EVCİLİK OYUNU

By pelinnurr

3.6M 66.3K 8.7K

Aslında ilk görüşte aşk, Bir türlü itiraf edilemeyen. Biri babası için, biri annesi için. Zorla, Ama aslında... More

Tanıtım
İlk Görüş.. (1. bölüm)
Gerçek evlilik olmayacak.. ( 2. bölüm )
Duygular karışıyor.. (3. bölüm )
Alışveriş.. ( 4. Bölüm )
Bekarlığa veda.. ( 5. bölüm )
Sen ve ben.. Biz ( 6.bölüm )
Ortalık karışıyor.. (7. bölüm)
Eski dostlar... (8.bölüm)
Tesadüf... (9. bölüm)
Eğlence zamanı.. (10. bölüm)
Kıskançlık, Kırgınlık, Umutsuzluk.. (11. bölüm)
Hazırlıklar... (12. bölüm)
Anlaşma... (13. bölüm)
Aşık mı oluyorum?! (14. bölüm)
Soru-Cevap (15. bölüm)
Bana Bir Koca Lazım.. (16. bölüm)
Evlilikte ilk gün.. (18. bölüm)
Davetsiz misafir (19. bölüm)
Ev ev değil yol geçen hanı! (20. bölüm)
Keçiler kovalasın seni emi! (21. bölüm)
Şans öpücüğü.. (22. bölüm)
Çok mu şey istiyorum? (23. bölüm)
Düşünceli kas yığınım.. (24. bölüm)
Dünyanın sekizinci harikası.. (25. bölüm)
Ben normal değilim (26. bölüm)
Ama ben yüzme bilmiyorum ki.. (27. bölüm)
Gözün çıksın Merve! (28. bölüm)
Senden nefret ediyorum.. (29. bölüm)
Başımın tatlı belası.. (30. bölüm)
Tehlike çanları çalıyor! (31. bölüm)
Huzurun kollarında.. (32. bölüm)
Fesat kas hayvanı! (33. bölüm)
Ah bir yalnız bırakmadınız! (34. bölüm)
Çünkü kerem hatırlamıyor! (35. bölüm)
Benim korumacı kocam:) (36. bölüm)
Öpsen de yeterdi... (37. bölüm)
Peki şimdi ne yapacağım? (38. bölüm)
Seni çok özledim.. (39. bölüm)
Öküz desem? (40. bölüm)
Daha da fazlası.. (41. bölüm)
Sizin Genlerinizde Var Bu! (42.bölüm)
Kimse Beni Senin Kadar Mutlu Etmiyor.. (43. bölüm)
Aşk paylaşılmaz.. (44. bölüm)
Aşkımız üstesinden gelebilecek mi? (45. bölüm)
Yanımda Kal... (46. bölüm)
Ona bir şey olmasın yoksa yaşayamam ben.. (47. bölüm)
Ya sen olsaydın? (48. bölüm)
İki özgür aşığız biz.. (49. bölüm)
İlahi Can! (50. bölüm)
Her Şey Bir Anlık... (51. bölüm)
Yeşilin En Güzel Tonu.. (52. bölüm)
Saçmalığın olayım saçmala beni kerem (53. bölüm)
Körle Yatan Şaşı Kalkar.. (54. bölüm)
Bana Söz Vermeni İstiyorum.. (55. bölüm)
Sonunda Herkes Mutlu! (56. bölüm)
Başımız sağolsun..
Hepimiz Burada Seni Bekliyoruz... (57. bölüm)
Seni Seviyorum Zeynep (58. bölüm-Sezon Finali ;) )
Sürpriz! :D
Fragmanımsı :)
Çünkü Sevdim.. (59. bölüm)
İmkansız gibi duruyor.. (60. bölüm)
Çünkü ben aşık oldum.. (61. bölüm)
Bugün Çok Güzelsin Yine.. (62. bölüm)
Sürpriiiz! (63. bölüm)
Senin Kadar Değil... (64.bölüm)
Meğer Aşk Varmış ve Buradaymış... (65. bölüm)
Çoook ileriden bir kesit :) Babalar gününe özel..
Biri Teyzeyi Sustursun Allah Aşkına! (66. bölüm)
Sensiz olmaz (67. bölüm)
Bende Seni... (68. bölüm)
Hiçbir Hayal Senin Kadar Güzel Değil... (69. bölüm)
Çoook ileriden bir kesit 2 :) Demir'in sünneti
Çocuğumuz da Var Mıydı? (70. bölüm)
Acilen yalnız kalmamız gereken bir konu var! (71. bölüm)
Kerem Sayer ve Sürprizleri... (72. bölüm)
Unutmamışsın! (73. bölüm)
Yani şimdi bu kıskanç olmayan halin mi senin? (74. bölüm)
Benim sevgilim kıskanç değil, değil mi? (75. bölüm)
Hamile mi?! (76. bölüm)
Evlenmemiz gereken bir konu var. (77. bölüm)
Aşık olduğum adam! (78. bölüm)
İşte huzur bu! (79. bölüm)
Bence artık evlenelim. (80. bölüm)
3. Dünya Savaşı... (81. bölüm)
Çok Arkadaşlı Sevgili (82. bölüm)
Eğer ben de Zeynep Yılmaz'sam! (83. bölüm)
Bir bakınız^^
Sen şiir olduktan sonra.. (84. Bölüm)
Zeynep etkisi... (85. bölüm)
Hızlıca söyle ve kurtul! (86. bölüm)
Happy new years!! :)
Dua edelim de Kerem bunu fark etmesin! (87. bölüm)
Final (88. bölüm)

Geveze Nikah Memuru! (17. bölüm)

46.7K 726 76
By pelinnurr

 

Bütün gece abuk sabuk rüyalarla uğraştığımdan uyandığımda kendimi çok halsiz hissediyorum. Melisle yağmur çoktan gelmiş beni bir oraya bir buraya sürüklüyorlardı.

 

“Her şey hazır mı?” diye soruyor yağmur.

 

“Evet sadece gelinlik kaldı onu da aldık mı hazırız çıkabiliriz” diye cevaplıyor onu melis de.

 

“Off bu ağır gelinliği nasıl taşıcam ben bütün gece üstümde” diye söylenmeye başlamıştım ki kapı çaldı. Gelenlerin kim olduğunu tahmin etmek zor değildi.

Kapıyı açtığımda karşımda bana o yeşil gözleriyle bakan keremi karşıladım. Sonra gülümserken çenesinin aldığı şekli inceledim. Dişleri bembeyazdı.. o bana;

 

“Bugün nasılsın güzelim uykunu alabildin mi?” diye sorarken ben resmen baştan aşağıya onu süzüyorum.

 

“İ-iyiyim” diye cevap verirken arkadan can sesleniyor.

 

“Eee hadi kızlar çıkın artık şu evden de gidelim bizimde işlerimiz var herhalde” diyor.

 

“Bir kuaföre götürceksiniz yani ona da laf yaptınız sağolun be!” diye azarlıyor yağmur bir yandan evden çıkarken.

 

“Ya şey ben öyle şey etmek istemedim yani şeyy” diye gevelerken can

 

“Tamam canım tamam sen daha fazla şey etme” diye kestirip atıyor yağmur. Bizse gülüyoruz onlara..

 

“Barış gelmedi mi?” diye soruyor melis kereme.

 

“Yok söyledim de siz gidin dedi”

 

“Nerede acaba?” diye kendi kendine konuşurken melise;

 

“Siz konuşmuyor musunuz?” diye sordum

 

“Yok ya anlatırım sonra” diyor bir yandan torbaları alıp dışarı çıkıyordu. Kereme dönüp;

 

“Araları pek iyi değil galiba?” diye sordum bu seferde.

 

“Bilmiyorum ki bende. Bu aralar barışla da pek görüşemiyoruz” diye cevap verdi. Barışla da derken benimle görüşemediğini mi vurguluyor diye düşünmeden edemedim. Sonra bu düşünceleri savurarak evden çıkıp arabaya bindim.

Kuaföre geldiğimizde kerem gelinliği taşıdığı için içeriye kadar gelmek zorunda kaldı. Biz içeriye girer girmez bütün gözler ona çevrildi. Ah o içimdeki kıskanç yaratık ortaya çıkıyordu yine. ‘Ne bakıyorsunuz önünüze dönün’ dememek için zor tuttum kendimi. keremse 32 dişini gösterecek şekilde gülümsüyordu yani ne gerek vardı! Hemen araya girdim ve;

 

“Hayatım sizin işleriniz yok muydu bak canı fazla bekletme istersen” dedim en şirin halimi takınarak. Yağmurla melis de kıs kıs gülüyorlardı.

 

“Haklısın ben gideyim artık. Fazla güzel olayım deme sakın” derken eğildi ve yanağımdan öptü! Sonra da göz kırparak oradan uzaklaştı. Bunu ilk defa yapmıştı ve ben orada donakaldım. Sadece arkasından el sallayabildim.. arkama döndüğümde de bütün kızlar ağızları beş karış açık bir şekilde keremin arkasından bakıyorlardı. Kıskançlık duygularım kabarırken aklıma damatlık alırken yaşadıklarımız geldi…!!

 

 

Flashback…

 

 

Zeyneple kerem gelinlik işini halletmiş sıra damatlığa gelmişti. Bu sefer alışverişe yalnızca ikisi çıkmışlardı. İşleri böyle daha kolay halloluyordu yoksa bir sürü insan her şeye karışıyor zeyneple kereminde aklını karıştırıyorlardı. Nişan alışverişinde bunu bir kez yaşamışlardı.

 

İlk mağazaya girdiklerinde onları genç uzun bacaklı ince bir kız karşılamıştı. Hemen hemen zeyneple aynı yaştaydı ve esmer olan kız baya güzeldi. Zeynep önce bunu yadırgamasa da içeri girip konuşmaya başladıklarında kıskançlıktan deliye dönmüştü. Kız resmen zeynebin yüzüne bakmıyor sanki buraya damatlık değilde başka bir şey almaya gelmişler gibi kereme asılıyordu.

 

“Hoş geldiniz efendim nasıl yardımcı olabilirim size?” diye soruyordu kız kereme.

 

“Aıımm şey biz damatlık bakıyoruz” dedi kerem de kibarca.

 

“Yaa” diye biraz üzülmüş gibi yaptı ve “Gelin bu taraftan bakalım” dedi sadece keremle konuşuyordu. Zeynebin daha yüzüne bile bakmamıştı.

Keremde tıpış tıpış kızın arkasında gidiyordu. Zeynep onu durdurup;

 

“Kerem ya hadi gidelim buradan pek güzel bir şey yok gibi” dedi

 

“Daha bakmadık ki güzelim” dedi keremde gülerken. Zeynebin neden böyle yaptığını anlamıştı ve kıskanması baya hoşuna gitmişti.

 

“Valla bak ben hissediyorum canım bence gidelim hadi” diye tutturuyordu Zeynep bir yandan da kolundan çekiştirerek.

 

“Aaa sıkıldın mı yoksa bak alınırım” derken gülüyordu hala kerem

 

“Ya ne-” Zeynep konuşmaya başlamışken kız yan taraftan seslendi.

 

“Beyefendi? Gelmiyor musunuz?”

 

“Geliyoruz” diye cevap verip ilerlemeye başlamıştı kerem zeynebin elini tutmadan(!) tabii bu zeynebin gözünden kaçar mı?!

Arkasından oflayarak giderken Zeynep kız çoktan keremin eline bir takım tutuşturmuştu! Oysaki damatlığı ona –aynı nişanda olduğu gibi- Zeynep beğenip giydirecekti. Hayalindeki alışveriş böyleydi ama bu güzel(!) kız bozuyordu!

Kerem kabine doğru giderken kız dönüp zeynebi süzmeye başladı.

 

“Tebrik ediyorum sizi çok iyi bir eş seçmişsiniz kendinize. Şanslısınız hepimize böylesi denk gelmiyor” dedi kız. İkisi de birbirini kıskanıyordu çok tuhaf!

 

“Valla canım şansa değil de biraz dönüp kendimize bakmak gerekiyor” diye yapıştırdı cevabı zeynepte! Sonra yüzüne kocaman bir gülümseme yayıldı.

Tabii bu konuşmaları kabinden keremin duyduğunu bilmiyordu. Kerem çıktığında giydiği her şey gibi bu da çok yakışmıştı. Ama tabii ki Zeynep bir kusur bulup keremi kolundan tuttuğu gibi buradan çıkaracaktı.

Görevli kız soluğu hemen keremin yanında alıp yakasını düzeltme bahanesiyle(!) iyice sokuluyordu kereme. Keremde halinden çok memnun gibi hiç sesini çıkartmıyordu.

 

“Çok yakıştı bence bunu almalısınız” dedi kız gülerek. Zeynepte hemen yanlarına gitti ve;

 

“Hayır ben beğenmedim bunu almıyoruz” deyiverdi.

 

Kerem gülerek; “Aaa hayatım neden öyle diyorsun bence bu iyi” dedi diğer kıza da göz kırparak.

 

“Kereeem beğenmedim dedim. Hadi çıkar üstünü gidiyoruz” diye diretiyordu Zeynep.

Kerem kabine geri girince kız zeynebe;

 

“Bence bu kadar baskıcı olmayın benden söylemesi. Sonra bir bakmışsınız başkası kapıvermiş” diye gözdağı veriyordu.

Zeynep iyice zıvanadan çıkmıştı. Biraz daha burada dururlarsa kızı boğabilirdi!

 

“Ne o çok mu beğendin yoksa müstakbel kocamı!” diye çıkışıyordu Zeynep artık dayanamayarak.

 

“Valla ne yalan söyleyim yakışıklı adam” dedi kızda çekinmeden.

 

“Ah canım ya sen zor bulursun ama böylesini. Çünkü başka yok son kalanını da ben kaptım kaptırmaya da niyetim yok!” diye kızın üzerine yürüdü resmen Zeynep. O sırada kerem kabinden çıktı. Tabii ki bütün konuşmaları duymuştu ve artık zeynebin son radde de olduğunun farkındaydı.

 

“Aıım hayatım? Gidelim istersen artık.” Diye seslendi kerem

 

“Bence de!” diye onayladı onu Zeynep ve ellerini onun ellerine kelepçeleyerek çıktı mağazadan. İlk kez Zeynep elini tutmuştu keremin(!) Bu keremin çok hoşuna gitmiş uzun süre gülmüştü. Zeynepse bu yaptığını açıklayamamış hep konuyu değiştirip durmuştu.

 

 

Flashback son…

 

 

Ben birkaç gün öncesinde keremle geçirdiğimiz günlerde dolaşırken beni çoktan ayna karşısındaki koltuğa oturtmuş saçlarımı yapmaya başlamışlardı. Hiç bir şeye karışmama gerek kalmıyordu. Melisle yağmur bu işi çok güzel kıvırıyorlardı zaten. Melisi yalnız yakaladığım ilk anda direk bu sabahki tatsızlığını sordum. Oturdu yanıma ve biraz dertleşmeye başladık. Ben de saçımda fırçalarla boş boş oturuyordum zaten.

 

“Ne oldu melis barışla aranız kötü gibi?”

 

“Ya Zeynep bilmiyorum.. biz nasıl desem…” diye geveliyor ne diyeceğini bilmiyordu.

 

“Sevmiyor musun yoksa?” diye soruverdim. Ben bile korkuyordum cevabından..

 

“Hayır tabii ki seviyorum ama ne bileyim Zeynep sanki arkadaşken daha iyiydik.. ona gerçekten aşık mıyım bilemiyorum” diyordu düşünceli gözleriyle.

 

“Ama en başta çok iyi hissediyordun melis anlayamıyorum seni” dedim. gerçekten nesi vardı bu kızın duygularını değiştiren neydi.

 

“Ya ben onun arkadaşlığını sevmişim. Sevgiliyken yanında huzursuz oluyorum.. hatta…. Bazen sıkılıyorum bile Zeynep..” biraz duraksadı ve “..ama biliyorum o da benim gibi hissediyor. Bilerek fazla bir araya gelmemeye çalışıyor. Baksana bugün bile gelmedi..”

 

“Eğer gerçekten o da senin gibi düşünüyorsa sorun yok o zaman melis. Ama eğer seni seviyorsa o zaman senin işin çok zor” dedim üzülerek. Ne güzel mutlu görünüyorlardı..

 

“Umarım ilk dediğin gibidir çünkü ben daha fazla sürdüremicem bu ilişkiyi” dedi. O sırada saçımı yapan adam artık gitmem gerektiğini söyleyince bizim de sohbetimiz yarım kaldı.. bense oradan oraya sürüklenirken melisle barışın arasındaki uzaklaşmayı nasıl fark edemediğimi düşünüyordum..

Saatler geçiyor ve sonunda saçım makyajım ojelerime kadar her şey tamam oluyor.. Sıra gelinliği giymekte.. ilk defa heycanlanıyorum.. aşırı kabarık olmayan sade ama güzel(!) gelinliğimi yine melis ve yağmurunda yardımıyla giyiyorum..

 

“Yine harika görünüyorsun Zeynep” diyordu melis bana gözleri dolu dolu bakarken.

 

“Daha güzel olamazdın herhalde” diye katılıyor yağmurda melise.

 

“Lütfen bu akşam iltifatlarınızı saklayın çünkü biliyorum gına gelecek” diyorum bilmiş bilmiş sırıtarak. İkisi de bana gülüyorlar..

 

Keremin geldiğini duyan ben heyecanla kapıya yöneliyorum. Arabanın önünde –damatlığı içinde- beni bekleyen kereme bilmem kaçıncı kez hayranlıkla(!) bakıyorum.. o beni baştan aşağı süzerken bende aynısını yapıyorum. Düzgünce ütülenmiş pantolonu ve siyah ceketinin içerisinde adeta bir taş gibi duruyor karşımda..!

Arabaya doğru yaklaştığımda can bir ıslık öttürüyor ve;

 

“Vaayyy yenge fıstık olmuşsun” diyor. Şuan dışarıdan bizi gören herkes gerçek bir evlilik yapmıyormuşuz gibi düşünebilir. Arkadaşlarımız bile unutuyor bazen bunun bir oyun olduğunu.. Hatta biz bile unutuyoruz öyle kaptırıyoruz ki kendimizi aynı şimdiki gibi.. Keremle gerçekten karşılıklı bir aşk yaşıyormuşuz gibi yanına yaklaşıyorum ve biraz cilveyle;

 

“Sen bir şey söylemedin?” diyorum. Sanki zor konuşuyormuş gibi yaparak;

 

“Nefesimi kestin söyleyecek bir şey bulamıyorum” diyor.. Çok hoşuma da gitse bu söylediği hiç belli etmiyorum.. daha sonra da kulağıma eğilip;

 

“Sana fazla güzel olma demiştim ama” diyor. Yine cevaplamıyorum onu ve Canın

 

“Hadi abicim gitmiyor muyuz?” sorusuyla yola çıkıyoruz.

İlk durağımız fotoğrafçı! Annemin ve behice annenin-artık ona bende böyle söylüyordum(!)- tüm ısrarlarına karşın ille de hatıra kalsın gidin diye başımızın etini yemesi üzerine mecbur kaldığımız bir iş daha! Geldiğimizde hep birlikte stüdyoya çıkıyoruz ve bir adam gelip bize poz verdirmeye çalışıyor.

 

“Hmm kerem bey siz şimdi elinizi Zeynep hanımın beline koyun” diye söylerken bir yandan da benim ellimi de keremin omzuna koyuyor ve “siz de şöyle koyun Zeynep hanım” diyor.

 

“Iımm Zeynep hanım bir de siz başınızı kerem beyin göğsüne yaslayın” dediğini yapıyorum ve biz ilk defa bu kadar yakınlaşıyoruz!

 

“Evet! Süper oldu. Şimdi diğer pozumuza geçelim” derken bir yandan ellerini çarpıyordu. Bizse el mahkum onun bizi şekilden şekle sokmasına izin veriyoruz. Acaba kerem rahatsız oluyor mudur diye düşünmeden geçemiyorum. Onun yüzü ise ifadesiz..

 

“Şimdi Zeynep hanım siz arkanızı dönün, kerem bey siz de arkadan sarılacaksınız” diyor biz dediğini yapmaya çalışırken. Bütün tüylerim diken diken oluyor. Şimdi düşüp bayılmamak için zor tutuyorum kendimi. kereme yaklaştıkça o kokusunu daha çok içime çekiyorum..

“Zeynep hanım siz şimdi kafanızı geriye çevirecek ve kerem beye bakacaksınız. Tabii sizde Zeynep hanıma” diyor kereme dönerek.

İçimde istem dışı bir şeyler kıpırdıyor. Keremle yüzlerimiz o kadar yakın ki! Nefesini yüzümde hissedebiliyorum resmen. Ellerimden ayaklarıma kadar her tarafım karıncalanıyor sanki! Acaba elektrik dedikleri şey bu muydu? Ya da tensel çekim..

 

“Biraz daha gülümseyin” diyor adam ve çekiyor pozu. “Evet! Harika oldu” diyor yine. Kerem geri çekilince sanki bir parçam da onunla gidiyormuş gibi.. Aman Allahım ben ne zaman bu kadar bağımlı oldum bu adama!

Fotoğrafçı diğer pozu anlatırken ben resmen gözlerimi pörtletmiş adama bakıyorum..

 

“Evet son pozumuza geldik arkadaşlar. Bu sefer birbirinize dönüyorsunuz ve kerem bey siz Zeynep hanımı belinden tutuyorsunuz. Zeynep hanım sizde biraz vücudunuzu geriye doğru eğiyorsunuz. Kerem beyde boynunuzu öpüyor”

Oldu canım başka?! Kerem de aynı şaşırmış bakışlarla bana bakıyor ne yapalım der gibi.

 

“Iıı bir sorun mu var?” diye soruyor adam.

 

“Şeyy.. Zeynep sen..” diye geveliyor kerem. istemese direk olmaz derdi herhalde.

 

“Tamam hadi şu pozu da verelim de gidelim artık!” diyorum umursamıyormuş gibi yaparak ama kalbim yerinden çıkacak haberleri yok!

 

Kerem belimden tuttuğunda kendimi arkaya vermeden önce onu;

 

“Sakın ben düşüreyim falan deme!” diye uyarıyorum. Oysa gülmeye başlıyor ve;

 

“Merak etme benim kollarımda güvendesin” diyor. Eh olsun o kadar uğraşmış kas yığınına çevirmişsin kendini..!

Kerem eğilip dudaklarını boynuma değdirdiği an sanki dünya duruyor! Biran önce zaman ileri sarılsın bu andan kurtulayım istiyorum. Adam pozu çeker çekmez doğruluyoruz ve uzaklaşıyorum hemen. Yüzümün kıpkırmızı olduğuna da eminim!

Fotoğrafçıdan çıkıyoruz ve düğünümüze(!) doğru ilerliyoruz.. geldiğimizde bizi direk bekleme salonuna doğru alıyorlar. Kapıdan içeriye bakıyorum çaktırmadan ne kadar da kalabalık! Bir an bir korku gelse de içime keremin yüzüne bakmamla sakinleşiveriyorum. Gerçekten bu adam birazdan resmi olarak benim kocam olacak! Kalbim küt küt atarken içimden inşallah duymuyordur diye dua ediyorum..

 

“Nasıl hissediyorsun?” diye sormasıyla ona dönüyorum.

 

“Bilmem, tuhaf” diyorum. Aslında çok heyecanlıyım ama hiç çaktırır mıyım! “Sen?” diye soruyorum bir umutla.

 

“Bende öyle” diyor. O sırada içeriden gelen sesle irkiliyoruz ikimizde;

 

“Çiftimizi ilk dansları için piste bekliyoruz…” ve alkışlar…

 

Birbirimize bakıyoruz son kez, kerem elimi tutuyor ve;

 

“Hazır mısın?” diye soruyor.

 

“Evet” diyorum heyecanla gülümsüyorum ona.. ve çıkıyoruz odadan..

 

Piste kadar sürüklüyor beni resmen ayaklarım yerden kesilmiş gibi hissediyorum.. daha sonra duruyoruz ve şarkı çalmaya başlıyor. İnanamıyorum bu bizim söylediğimiz ilk şarkı!

 

Birsen tezer- ne tuhaf

 

Hemen kafamı kaldırıp kereme bakıyorum.. Gülümsüyor bana

 

“Ne tesadüf ama dimi” diyor

 

“Tesadüf mü?” diye soruyorum. Normalde çalan ilk şarkılar seçiliyor çünkü düğünlerde.. Bu benim hiç aklıma gelmemişti ama acaba keremde böyle bir şey yapmış olabilir mi?!

 

“Hı hı” diyor ve belimden daha sıkı sararak kendine çekiyor beni. Ah kerem hiç mi anlamıyorsun acaba hislerimi.. bu kadar iyi mi saklıyorum gerçekten..! dansımız bittikten sonra nikah memuru geliyor ve biz masaya geçiyoruz. Yine keremin yardımıyla sandalyeye oturuyorum ve o da yanıma geçiyor. Nikah memuru herkese;

 

“Bu güzel çiftimizin nikah merasimine hoş geldiniz” dedikten sonra başlıyor.

 

“Evet efendim önce gelin hanımı tanıyalım. Adınız soyadınız?”

 

“Zeynep Yılmaz” diyorum titreyen sesimle.

 

“Annenizin adı??”

 

“Demet”

 

“Babanızın adı?”

 

Tövbe tövbee nikah memuru değil nüfus memuru kesildi başımıza iyi mi!

 

“Tayfun”

 

“Şimdi de damat beyi tanıyalım. Adınız soyadınız?”

 

Haydaaa buradaki herkeste bizim anamızın babamızın adını merak ediyordu zaten! Sanki bilmiyorlar! Davetiyelerde de yazıyor zaten. Amma geveze çıktı bu adam da!

 

“Kerem Sayer” diye cevaplıyor tatlılık abidesi.

 

“Annenizin adı?”

 

“Sevim”

 

“Babanızın adı?”

 

“Ahmet”

 

Sonra adam bana dönerek başladı şu uzuuuuun dolambaçlı sözlerine;

 

“Sayın Zeynep Yılmaz; mutlulukta hüzünde, iyi günde kötü günde kocanın yanında olacağına, hayatın boyunca piyanonun siyah tuşları yerine beyaz tuşlarına basacağına, bir gün bile olsa ona olan güveninden şüphe etmeyeceğine, Teknasoya girdiğinde benim burada ne işim var demeyeceğine…” diye devam ederken herkes kahkahaya boğuluyordu ve ben adama kocaman gözlerimi açmış bakıyordum “…bilgisayarla ilgilendiği zaman o bilgisayarı kafasına geçirmek yerine sadece fişini çekeceğine, sinemaya gitmek yerine dvd izleyelim dediğinde ona anlayış gösterip yemeği dışarıdan söyleyeceğine, ona anlamsız gelen dizileri seyrederken onunda seninle birlikte behlülü seyretmeye zorlamayacağına şahitlerin huzurunda söz verip, Kerem Sayer’i eşin olarak kabul ediyor musun?” bütün misafirlerden koca bir alkış kopup durulduğunda gözler bana çevrilmiş cevabımı bekliyorlardı. Ama ben hala nikah memurunun söyledikleriyle şoktan çıkamamıştım! Gerçekten adam gevezeliği aşmıştı! Neler saydı öyle! En sonunda keremin beni dürtüklemesiyle cevap vermem gerektiğini anladım ve mikrofona eğilerek;

 

“Evet!” dedim!!

 

Allaaah adam yine başlıyordu..!!

 

“Sayın Kerem Sayer; mutlulukta hüzünde, iyi günde kötü günde, ayakkabıcıda çantacıda karınla gezeceğine, avmlerde tur atarken yeter artık diye bağırmayacağına, televizyondan ve bilgisayardan daha fazla zamanını eşine harcayacağına, ona karşı hiçbir zaman haklıyım demeyeceğine tüm şahitlerin huzurunda sayın Zeynep Yılmaz’ı eşin olarak kabul ediyor musun?”

Nereden de aklına geliyordu adamın böyle şeyler! Ağzım beş karış açık kalmış mı diye kontrol ederken keremin cevabını bekliyordum

 

“Eveeet!” dedi o da benden daha coşkulu bir şekilde. Bu hoşuma gitmişti.!

 

“Efendim sizler şahitlik ediyor musunuz?” diye melisle barışa döndü bu sefer. Allahtan onlara da uzun uzuuun şartlar sunmadı!! Buna da şükür!

 

“Evet” dediler ikisi de ve biz o defteri imzalarken adam konuşmaya devam ediyordu.

 

“Ben de Beşiktaş belediye başkanının bana verdiği yetkiye dayanarak sizi karı koca ilan ediyorum! Gelini öpebilirsiniz!”

 

Ve biz kalkmadan melis “Ayağına bas!” diye fısıldamasıyla dediğini yapıyorum! Kerem de hiç canı acımamış gibi ayağa kalkıyor duvağımı kaldırıp beni alnımdan öpüyor ve sonra kulağıma eğilerek

 

“Bunun acısını sonra çıkartıcam” diye beni tehdit ediyor.. bense gülüyorum ona sadece. Nikah memuru evlilik cüzdanını bana uzatıyor ve şükürler olsun ki daha fazla konuşmadan uzaklaşıyor bizden! Bizse tekrardan piste sürükleniyoruz..

Danslar, oyun havaları derken sıra pasta kesmeye geliyor. Salona gerçekten dev(!) üst üste dizilmiş pasta tepsisini taşıyorlar. Biz keremle bıçağı tutup keserken her taraftan flashlar patlıyor. Birbirimize pastayı yedirdikten sonra oyun havalarına kaldığımız yerden devam ediyoruz. O kadar çok oynuyorum ki ayaklarımın üzerinde daha fazla duramıcakmışım gibi geliyor! Biraz sonra takı merasimi başlayınca az önceki halimi mumla arıyorum!!! Neredeyse bir saate yakındır ayakta dikiliyoruz ve kuyruk bir türlü bitmek bilmiyor! Kereme eğilip;

 

“Daha fazla ayakta duramıcam sanırım!” diyorum gözlerimi devirerek.

 

“Merak etme ben seni taşırım” diyor o da sırıtırak.

 

Zaman su gibi akıp geçiyor ve ben gecenin sonunda yorgunluktan ölüyorum!!! Bütün misafirleri tek tek uğurladıktan sonra resmen bulduğum ilk yere oturup;

 

“Kimse beni buradan kaldıramaaaz!” diye bağırıyorum. Geriye kalan bütün arkadaşlarımızın hepsi bana kahkahalarla gülüyorlar. Eh gelin bu topuklular üzerinde bu ağır gelinliği siz taşıyın da göreyim ben sizi!

En sonunda hepimiz düğün salonundan çıkıyoruz ve biz(!) keremle arabaya binip evimize(!) doğru gidiyoruz….

 

 

 

Continue Reading

You'll Also Like

152K 15.7K 30
Ülkesine dönen delta ve kendi halinde takılan sessiz bir omega bir gece birlikte olur.
75.2K 8.1K 11
jjk: affedersin, tavşanımı hamile bırakan senin tavşanın mı? semetae / texting+18 (ağırlıklı) / text ~ #1-taekook {020524} #1-vkook {120424} {030524}...
125K 11.5K 21
taehyung ve jungkook birbirlerinin yan komşularıydı. there is no other universe then, stay with me texting + instagram 03.02.24 This fiction is dedic...
73.7K 15.2K 14
oğlum sadece en sevdiği oyuncakları kırıyor. ben onun yok ettiği kumdan kalelerin kralıyım omegaverse, etl texting