?

“O kadar çok endişelendim ki senin için. Her gün seni görmeye geldim ama doktorun göstermedi” diyor ağzını burnunu yayarak.

Yalancıya da bakın siz! Ayy kerem acaba onun gelmediğini söylediğimi de duymuş mudur? Ne olur duymuş olsun! Ben yakında bunlar ayrılsın diye de dua ederim kesin şu halime bak!

“Eminim öyledir” diyor kerem imalı ses tonuyla gözlerini devirirken. Hii kesin duymuş canım benim yaa!

“Ne demek istiyorsun kerem?” diyor Selin de ona karşılık olarak alınmış bir halde.

Canım demek istiyor ki sen git Zeynep gelsin. Seni istemiyorum düş artık yakamdan demek istiyor. Ben bir kereme bir seline bakmaktan kendimi odada bir fazlalık gibi hissettiğimden ve git gide saçmalaşan düşüncelerimden dolayı dışarıya çıkma kararı alıyorum.

“Aıı şey ben bir kahve alacağım kendime” diyerek her ne kadar sohbetlerini bölsem de hemen ardından adımlarımı dışarıya yöneltiyorum.

Beni durdurup yüzümün gülümsemesine neden olan sesle yerimde kalıyorum sonra.

“Zeynep, çok gecikmeden gel…”

Continue Reading

You'll Also Like

524K 60.1K 40
çapkın bir omega olan kim taehyung, kızgınlıklarını geçirmek için gözüne alfa jeon jungkook'u kestirir
280K 26.5K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
45.4K 2K 13
Yabani dizisinden tanıdığımız Asi ve Alaz'ın muhtemelen hiç yazılmayacak anlarına dair tek veya birkaç bölümden oluşacak hikayelerdir.
21.3K 1.3K 34
Komşunuz Barış Alper Yılmaz olursa ne mi olur?