Bende Seni... (68. bölüm)

27.5K 727 107
                                    

İyi geceleer canlarıım! :) Bütün akşamımı ayırıp bu bölümü yazmak için uğraştım sizi daha fazla bekletmemek adına, umarım beğenirsiniiz :) Sabrınız ve anlayışınız için çok çook teşekkür ederim! Yorumlara tek tek dönceğim müsait olduğumda, hepinizi kocaman öpüyoruum :) Ve sizi zeyker dolu bölümle başbaşa bırakıyoruum :) Multimedya-ZeyKer

Bu bölüm Bahar'a gidiyor, umarım beğenirsin tatlımm:) Keyifli okumalar...

******

                                                                               68. BÖLÜM

Günler geçip giderken ve biz kendimizi ilerleyen zamana bırakmışken hiçbir zaman başımıza kötü bir şey geleceğini düşünmeyiz. Her an çok sevdiğimiz birisini kaybetme korkusuyla yaşamayız. Her ne kadar ara ara bir gün öleceğiz diye de düşünsek hemen aynı anda Allah korusun diyerek devam ederiz gülüp eğlenmeye. Ama hiç beklemediğimiz bir anda da çalar kapımızı ölüm ve biz neye uğradığımızı şaşırırız.

Ahmet bey öleli tam üç gün oldu ve Kerem tam üç gündür ruh gibi dolaşıyor etrafta. Taziye için gelenleri siyah gözlüklerinin ardında saklanarak karşılıyor, tek bir duygu kırıntısını bile yansıtmıyor yüzüne. Benimle bile çok az konuşuyor, gerekmedikçe de insan içine çıkmıyor. Onun bu hali beni o kadar perişan ediyor ki yüzünde oluşabilecek tek bir gülümseme için her şeyi yapıyorum ama nafile. Çok fazla üzerine de gitmek istemiyorum sonuçta o da doğal bir biçimde acısını yaşamak istiyor ama bunu yaparken yalnız olmasın, ona destek olayım istiyorum.

Mutfakta hazırladığım tepsiyi elime alarak Kerem’in odasına doğru ilerliyorum. Şu üç gündür doğru düzgün yemek de yemiyor Kerem. Ama bugün kararlıyım ve benim adım Zeynep ise bu kahvaltı yapılacak! Yavaşça odasına inen merdivenlerin sonuna geldiğimde yatağının hemen yanına ilişip sesleniyorum ona uyanması için.

“Kereem hadi uyan artık”

“Hıımmm”

“Hadi bak sabah oldu” diyorum bir kez daha uyanması için dürterek, o ise uyku sersemi gözlerini açarken;

“Tamam, uyandım” diye mırıldanıyor.

Doğru düzgün yüzüme bile bakmadan banyoya doğru ilerlerken kendimi burada fazlalıkmışım gibi hissetmemi sağlasa da umursamamaya çalışıyorum. Birkaç dakika sonra odaya daha uyanık bir biçimde gelirken özür diler gibi;

“Günaydın” demesiyle hemen bütün o hisler kayboluyor tabi.

“Günaydın” diyorum bende hiç vakit kaybetmeden. “Hadi yine iyisin bugün kahvaltıyı birlikte yapacağız” diyorum neşeli görünmeye çalışıp aynı anda bunun dozunu fazla kaçırmamaya dikkat ederek. Bunu yapmak cidden zor!

“Aıığm Zeynep, gerçekten canım hiç istemiyor” diyor Kerem yüzünü buruşturup odasındaki koltuğun kenarına yaslanırken.

“Bana eşlik et o zaman?” diye soruyorum etkileyici olduğunu düşündüğüm bakışlarımı ona yöneltip tam önünde durduğumda itiraz edememesi için tekrar konuşuyorum.

“Bak valla o kadar yol geldim bir de uğraşıp bunları hazırladım çok acıktım” dememle birlikte çok az da olsa tebessüm ediyor ve ben bunu evet olarak algılayıp kollarımı boynuna doladığımda o da hemen belime sarılıyor destek almaya ihtiyacı varmış gibi.

EVCİLİK OYUNUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin