EVCİLİK OYUNU

By pelinnurr

3.6M 66.3K 8.7K

Aslında ilk görüşte aşk, Bir türlü itiraf edilemeyen. Biri babası için, biri annesi için. Zorla, Ama aslında... More

Tanıtım
İlk Görüş.. (1. bölüm)
Gerçek evlilik olmayacak.. ( 2. bölüm )
Duygular karışıyor.. (3. bölüm )
Alışveriş.. ( 4. Bölüm )
Bekarlığa veda.. ( 5. bölüm )
Sen ve ben.. Biz ( 6.bölüm )
Ortalık karışıyor.. (7. bölüm)
Eski dostlar... (8.bölüm)
Tesadüf... (9. bölüm)
Eğlence zamanı.. (10. bölüm)
Kıskançlık, Kırgınlık, Umutsuzluk.. (11. bölüm)
Hazırlıklar... (12. bölüm)
Anlaşma... (13. bölüm)
Aşık mı oluyorum?! (14. bölüm)
Soru-Cevap (15. bölüm)
Bana Bir Koca Lazım.. (16. bölüm)
Geveze Nikah Memuru! (17. bölüm)
Evlilikte ilk gün.. (18. bölüm)
Davetsiz misafir (19. bölüm)
Ev ev değil yol geçen hanı! (20. bölüm)
Keçiler kovalasın seni emi! (21. bölüm)
Şans öpücüğü.. (22. bölüm)
Çok mu şey istiyorum? (23. bölüm)
Düşünceli kas yığınım.. (24. bölüm)
Dünyanın sekizinci harikası.. (25. bölüm)
Ben normal değilim (26. bölüm)
Ama ben yüzme bilmiyorum ki.. (27. bölüm)
Gözün çıksın Merve! (28. bölüm)
Senden nefret ediyorum.. (29. bölüm)
Başımın tatlı belası.. (30. bölüm)
Tehlike çanları çalıyor! (31. bölüm)
Huzurun kollarında.. (32. bölüm)
Fesat kas hayvanı! (33. bölüm)
Ah bir yalnız bırakmadınız! (34. bölüm)
Benim korumacı kocam:) (36. bölüm)
Öpsen de yeterdi... (37. bölüm)
Peki şimdi ne yapacağım? (38. bölüm)
Seni çok özledim.. (39. bölüm)
Öküz desem? (40. bölüm)
Daha da fazlası.. (41. bölüm)
Sizin Genlerinizde Var Bu! (42.bölüm)
Kimse Beni Senin Kadar Mutlu Etmiyor.. (43. bölüm)
Aşk paylaşılmaz.. (44. bölüm)
Aşkımız üstesinden gelebilecek mi? (45. bölüm)
Yanımda Kal... (46. bölüm)
Ona bir şey olmasın yoksa yaşayamam ben.. (47. bölüm)
Ya sen olsaydın? (48. bölüm)
İki özgür aşığız biz.. (49. bölüm)
İlahi Can! (50. bölüm)
Her Şey Bir Anlık... (51. bölüm)
Yeşilin En Güzel Tonu.. (52. bölüm)
Saçmalığın olayım saçmala beni kerem (53. bölüm)
Körle Yatan Şaşı Kalkar.. (54. bölüm)
Bana Söz Vermeni İstiyorum.. (55. bölüm)
Sonunda Herkes Mutlu! (56. bölüm)
Başımız sağolsun..
Hepimiz Burada Seni Bekliyoruz... (57. bölüm)
Seni Seviyorum Zeynep (58. bölüm-Sezon Finali ;) )
Sürpriz! :D
Fragmanımsı :)
Çünkü Sevdim.. (59. bölüm)
İmkansız gibi duruyor.. (60. bölüm)
Çünkü ben aşık oldum.. (61. bölüm)
Bugün Çok Güzelsin Yine.. (62. bölüm)
Sürpriiiz! (63. bölüm)
Senin Kadar Değil... (64.bölüm)
Meğer Aşk Varmış ve Buradaymış... (65. bölüm)
Çoook ileriden bir kesit :) Babalar gününe özel..
Biri Teyzeyi Sustursun Allah Aşkına! (66. bölüm)
Sensiz olmaz (67. bölüm)
Bende Seni... (68. bölüm)
Hiçbir Hayal Senin Kadar Güzel Değil... (69. bölüm)
Çoook ileriden bir kesit 2 :) Demir'in sünneti
Çocuğumuz da Var Mıydı? (70. bölüm)
Acilen yalnız kalmamız gereken bir konu var! (71. bölüm)
Kerem Sayer ve Sürprizleri... (72. bölüm)
Unutmamışsın! (73. bölüm)
Yani şimdi bu kıskanç olmayan halin mi senin? (74. bölüm)
Benim sevgilim kıskanç değil, değil mi? (75. bölüm)
Hamile mi?! (76. bölüm)
Evlenmemiz gereken bir konu var. (77. bölüm)
Aşık olduğum adam! (78. bölüm)
İşte huzur bu! (79. bölüm)
Bence artık evlenelim. (80. bölüm)
3. Dünya Savaşı... (81. bölüm)
Çok Arkadaşlı Sevgili (82. bölüm)
Eğer ben de Zeynep Yılmaz'sam! (83. bölüm)
Bir bakınız^^
Sen şiir olduktan sonra.. (84. Bölüm)
Zeynep etkisi... (85. bölüm)
Hızlıca söyle ve kurtul! (86. bölüm)
Happy new years!! :)
Dua edelim de Kerem bunu fark etmesin! (87. bölüm)
Final (88. bölüm)

Çünkü kerem hatırlamıyor! (35. bölüm)

46.3K 768 78
By pelinnurr

selamm canım okuyucularıımmm :)) aslında cumaya anca yetiştiririm diye düşündüğüm bu bölümü aşırı yeni bölüm isteyenleri kıramadığım için biran önce tamamlamaya çalışıp bulduğum her fırsatta yazdımm. hatalarım olduysa affedin biraz aceleye geldi çünküü :( Umarım beğeneceğiniz bir bölüm olur şimdiden yorum yapan ve beğenen herkese çok çok teşekkür ediyorum gerçekten yazma şevkimi arttırıyorsunuz.

bu arada her gün yeni bölüm yazabilmeyi o kadar özlüyorum ki ama malesef vaktim olmuyor yoksa yeni bölümler için araya zaman girmesi hiç içime sinmiyor kusuma bakmayın lütfen beklettiğim için... :(

****

“Zeynep!”

 

Adımın söylenmesi üzerine zor da olsa kafamı keremden çekip diğer tarafa bakmaya çalışıyorum. Yani kim bu münasebetsiz?! Gecenin bu saatinde ne işi var! Ayrıca eve nasıl girdin? Hiiii hırsız tabii ya hırsız! Adımı nerden biliyor bu hırsız!

 

“Yuh yani yatak odanız yok mu sizin?” diyen tanıdık sese odaklanmaya çalışıyorum tekrar. Duyduğum cümle karşısında kıpkırmızı kesilerek keremi üzerimden itip doğrulmaya çalışırken karşımdaki melis gülmeye başlıyor! Ne melis mi! Ne işi var ya bunun burada?! Kereme dönüp baktığımda o da kafasındaki aynı sorularla boğuşuyor ya da az önceki yaşadıklarımızın etkisinden de çıkamıyor olabilir yani sonuçta ilk kez bu kadar yakınlaştık! Neyse Zeynep asıl konuya dön! Odaklan! Heh nerede kalmıştık? Melis!

 

“Ne işin var burada senin?” diye zorlukla sorduğum soruyla ellerimi belime koymayı da ihmal etmiyorum! “Hem nasıl içeriye girdin?!”

 

“İşte bununlaaa..” diyor elindeki anahtarı sallarken. Kerem bir melise bir bana bakarken elini sağa sola sallayıp;

 

“Ben yatıyorum size iyi sohbetler” diyip yukarıya doğru çıkmaya başlıyor. İyice uykucu çıktı bu da iyi mi! Keremin yukarıya çıkmasıyla birlikte melisi kolundan tuttuğum gibi koltuğa doğru sürüklüyorum ve oturtuyorum.

 

“Ya melis bu saatte ne işin var bana bunu açıklayabilir misin?!” diye soruyorum tekrar sakin görünmeye çalışarak.

 

“Sen onu bırak da sizin az önceki halinizde neydi öyle!” diyor meraklı gözleriyle bana bakarken.

 

“Düştük” diyorum gözlerimi devirerek.

 

“Valla bana pek öyleymiş gibi gelmedi” derken imalı bakışlarıyla sırıtıyor.

 

“Ya melis sanane bizim ne yaptığımızdan! Sen gecenin bir yarısı burada ne yaptığını söyleyecek misin artık!” diye cırlıyorum resmen.

 

“Aman be tamam sende hiçbir şey anlatma zaten!” diye söylendikten sonra koltuğa arkasını yaslayıp tekrar konuşmaya başlıyor. “Bizi evden kovalar gibi gönderdiğin için telefonumu burada unutmuşum!” diyor bu sefer beni azarlayan taraf olarak. Hah sizde git diyince gitseydiniz kovalamazdım canım!

 

“Hiçte ben sizi kovalamadım siz abartıyorsunuz” diye inkara geçtim tabii ki hemen!

 

“Hı hı canım anlat sen”

 

“Ne?”

 

“Anlat diyorum külahım dinliyor”

 

“Ya ne saçmalıyorsun gece gece melis ya!” diyorum koca bir iç çekerken. “Hem sen o anahtarı nereden buldun?” diye soruyorum aklıma gelen ilk soruyla.

 

“Paspasın altında..” derken omuzlarını silkiyor.

 

“Ne! Paspasın altında anahtar mı varmış?! Benim niye haberim yok!” diyorum kaşlarım çatılıyor.

 

“Ben ne bileyim Zeynep sizi rahatsız etmeyim dedim ama olmadı” derken tekrar imalı sırıtışlarından yapıyor.

 

“Ya melis keser misin artık şunu!” diyorum kolumla ona dirsek atarken. Yüzüm kaç kez kırmızıya döndü bugün? Bir gün hiç geçmeyip ortalarda domates gibi gezeceğim diye ödüm patlıyor!

 

“Tamam tamam hadi ben gidiyorum artık” diyip ayaklanıyor.

 

“Bir dakika ya bu saatte nasıl geri döneceksin?” diye soruyorum. Yani kız başına gecenin bir vakti sokaklarda!

 

“Bilmem bir taksiye atlar giderim” diyor kapıya doğru ilerlerken.

 

“Olmaz öyle şey canım bu gece burada yat artık” diyorum kolundan tutup geri çekiştirirken.

 

“Ya Zeynep ben rahatsız etmeyim daha çok” diye itiraz ediyor ama ettin zaten edeceğin kadar daha ne olabilir diye düşünmeden edemesem de dile dökmüyorum tabii ki!

 

“Olur mu canım öyle şey sen geç şöyle ben sana yastık çarşaf falan getireyim” diyorum elimle ona otur işareti yaparken; “Sakın bir yere kaybolma” diye emrediyorum.

Hızlıca merdivenden çıkıp odaya bir hışımla giriyorum. Kerem yatakta yüzüstü yatmış uyuyor. Onu uyandırmamak için yavaş adımlarla dolaba doğru ilerleyip çarşaf aldıktan sonra tekrar kapıya yöneliyorum ne kadar kalıp keremi izlemek istesem de! Aşağıya indiğimde melis az önceki oturduğu yerde söylediğim gibi beni bekliyor. İndiğimi duyduğunda ayağa kalkıp;

 

“Ya Zeynepçim gerçekten hiç gerek yoktu bak giderdim ben” diyor ama onu hiç duymamış gibi yapıyorum.

 

“Bak canım seni şimdi şu üzerinkileri çıkarıyorsun tamam mı? Al bunları giy olur sana. Hadi canım çık istersen banyonun yerini biliyorsun dimi? Bende sana buraya yatak açıyorum” diyorum. Ben konuşmayı kesince ama diyecek oluyor ki;

 

“Hadi canım hadi bak şuradan yukarıya çıkılıyor” diyorum ve postalıyorum onu yanımdan. Eh bir kere de söz dinlesinler canım! Git diyorum gitmiyor kal diyorum kalmıyor! Ne dengesiz arkadaşlarım var benim!

Ben yatağı hazırladığımda melis de aşağıya iniyor.

 

“Pijamalar yakışmış” diyorum gülümseyerek ona bakarken.

 

“Teşekkür ederim canım” diyor ve bana sarılıyor.

 

“Ne demek canım ya ne zaman istersen gelip kalabilirsin burada” diyorum eh her gün gelecek hali yok ya formaliteden işte! Ne fenayım ben de ne güzel yağ çekiyorum dimi!

“Hadi ama artık izin ver de yatayım ben de artık yoksa şurada uyuyup kalabilirim” diyorum ve melis yine sırıtarak;

 

“Tabi canım hadi git uyu sen şimdi” diyor.

 

“Ya melis patlatıcam şimdi kafana bir tane” diyorum onu tehdit ederek.

 

“Tamam tamam sustum” diyor hala gülerken. Ben kötü kötü bakmaya devam edince; “Hadi iyi geceler” diye ekliyor ve hazırladığım yatağa yatıyor. Bende odama koşar adımlarla gidiyorum resmen! Hızlıca odaya girdiğimde tekrar adımlarımı yavaşlatıp sessizce yatağa giriyorum. Usulca keremin yanına uzandığımda uzun uzun ona bakmaya başlıyorum. Uykusunda bir ara gülümsüyor ve bu beni de gülümsetiyor. Kim bilir ne görüyor rüyasında.. Hafızama kazımak istiyorum tüm yüz hatlarını. Uyurken, uyanıkken, gülerken, sinirliyken…

 

***

 

 

Keremin kurduğu saat çalmaya başlayınca gözlerini ilk açan ben oluyorum. Kerem hala mışıl mışıl yanımda uyuyor. Önce saatin zil sesini kapatıp tekrar kereme dönüyorum. Yavaşça eğilip yanağına bir öpücük kondururken ona sokuluyorum. Uyanmayınca bir kez daha öpüyorum ve;

 

“Kereemm…” diye fısıldıyorum.

 

“Hıı” diyor yerinde huysuzca kıpırdanırken.

 

“Uyanman lazım artık” diyorum bir öpücük daha kondururken yanağına. O ise gülerek gözlerini açıyor ve bana bakıyor.

 

“Gel buraya” diyip kollarının arasına çekiyor beni.

 

“Ya kereemm” diyorum hiç itiraz etmeyip kollarına yerleştikten sonra.

 

“Neee” diyor en sevdiğim çarpık gülümsemesiyle.

 

“Ben sana kalk diyorum sen ne yapıyorsun” diye konuşmaya başladığımda öpücüğe boğma sırası ona geçiyor. O yanaklarımdan başlayıp boynuma doğru dudaklarını bastırırken bir eliyle beni kendine daha çok çektiğinde birden bir korku düşüyor içime. Kerem belki de ilk kez beni bu şekilde öpüyor.. ımmm nasıl desem arzulu..

 

“Kereemm” diyorum hafifçe geri çekilirken.

 

“Hıı” diye homurdanıyor hala öpmeye çalışarak.

 

“Hadi kalk diyorum sana sen ne yapıyorsun” derken biraz zorda olsa sıyrılıyorum kollarından ve hızlıca kalkıyorum beni yakalamadan.

 

“Of yaa” diye huysuzlanıyor yattığı yerde.

 

“Sen kalk bende sana kahvaltı hazırlıcam bak” diyorum çocuk kandırmaya çalışır gibi.

 

“Hımmm demek öyle” diyor yamuk gülümsemesiyle.

 

“Öyle canım” diyorum bende ona en sevimli bakışımı atarak ve odadan çıkıyorum. Hızlıca aşağıya inerken uyanmış yattığı yeri toplayan melisle karşılaşıyorum.

 

“Günaydın canım” diyor gülümserken.

 

“Ooo melis hanım erkencisiniz” diyorum bende

 

“Eee kızım bugünü unuttun galiba?” diye soran gözlerle bakıyor bana

 

“Ne varmış bugün?” diyorum bende aklımı kurcalayarak.

 

“Yuh Zeynep bugün 14 şubat!” diyor melis gözlerini kocaman açmış bana bakarken. Doğru ya nasıl unuttum!

 

“Hıı doğru dün fark etmiştim bende” diyorum yüzüm düşerken.

 

“Eee ne yapıyorsunuz bugün keremle?” diye soruyor melis ben mutfağa giderken peşimden gelerek.

 

“Hiçbir şey” diyorum umursamaz bir tavırla.

 

“Yok artık hayatta inanmam! Bak Zeynep yani bizi istemiyor da yalan söylüyorsan hiç gerek yok rahatsız etmeyiz zaten” diyor benim saf arkadaşım.

 

“Saçmalama melis ya ne alakası var” diyerek ona dönüyorum kaşlarım çatık.

 

“Eee neden o zaman?” diye soruyor anlamayan bakışlarla.

 

“Çünkü kerem hatırlamıyor!” diyorum dudaklarımı büzüp otururken. Melis de yanıma oturuyor ve;

 

“E sen hatırlatsaydın o zaman” diyor çok bilmiş!

 

“Denedim ama evlilik yıl dönümüz mü diye sordu!” dediğimde melisin gözlerini kocaman açılıyor. Gülmemek için kendini tuttuğuna eminim!

 

“Yok artık!”

 

“Yaa en son da yoksa senin doğum günün mü benimki değil de diyince vazgeçtim” diyorum

 

“İnanmıyorum yaa. Biz mi hatırlatsak acaba ya da can?” diye soruyor.

 

“Hayır hayır hiç gerek yok” diyorum hemen. O hatırlamayınca ne önemi var ki?!

 

“Peki canım sen nasıl istersen..” diyor o da üzülerek. “Ama eğer fikriniz değişirse biz akşam şu dün gece bahsettiğimiz cafeye gidicez” diyor sırıtarak.

 

“Hani akselin de gitar çaldığı cafe mi” diyorum imalı bakışlarımı bu sefer ben atarak!

 

“Hı hı evet ya Zeynep hadi kalk da hazırlayalım şu sofrayı” diyor hemen de nasıl konuyu değiştiriyor ama! Bende uzatmadan kalkıyorum çünkü kerem inmek üzeredir. Hızlıca sofrayı kurduğumuzda kerem de aşağıya iniyor.

 

“Güzelim..” diye bana seslenirken mutfağa girmesiyle melisi görüyor ve şaşırarak; “Aaa melis sen de mi buradaydın?”

 

“Evet dün gece göndermedim” diye açıklıyorum hemen.

 

“Hmm iyi yapmışsın” diyor o da. Sonra da keremin üzerine giydiği takım elbisesi dikkatimi çekiyor. Siyah takımıyla karşımda damat gibi duruyor! Ah kerem ben seni nasıl gönderirim şimdi böyle tek başına dışarıya!

 

“Sen böyle mi gidiceksin?” diye sormamla melis gülmeye başlıyor. Ters bir şekilde ona bakınca hemen susup başını önüne eğiyor.

 

“Evet ne var ki ütüsü mü kötü” derken üzerini kontrol ediyor kerem. sen bu kadar saf mıydın yoksa benimle mi alay ediyorsun?!

 

“Bence fazla iyi!” dememle neyi kastettiğimi anlıyor!

 

“Haa sen onu diyorsun doğru yani kızlar hep böyle düşünür benim için şaşırmadım” diyor karşımda rahat hareketlerle.

 

“Yaa öyle demek” derken kollarımı önümde birleştirip kafamı sallamaya başlıyorum. Keremse aynı rahatlıkla masaya oturup yemeye başlıyor. Hayvan!

 

“Eee sen ne yapıcaksın bugün?” diye soruyor bu sefer sessizliği bozarak. Acaba hatırladı da ağzımı mı arıyor diye meraklanıyorum hemen.

 

“Iı şey ne var ki bugün yani bir şey mi yapmam gerek?” diyorum hevesle gözlerine bakarak.

 

“Hmm mesela akşama benim için süper bir sofra hazırlayabilirsin” diyor öküz! Ne bekliyorsam bende! O sırada parmağında hala alyansının olmadığını fark edince sinirlerim tekrar hopluyor!

 

“Kerem!” diyorum yerimde doğrularak.

 

“Ne oldu” diye bana dönüyor o da endişeyle.

 

“Alyansın..” diyorum “..yok..”

 

“Evet kaybetmiştim ya hani unuttun mu?” diye soruyor bay öküz!

 

“Yerine yenisini takmayı düşünmüyorsunuz galiba” diyorum sinirle. Yani bu adamı dışarıda parmağında alyansı yokken gören kızlar merve gibi atlarlar üstüne valla!

 

“Ahahah kıskandın mı sen” derken gülüyor. Pislik ya!

 

“Hatırlatırım ben sana bunu” dediğimde yüzündeki sırıtış soluyor hemen.

 

“Zeyneeep” diye uyardıktan sonra keyifle gülme sırası bana geçiyor.

 

“Kaçta geliceksin eve” diye soruyorum kırk yıllık evliymişiz gibi

 

“Bilmiyorum ki son bir aydır baya aksattım yığınla iş beni bekliyor” derken yüzünü buruşturuyor o da. Kıyamam yaa..

 

“Biz de akşam şu bahsettiğimiz cafeye gideriz diyorduk kutlama için” diye atlıyor lafa melis! Ah ben bu kıza dememiş miydim karışma diye!

 

“Ne kutlaması?” diye soruyor kerem de anlamamış ifadeyle.

 

“Bir şey değil canım ya melis işte aklına eseni kutluyor” diyorum hemen melise konuşma hakkı tanımadan.

 

“Tamam o zaman erken çıkarsam gideriz” derken göz kırparak yerinden kalkıyor.

 

“Tamam” diyip kalkıyorum ben de onu geçirmek için.

 Kapıya geldiğimizde hiç beklemediğim bir şekilde beni kendine çekip dudaklarıma yapışıyor. Ben farkında olmadan ellerim boynuna giderken daha çok çekiyor beni elleriyle kendine. Hiç bu anın bitmesini istemiyorum burada şuan da dursun.. Ama tabii ki öyle olmuyor! Nefes almak için biraz geriye çekildiğimizde fısıltıyla;

 

“Özlücem seni” diyorum. Hatta gitme boşver işi gücü demek istesem de onun şevkini kırmak istemediğimden susuyorum.

 

“Ben özledim bile” dedikten sonra sıkıca sarılıyor. Yanağıma bir öpücük daha bıraktığında;

 

“Görüşürüz akşam” diyip arabasına doğru yürüyor. O arabaya binip uzaklaşana kadar onu izliyorum.

 

“Orada daha ne kadar durmayı planlıyorsun?” diye sormasıyla melise dönüyorum.

 

“Sanane acaba” derken sinirle kapıyı kapatıyorum. Şu bir haftada keremin yanımdan ayrılmamasına o kadar alıştım ki şimdi parmağı boş onu işe göndermek koymuyor değil! Acaba şirkette fazla kız var mıdır? Sekreteri falan! Evlendiğini öğrenmişler midir ki? Ya da ben arayıp ben eşiyim diye göz dağı mı versem?! Ay yok artık Zeynep sen iyice saçmalamaya başladın!

 

“Hala niye dikiliyorsun kızım hadi yürü daha akşama ne giyiyoruz ona karar vermemiz lazım!” diye cırlamaya başlıyor melis. E yuh!

 

“Yuh melis ya saat daha kaç! Valla ben kahvaltıma kaldığım yerden devam edeceğim!” diyorum hemen bir çırpıda. Tam konuşacak oluyor ki kapı çalıyor.

 

“Aaa kerem mi acaba” diye geri dönüyorum ve hemen kapıya koşuyorum. Belki de bir şeyini unutmuştur?

 

“Selam ben geldiimm” diyor kapıdaki yağmur neşeyle.

 

“Aaa sen miydin hoş geldin” derken yüzüm düşüyor. Eh yani düşünün keremi göreceğim diye açıp karşımda yağmuru gören ben!

 

“Ne o beğenemedin mi?” diyerek içeriye giriyor yağmur.

 

“Yok canım ondan değil” diyorum bende arkasından giderken.

 

“Kocası gitti ya ondan böyle bu” diye araya giriyor melis kıkırdayarak.

 

“Hiiii bensiz kız gecesi mi yaptınız yoksa!” derken kaşları çatılıyor yağmurun.

 

“Hem de ne gece!” diyorum kızgınlıkla melise bakarken.

 

“İnanmıyorum ya nasıl bana haber vermezsiniz!” diye söylenmeye başlıyor yağmur.

 

“Ya sen de anlamadan konuşma be kızım” diyor meliste azarlayarak. “Telefonumu unutmuşum da dün gece onun için geri geldim bırakmadı zeynepte” diye açıklıyor.

 

“Hııı öyle demek” diye bana dönüyor yağmur benden de onayı alınca sakinleşiyor. “Çok acıktııımm” diye de ekliyor. Bense bu söylediğine sırıtarak;

 

“Hadi mutfağa o zaman” diyorum kolundan tutup çekiştirirken.

 

“Yaa ama kıyafet seçecektik dahaaa” diye melisin arkamızdan seslenmesiyle ikimizde;

 

“Meliiis!” diye bağırıyoruz. O da tıpış tıpış yanımıza gelip oturuyor.

 

“Ama siz tıkındıktan sonra dediklerimi yapacaksınız ona göre!” diyor otururken de.

 

“Tamam canım bir yiyelim de” diye sakinleştiriyor yağmur da onu.

 

Biz güle eğlene bir güzel kahvaltımızı yaptıktan sonra üçümüz bir elden hızlıca toplayıp yatak odasına çıkıyoruz. Melis hemen dolabımın başına geçip alternatif bütün kıyafetlerimi çıkartıyor.

 

“Ya melis çok abartı şeylere gerek yok” diye ne kadar itiraz etsem de

 

“Ben ne dersem o” diyerek kestirip atıyor. Bense gözlerimi devirdiğimle kalıyorum.

 

“Eee hep bana bakıyoruz siz ne giyeceksiniz?” diye soruyorum

 

“Biz o işi dünden hallettik canım sen hiç benim son güne bıraktığımı gördün mü?” diyor melis bilmiş tavırlarıyla.

 

“Sorma Zeynep canımı çıkardı dün bütün gün!” diyor yağmur da yaka silkerek. Ah yazık yağmura..

 

“Bilmez miyim!!” diyorum melise ters ters bakarak ama o bizi umursamıyor bile.

Bence şunu giy yok ya da bunu diye fikirlerini sunarken onu dinliyormuş gibi yapıyorum. Hah sanki benim fikrime kulak asıyor da! Acaba kerem şuan ne yapıyordur? Beni düşünüyor mudur?

 

“Zeyneep” diye dibimde bağıran melisin cırlamasıyla kendime geliyorum tekrar.

 

“Hı” derken

 

“Hadi bak şunu giy bence” diyor. Hiç itiraz etmeden giyiyorum ve Allahtan melis tarafından onay görüyor bu lacivert elbise. (sizin hayalinize bırakıyorum artık J)

 

“Çok yakıştı bence de” diye onaylıyor yağmur da.

 

“Vay be bugünün tarihini yazın bir kenara” diye dalga geçiyorum. “Melis ilk kez ilk giydiğim kıyafette karar kıldı!” diyorum.

 

“Ha ha canım bir kere ben genelde çabuk karar veririm zaten” diye üste çıkmaya çalışıyor ama biz sadece gülüyoruz ona!

 

Eğlenceli geçen saatlerin ardından gözüm saate takılıyor akşam olmak üzere ama kerem bir kere bile aramadı beni. Ben mi arasam diye düşünüyorum ama onu sıkıp boğmakta istemiyorum.

 

“Ara bence” diyor melis sanki aklımı okuyarak. Şaşkınca ona bakarken;

 

“Bence arama” diye atılıyor yağmur. Televizyonun karşısında oturduğum koltukta doğrulurken;

 

“Bir dakika ne oluyor ya” diye soruyorum.

 

“Unuttun mu canım biz de kızız? Hem de senin arkadaşınız” derken göz kırpıyor melis.

 

“Eh yani acaba can ne yapıyor? Beni arar mı? Arasam mı?” diye sıralıyor yağmur da kendi düşünceleriymiş gibi aslında benim aklımdan geçenleri. Kendimi tutamayarak gülmeye başladığımda onlar da bana katılıyor. O sırada telefonum çalınca heyecanla eğilip masadaki telefona uzanıyorum.

 

“Alo kerem” diye açıyorum direk telefonu.

 

“Kızım benim annen bir telefonuna bak da öyle aç” diyor karşıdaki ses ve ben tamamen hayal kırıklığına uğruyorum. Karşımda oturan melis ve yağmur ne oldu ne diyor gibi bakışlar atsa da benim yüzümün halinden keremin olmadığını anlıyorlar.

 

“Ha annecim sen miydin” diyorum ben de “Neden aradın annem” diye ekliyorum hemen.

 

“E kızım özledim seni arayamaz mıyım? Döndüğünden beri görüşemedikte” diyor sitem ederek.

 

“Haklısın annecim bende seni çok özledim” diyorum.

 

“Ee gelin bugün bize keremle yemeğe” diye davet ediyor annem bugünün tarihinden haberi yok galiba.

 

“Annecim biz bugün arkadaşlarla sözleştik ama yarın gelsek olmaz mı” diye soruyorum. Anlamadığım birkaç fısıldaşmadan sonra annem bana geri dönüyor.

 

“Heee siz kutlucaksınız yani bugün tamam kuzum tamam hadi kapattım ben size iyi eğlenceler” diyip pat diye kapatıyor telefonu. Allah Allah ne oluyorsa bu kadına anlamış değilim! Ben telefonu kapatır kapatmaz tekrar çalmasıyla heyecanla geri sarılıyorum telefonuma. Ama bu sefer temkinli davranıyorum.

 

“Alo?”

 

 

Flashback..

 

 

“Ayyy jale baksana kutlayacaklarmış bugünü!” dedi demet telefonu kapattıktan sonra büyük bir sevinçle.

 

“İyi de belki de sadece arkadaşları ısrar etmiştir hemen bir anlam çıkarmayalım bence” derken ellerini göğsünde dolamış arkasına yaslanıyordu jale.

 

“Ah ne olur şu bir ay bitmeden çocuklar birbirine aşık olsa da mutlu olsalar” diye dua ediyordu demet olanları bilmeden..

 

 

Flashback son..

 

 

“Güzelim ne yapıyorsun?” demesiyle içime huzur dolduğunu hissediyorum resmen! Ah sonunda duydum saatlerdir özlediğim sesini..

 

“Ne yapayım kızlarla oturuyorduk” diyorum sanki hiç heyecanlanmamışım gibi.

 

“Ha beni özlemedin yani” diye soruyor sırıttığına eminim!

 

“Eh biraz özlemiş olabilirim” diyorum bende sırıtarak.

 

“Vayy öyle demek neyse hadi hazırlandınız mı siz” diye sormasıyla birkaç saniye şaşkınlıktan kalıyorum öyle.

 

“N-ne için?” diye soruyorum.

 

“Demediniz mi siz kutlama yapıcaz diye” diyor öküzüm.

 

“He doğru tamam hazırlanıyoruz o zaman” diyorum bende bozuntuya vermeden nasıl olsa akşam oraya gittiğimizde anlayacak.

 

“Tamam, okeyyy akşam görüşürüz o zaman”

 

“Görüşürüz” diyorum bende ve kapatıyoruz. Kızlar bana soran gözlerle bakınca;

 

“Eee hadi ne duruyorsunuz kalkın hazırlanmaya” diyorum yerimde zıplarken. Ne olursa olsun akşam keremle birlikte olacağım için mutluyum!

 

 

 

 

 yorumlarınızı eksik etmeyin sakınn :))))

Continue Reading

You'll Also Like

111K 13.7K 59
Seungmin ve Chan eski sevgililerdir. Chan'ın yeni sevgilisi Seungmin'e "saçma" mesajlar atınca Seungmin Chan'a yazar.
51.4K 2.5K 23
Yabani evrenindeki çiftimiz Asi ve Alaz'ın hayatları farklı bir şekilde kesişeydi, mesela Asi, Soysalan Üniversitesi'ne bomba gibi düşseydi, nasıl ol...
76K 15.4K 14
oğlum sadece en sevdiği oyuncakları kırıyor. ben onun yok ettiği kumdan kalelerin kralıyım omegaverse, etl texting
114K 13.6K 35
jeon jungkook en yakın arkadaşının amcasına aşık olmuştu.