Çünkü kerem hatırlamıyor! (35. bölüm)

46.3K 768 78
                                    

selamm canım okuyucularıımmm :)) aslında cumaya anca yetiştiririm diye düşündüğüm bu bölümü aşırı yeni bölüm isteyenleri kıramadığım için biran önce tamamlamaya çalışıp bulduğum her fırsatta yazdımm. hatalarım olduysa affedin biraz aceleye geldi çünküü :( Umarım beğeneceğiniz bir bölüm olur şimdiden yorum yapan ve beğenen herkese çok çok teşekkür ediyorum gerçekten yazma şevkimi arttırıyorsunuz.

bu arada her gün yeni bölüm yazabilmeyi o kadar özlüyorum ki ama malesef vaktim olmuyor yoksa yeni bölümler için araya zaman girmesi hiç içime sinmiyor kusuma bakmayın lütfen beklettiğim için... :(

****

“Zeynep!”

 

Adımın söylenmesi üzerine zor da olsa kafamı keremden çekip diğer tarafa bakmaya çalışıyorum. Yani kim bu münasebetsiz?! Gecenin bu saatinde ne işi var! Ayrıca eve nasıl girdin? Hiiii hırsız tabii ya hırsız! Adımı nerden biliyor bu hırsız!

 

“Yuh yani yatak odanız yok mu sizin?” diyen tanıdık sese odaklanmaya çalışıyorum tekrar. Duyduğum cümle karşısında kıpkırmızı kesilerek keremi üzerimden itip doğrulmaya çalışırken karşımdaki melis gülmeye başlıyor! Ne melis mi! Ne işi var ya bunun burada?! Kereme dönüp baktığımda o da kafasındaki aynı sorularla boğuşuyor ya da az önceki yaşadıklarımızın etkisinden de çıkamıyor olabilir yani sonuçta ilk kez bu kadar yakınlaştık! Neyse Zeynep asıl konuya dön! Odaklan! Heh nerede kalmıştık? Melis!

 

“Ne işin var burada senin?” diye zorlukla sorduğum soruyla ellerimi belime koymayı da ihmal etmiyorum! “Hem nasıl içeriye girdin?!”

 

“İşte bununlaaa..” diyor elindeki anahtarı sallarken. Kerem bir melise bir bana bakarken elini sağa sola sallayıp;

 

“Ben yatıyorum size iyi sohbetler” diyip yukarıya doğru çıkmaya başlıyor. İyice uykucu çıktı bu da iyi mi! Keremin yukarıya çıkmasıyla birlikte melisi kolundan tuttuğum gibi koltuğa doğru sürüklüyorum ve oturtuyorum.

 

“Ya melis bu saatte ne işin var bana bunu açıklayabilir misin?!” diye soruyorum tekrar sakin görünmeye çalışarak.

 

“Sen onu bırak da sizin az önceki halinizde neydi öyle!” diyor meraklı gözleriyle bana bakarken.

 

“Düştük” diyorum gözlerimi devirerek.

 

“Valla bana pek öyleymiş gibi gelmedi” derken imalı bakışlarıyla sırıtıyor.

 

“Ya melis sanane bizim ne yaptığımızdan! Sen gecenin bir yarısı burada ne yaptığını söyleyecek misin artık!” diye cırlıyorum resmen.

 

“Aman be tamam sende hiçbir şey anlatma zaten!” diye söylendikten sonra koltuğa arkasını yaslayıp tekrar konuşmaya başlıyor. “Bizi evden kovalar gibi gönderdiğin için telefonumu burada unutmuşum!” diyor bu sefer beni azarlayan taraf olarak. Hah sizde git diyince gitseydiniz kovalamazdım canım!

EVCİLİK OYUNUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin