**
Gözlerim misafirleri tararken o kişi de odaklanıp kalıyor. Bir insan neden sevgilisinin nişanına gelir ki?! Selin karşımda süslenmiş püslenmiş kıskanç bakışlarıyla beni süzerken bense şaşkınlık dolu gözlerimle ona bakıyorum.
Kereme dönüp bakıyorum ama o görmedi sanırım hiç tepki vermiyor. Belki de biliyordur geleceğini. Ne kadar da rahatlar! Biz masamıza doğru ilerlerken kerem yanımdan ayrılıyor ve babasının yanına gidiyor. Bense oturup yanıma gelen annem ve jale teyzemle konuşuyorum..
“Kuzuuum çok güzel olmuşsun baksana jale şuna”
“Valla nişanda böyle olduysan düğünde kim bilir gelinliğinin içinde nasıl olursun…” diyor jale teyzemde imrenerek bakıyor bana.
Onlara gülümsüyorum sadece ne diyebilirim ki. Bu sırada ben tanıdık başka birini görüyorum! İnanamıyorum bu yağmur! Yağmur benim kuzenim sayılır yani annemin kuzeninin çocuğu olduğundan kuzen çocukları oluyoruz bizde! 8-9 yaşıma kadar hep beraber büyüdük ama biz sonradan istanbula taşınınca yağmurla da koptuk tabii..
“İnanmıyorum gelmişsin!” diye cırlayarak boynuna atlıyorum. Benim onu çağırmak nasıl da aklıma gelmez!
“Tabii ki geldim! Sen çağırmadın ama böyle bir günde de yalnız bırakamazdım. Sakın bunun hesabını sormayacağımı da sanma!” diyordu parmağını sallarken ama ikimizde gülmeye başladık.
“İyi ki gelmişsin canım ya nasıl da özlemişim seni” diyorum tekrar sarılıyorum.
“Tamam tamam dur üzerini buruşturacaksın!” diye uyarıyor beni. İçimden ikinci melis diye geçiriyorum..
“Eee damadımız nerede?” diye soruyor bu sefer. Galiba o şuan bunun gerçek bir evlilik olmayacağını bilmiyor. Eh tabi nereden bilsin!
“Ne zaman tanıştınız da aşık oldunuz Zeynep. Valla kırk yıl düşünsem senin böyle erkenden evleneceğin aklıma gelmezdi!” diye ekliyor gülerek.
“Valla canım inan bana benim de gelmezdi oldu işte bir şeyler sonra konuşuruz bunları” diyorum. O sırada gözlerim keremi arıyor…
***
Kerem hızlıca babasının yanına gidiyor. Selinin burada ne işi vardı cidden?! Ne yüzle hala buraya gelebiliyordu. Onu görmüştü ama zeynebe görmemiş gibi yapmıştı. Tatsızlık çıksın istemiyordu bu akşam.
“Baba konuşabilir miyiz?” diye sordu yanına gittiğinde.
“Söyle oğlum ne oldu?”
“Selinin burada ne işi var!”
“Oğlum bak bende gelmez sanıyordum ama biliyorsun ki babasıyla iş yapıyoruz.. sen hiç merak etme size yaklaşamaz öyle uzaktan baktığıyla kalacak.” Diye sakinleştirmeye çalışıyor oğlunu Ahmet bey.
“Umarım öyle olur baba!” diyerek arkasını dönüyor ve zeynebin yanına doğru gidiyor.. o sırada biri kolundan tutuyor keremi
“Kerem?” kerem bakınca selini görüyor karşısında.
“Bana bak kızım bugün bize(!) bulaşırsan çok fena yaparım seni anladın mı!” diyor kerem sertçe.
“ya bak niyetim kötü değil kerem!” diyecek oluyor ki kerem gülmeye başlıyor. Ve sonra ciddi bir hale bürünerek
“Sakın bir daha yanıma yaklaşayım deme!” diyor ve tekrar zeynebe dönüyor göz göze geliyorlar.. olamaz Zeynep görmüştü..!
***
Onu selinle konuşurken gördüğümde her ne kadar içim acısa da gülümsemeye devam ediyorum. Ne bekliyorum ki ben zaten! Kerem yanımıza yaklaşınca benim elimi tutuyor hemen. Aslında şaşırıyorum.. sonra o bana aldırmadan yağmura dönüyor ve
“Merhaba ben kerem” diyor elini uzatırken gülümsüyor da. Vay bee bizim öküz de kibar olabiliyormuş diye düşünmeden edemiyorum!
“Bende yağmur zeynebin kuzeniyim” diye karşılık veriyor yağmur da nazikçe..
O sırada dans müziğimiz başlıyor ve kerem tuttuğu(!) elimi çekiştirerek beni piste götürüyor herkes alkışlayınca utanıyorum birden. Sonra elimde olan elini belime götürüyor ve sıkıca kavrıyor beni. Bense bir an ellerimi nereye koyacağımı bilememenin şaşkınlığıyla kalsam da omuzlarına yerleştiriyorum sanki oraya aitlermiş gibi. Bir süre sessiz kaldıktan sonra ben sessizliği bölüyorum..
“Sevgilinin burada olması sence de normal mi?!” diye soruyorum. Önce şaşırıyor
“O benim sevgilim değil” diyor. Bense bakakalıyorum. Bir yanım şaşırırken diğer yanım seviniyor. Ne! Seviniyor mu!!
“Nasıl yani?” diyorum daha fazla açıklama yapmasını bekleyerek..
“Ayrıldık,bitti artık sevgilim değil başka ne diyim ki boşver onu” diye yanıt veriyor.
“O zaman burada ne işi var?” diye soruyorum.
“Bugün fazla mı meraklıyız” diyor gülerek.. onun bu şirinliğine ben de gülüyorum;
“Yoo” derken..
“Babasıyla bizim şirkette aynı işin içindeyiz. Bu yüzden gelmişler. Onun gelmesi zaten aptallık ama ne yapabilirim ki kendisi bilir” diyor bu sefer ciddi bir tavra bürünerek. Bende sesimi çıkartmıyorum ve ona biraz daha sokuluyorum.. biraz sonra
“Zeyneep?” diyor ve ben ona kafamı çevirince devam ediyor
“Bence biz bir anlaşma yapalım seninle.”
“Sözleşme de imzalayacak mıyız yine?!” diyorum pat diye!
“Zeyneeeep!” diyor gülerek. Ben de;
“Kereeeem!” diyorum gülümsemesine karşılık vererek…..