AŞKIN GÖRÜNMEYEN YÜZÜ

By lenandre

336K 13.3K 387

KARAKTER TANITIMI ÖMÜR AYDEN Kitabımızın baş karakteri olan kızımız ünlü bir avukatın kızı. Her kitapta biraz... More

İlk Tereddüt
TEHDİT
YALANLAR
GÖNLÜM İSTERSE GELİRİM...
SEN KAŞINDIN, BEN DE KAŞIDIM.
BİR AN ÖLDÜM SANDIM.
İMKANSIZ...
BU DEFA SİL BAŞTAN YOK
ÖLMEK İSTEMİYORUM.
TEKİLA
KORKU
ÇOK ZORMUŞ...
MAVİ ORKİDELER
SEN BENİ NE SANIYORDUN??
YÜZLEŞME
ÇOK MUTLUYUM, ÇÜNKÜ...
GEÇMİŞTEN KALAN İZ
ECE MESELESİ
TANGO ( part )1
TANGO (PART 2)
ŞOK
ÖFKE
KÖTÜ GEÇMİŞ
GELECEK BÖLÜMLERDEN BİR KESİT
SEYAHAT
İZİN VERME
DOLUNAY (part 1)
DOLUNAY(Part 2)
AĞRI
İSİMSİZ NOTLAR
ÇAĞIN, TUNA KİM?
AYRILIK
CEZA OLARAK SENİ GÖNDERMİŞ BANA
KISKANÇLIK
TELEFON
YENİ DOST
KESİT
NEFES
PATLAMA
TEK ŞANS
KÜÇÜK MİSAFİR
HALKA(+18)
KUTLAMA
TAŞINMA
BEKLEMEK
ENZO
KESİT
SAKIN BENİ BIRAKMA!!!
BEKLENMEDİK GİDİŞ
SARHOŞLUK
ÖZEL BÖLÜM
DAVET
BÜYÜK TANIŞMA
NİŞAN
GÜZEL ŞEYLERİN SONU OLUR MU??
DUYURU
DUYURU
KAN
EN BÜYÜK SIR
MUTLULUK
ÖZEL BÖLÜM 1
SU YÜZÜNE ÇIKMAYA ÇALIŞAN GERÇEKLER
KÜÇÜK UMUTLAR İÇİN BÜYÜK YALANLAR
BİTTİ Mİ HER ŞEY
GELECEK BÖLÜMDEN BİR KESİT
TUZAK
GALİBA ARTIK EVLİYİZ?
BAL VE AYI
DURMAK KELİMESİNİ UNUT!!
BÜYÜK SÜPRİZ
KIZ MI? ERKEK Mİ?
SENDE KİMSİN??
BAYAN ALEXİS
PLAN
ALEXIS'IN TUZAĞI

İYİ BİRİNE BENZİYORSUN

2.6K 123 4
By lenandre

Selam arkadaşlar hızlı bir dönüş yapmak istedim. Bu bölümde yine yakışıklı Görkem'i göreceğiz ama daha çok Ömür ile ilgilenirken ( Aşk anlamında değil :))

Resimde gördüğünüz  kişi başrolde ki yakışıklı Çağın Işıkhan.



ÖMÜR'DEN

Sabah uyandığım da her ne kadar onu yanımda bulmak istesem de hayal kırıklığına uğradım, zaten erkenden giderken beni uyandırıp giderken öpücük bırakmıştı. Kollarımı havaya kaldırıp gerinirken aşağıdan gelen güzel kokular burnuma doldu. Sevda anne gelmiş olmalı. Hızlıca üzerimdeki örtüyle yataktan kalkıp banyoya geçerken olabildiğince acele ediyordum çünkü karnım felaket acıkmıştı. Gecenin yorgunluğu aldığım duş ile bile geçmediği için bir an önce yemek yiyip güç toplamak istiyorum. Kafamda havluyla dolaptan saks mavisi bir tişört ile siyah dar kot çıkardım, çekmeceden de siyah iç çamaşırı takımı aldım. Giyindikten sonra koşarak aşağıya indim.

Sevda anne ocağın başında her ne yapıyorsa fazla odaklanmış gibi göründü sessizce yanına yaklaşıp yanağına ıslak bir öpücük kondurduğum an elindeki kaşığı yere atıp sıçradı.

"Ömür alemsin ödümü kopardın." baş parmağıyla damağını itti. Eğilip yere düşen kaşığı alırken kıkırdayarak "Amacım da buydu zaten." dediğimde kolumu cimdiklediğinde gülümseyerek " Yaa tamam özür dilerim."

"Ben çok acıktım, portakal suyu var mı?" ocağın altını kapatırken ellerini beline koyup bana döndü. "İlahi kızım bir öğrenemedin kahvaltıda yemek yemeyi, annen sana süt yerine portakal suyu mu verdi anlamadım ki." elim dolabın kapağında asılı kaldığın da alt dudağımı ısırdım.

"Ömür, affedersin patavatsızca konuştum." gelip bana sarıldığında ona karşılık verdim.

"Sorun değil, ben bu konu da fazla hassasım, senin suçun değil. Ayrıca annem bana süt vermese boyum uzamazdı değil mi? Birde annem babama hep kızardı kıza hep portakal suyu verme, süt içsin diye ama babam inatla bana portakal suyu içirirdi." elleriyle yanaklarıma dokunup okşadı.

"Güzel kızım benim, senin ne kadar hayırlı bir evlat olduğunu görüp seninle gurur duyuyor olmalılar." dediğinde gülümsedim. Beni masaya yönlendirip oturmamı bekledi.

"Şimdi sana portakal suyu ve yanında güzel bir omlet servis edeceğim sende mızmızlanmadan yiyeceksin."

"Anlaştık anne." dediğimde gözlerinde gördüğüm ışıltılar beni çok mutlu etti.

Kahvaltıdan sonra elimde portakal suyu ile bahçeye çıktım. Havuzun kenarında duran büyük salıncağa gidip oturdum ve yavaşça sallanmaya başladım. Güneş gökyüzünde yükselirken onları düşündüm. Şu an yaşamış olsalardı acaba Çağın'a nasıl tepki verirlerdi? Babam onunla tavla oynayıp kahkaha atar mıydı? Annem "Oğlum kızımı SAKIN ÜZME." diyerek ona uyarıda bulunup kavga ettiğimizde ona kızar mıydı? Bütün bunları asla öğrenemeyecek olmama mı üzülsem yoksa onları bir daha göremeyecek olmam mı? Şart mıydı bu kadar çabuk ölmeleri hatta ölmek zorunda kalmaları. Onlara geçirecek onca zamanım varken şimdi yüzlerini bile göremiyorum. Her ne kadar özlemimi saklamaya çalışsam da bazen o kadar özlüyorum ki keşke bende onlarla ölseydim diye içimden geçiriyorum tabi sonra yakışıklı biri aklıma geliyor ve pişman oluyorum. Üstümden parlayan güneş birden kesilince korktum ve elimdeki bardak yere düştü.

"Ömür iyi misin? Korkuttum mu?" başımı kaldırdığımda tanıdık gelen sesin sahibini gördüm.

"Görkem Armani Özdenli, evimde ne işin var?" ses tonumu koruma çalışsam da bir yüksek çıktı. Eğilip bardağı yerden aldı ve bana uzattı.

"Çağın'ın başına gelen kazayı duydum, yurt dışından yeni döndüm. Gelip ziyaret etmek istedim. Oturabilir miyim?" dediğinde biraz tereddüt etsem de en dibe kaydım. Bardağıma mahsun mahsun bakarken tekrar konuştu "Sana yenisini yapabilirim." başımı kaldırıp ona baktım.

"Yani eğer istersen hatta daha farklı bir kokteyile dönüştürebilirim." omuzlarımı silktim.

"Belki, canım isterse söylerim."

"Benden hoşlanmadın değil mi?" dediğinde  beklemediğim soru karşısında afalladım. Ellerimi kucağımda birleştirip parmaklarımla oynarken baştan aşağıya siyah olan kıyafetlerini inceledim. Harika bir vücudu ve karizması olduğu için çabuk dikkat çekiyordu.

"Yalan konuşmamı istemezsin değil mi?"

"Sadece doğrular, lütfen." biçimli dudakları yukarı doğru kıvrıldı.

"Sevdiğimi söyleyemem, senden hiç iyi enerji alamıyorum. Çok garip bir kişiliğin var gibi üstelik hep koyu renkler giydiğin için bu pek de iyi insan resmi çizmiyor benim gözümde, korkutucu, dikkat çekici aynı zaman da tehlikeli biri gibisin." en sonunda sesli bir kahkaha attığın da "Nesin sen?" diye son soruyu sordum.

"İstediğim sorudan başlayabilir miyim?"

"Lütfen, on dakika süren var." 

"Yetiştirilme şeklimden dolayı böyle soğuk görünen bir kişiliğim var ama ben ne korkutucu ne de tehlikeli biriyim. Karizmatik olduğum kısmı doğrudur yalnız."

"Ona ne şüphe Sayın Armani, annen Türk değil mi? Yani soy ismin."

Kollarını karnında birleştirdi ve bacağını diğer bacağının üstüne koydu "Evet, babam İtalyan. Annem ile Nevşehir'de turist kafilesiyle gezerken tanışmışlar. Babam Türkiye'nin her şehrini karış karış gezmiş."

"Karadeniz bölgesini beraber gezmişler ve  tekrar Nevşehir'e dönüp orada evlenmişler."

"Ciddi misin? Bu çok romantik,  şuan mutlu olmalılar. Şimdi neredeler?"

"En son Çin'e gitmişler, orada bir süre kalacaklarmış." 

"İnsanlar neler yaparak vakit geçiriyorlar, biz burada hayal bile kuramıyoruz. Çok şanslılar."

"Neden böyle söyledin? Yani sende çok şanslısın sevgilin senin için canını bile vermeye hazır. Yakında evlenirsiniz. Eee daha ne istiyorsun?"

 Başımı gökyüzüne kaldırıp "Huzur istiyorum Görkem, sadece biraz huzur.  Peşimizde dolaşan pisliğin yakalanması ve bizden uzaklaşmasını istiyorum. İki gün önce yaşadığım gibi kayıp etme korkusu olmadan yaşamak istiyorum. Çağın eve gelene kadar endişeli düşünceler içinde değil, akşam ona ne yemek yapsam diye düşünerek onu beklemek istiyorum. Anlatabildim mi?"

Görkem şaşkın bir şekilde bana bakarken sesli bir şekilde yutkunduğunu gördüm, şakağından parlayan minik ter damlalarını elinin tersiyle sildi "Anlattın Ömür. Başka konu konuşalım mı artık seni üzmek istemezdim." dediğinde yanağımdan akan tek damlayı sildim.

"Çağın ne zaman gelir Ömür?"

"Keşke bilseydim ama maalesef, sabah erkenden bazı işlerle uğraşmak için gitti."

"Anladım."

"Ömür neredesin?" Samet'in endişeli sesiyle koşarak eve giderken Görkem'de arkamdan geliyordu. Salona girdiğimde Sevda anne elinde dün aldığımıza oksijen tüpüyle üst kata çıkıyordu.

"Kahretsin, rahatsızlandı değil mi? Ne zaman söz dinledi ki." merdivenleri ikişer ikişer çıktım. Odaya girdiğimde ağzında maskeyle bana baktı.

"Aptalsın Işıkhan aptal!!!" diye bağırdım. Sevda anne sessizce odadan çıktığında kapıyı arkasından sert bir şekilde kapattım.

"Söz dinlemiyorsun anladık, git adamların canını oku dedik buna da eyvallah ama sen ne diye nefesin kesilene kadar kendini zorluyorsun 100 tane adamın var git onlara emir ver onlar yapsın. Salak adam." içimden geldiğinde tüm hırsımla bağırırken sesini çıkartmadan beni sonuna kadar dinledi.

Yarım saat sonra tüpü kapatıp maskeyi ağzından çıkardığında "Bir şey mi dedin güzelim?" dedi. Elime ilk gelen nesneyi alıp kafasına fırlattım ama başını eğip kurtuldu.

"Sana yarım saattir söylediklerimi duymadın  öyle mi?"dedim

"Hayır, ben makinenin sesine odaklanmıştım." dişlerimi sonuna kadar sıkıp ellerimi yumruk yaptım.

"Yarın akşama kadar bu yataktan çıkmayacaksın, yemeğini bile bu yatakta yiyeceksin. Eğer söylediklerimin dışına çıkarsan bu evden giderim ve geri gelmem anladın mı?"

"Anladım." hışımla odadan çıktığımda Görkem'e sert bir şekilde çarptım "Hey hey!!! Biraz sakin ol." dediğinde yanından geçip gitmeye çalıştım ama kolumu tutup durdurdu "Gel sana şu kokteyili yapayım, biraz sakinleşirsin." dudaklarımı kemirerek başımı salladım.

Biz inerken Samet  çıkıyordu onu durdurup "Neden izin verdin ki? Niye engel olmadın Samet? Korktuğumu bile bile onun kendini tehlikeye atmasına göz yumdun. Bu yaptığını asla unutmayacağım." Samet başını yerden kaldırmadan öylece durdu. 

Görkem kolumu tutup "Hadi Ömür, gidelim."dediğinde onu dinledim. Mutfağa girdiğimizde Sevda  anne biraz şaşırsa da belli etmedi.

Görkem  önce benim bar taburesine oturmama yardım etti sonra rahat bir şekilde deri ceketini çıkardı "Anneciğim siz mutfağı biraz bize verir misiniz acaba?" 

"Tabi oğlum, zaten benim işimde bitmişti. Ömür kızım Çağın'a çorba yaptım birazdan götür olur mu?" dediğinde başımı sallayarak onayladım.

Görkem profesyonel bir şekilde mutfakta çalışırken bende uslu uslu oturup bekledim. Bulamadığı malzemenin yerini ona göstermeme bile izin vermedi. Sonunda karışımı bardaklara boşaltırken kokusu burnuma doldu "Çok güzel kokuyor, ne koydun içine bunun."

Bardağı önüme bir barmen edasıyla iterken yamuk bir şekilde gülümsedi.

"Sadece malzeme katmakla iş bitmiyor,  fark ettiysen tek odak noktam işimdi. Ayrıca severek yaptığım da her zaman aynı muhteşem sonucu elde ettim."

"Bakalım sende de işe yarayacak mı güzellik." söyledikleri karşısında kaşlarımı çattım.

"Sen bana mı asılıyorsun Armani?" diye tepkimi ortaya koyduğumda kahkaha attı.

"Kardeşim yaşındasın güzel avukat, aramızda yaş farkı var. En önemlisi de tipim değilsin. Ben sarışın severim." bu defa ben kahkaha attım.

"O zaman şu içeceğin tadına bakalım artık." bardaktan kocaman bir yudum aldığımda kendimden geçtiğimi hissettim ikinci yudumda az önce olanlar kafamdan kanatlanarak uçup gitti.

"Mmmm bu harika bir şey bana tarifini  vermelisin, hemen şimdi istiyorum. " bardağı kafama diktim.

"Yok öyle şey, artık istediğinde bana gelirsin ben sana yaparım. Ben bununla kız tavlıyorum güzellik yani bir nevi kazancım bu tarif. Daha bir tek dostuma bile vermedim." söyledikleri karşısında daha fazla ısrar etmedim.

Kendi bardağını iki dikişte bitirdiği sırada korumalardan biri izin isteyerek içeri girdi "Ömür Hanım mobilya firmasından geldiler. Bir kaç gün geç gelin diye talimat vermiştik ama isterseniz geri gönderelim." Elimle  alnıma vurdum.

"Geldi mi üst üste gelir zaten" diye homurdanırken Görkem "Ne mobilyası?" diye sordu.

"Üst kattaki bir odayı kafa dinleme odasına dönüştürdüm, onun için verdiği siparişler gelmiş. Günce'nin ve Çağın hastane işleri yüzünden unutmuştum. Neyse siz onları odaya taşıyın ben bir ara yerleştiririm." dediğimde Görkem hemen karşı çıktı.

"Bir ara değil hemen yapalım hem kafan dağılır biraz." asık bir suratla Görkem'e baktım. İşaret parmağımı havaya kaldırıp "Sonra bütün iş sana kalırsa karışmam bak, keyfim yok zaten."

"Anlaştık." koruma baş selamıyla mutfaktan çıktığında bende tabureden zıplayıp indim.

"Yürü bakalım Armani, şu kasların biraz işe yarasın."

Akşam saatlerine doğru odayı yerleştirme iş bitmişti. Bütün işi neredeyse Armani tek başına yaptı bende arada baş belasının yanına gittim, yemek falan yedirdim. Suçlu olduğu için sessizce ben ne dersem onu yapmaya gayret gösteriyordu. Görkem gitmeden Çağın'ı göreceğini söylediğinde beraber yatak odasına girdik.

Görkem samimi bir şekilde gidip ona sarıldı "Geçmiş olsun Çağın, biraz geç kaldım kusura bakma. Sevgilini oyalamak ile meşguldüm." dediğinde Çağın hiç bozulmadan gülümsedi.

"Teşekkürler bu sayede bende çok zarar görmedim. Ayrıca onu çok kızdırdım bugün, iyi ki sen buradaymışsın." üstündeki gri eşofmanı düzeltirken bakışları bana kaydı.

"Yorgun görünüyorsun, Görkem gittikten sonra sende dinlen biraz." dediğinde omuz silktim.

"Bakarız." cevabını verdim.

Görkem aramızdaki kıvılcımları fark edip araya girdi "Gençler sizin konuşacaklarınız vardır ama birbirinizi parçalamadan konuşun lütfen. Ben gidiyorum hafta içi buluşup plan yapalım. Hatta sizi benim evime davet ediyorum günü siz seçin." bakışları çekingen bir şekilde beni buldu.

"Bir terslik olmazsa geliriz Görkem seni ararım. "

"Anlaştık o halde görüşürüz. Çağın sende bu güzelliğin sözünden çıkma sakın." uyarısını da yaptıktan sonra bana döndü "Yolu biliyorum avukat." dedi ve odadan çıktı.

Gidip yatağın kenarına oturdum elimi alnına koyup önce ateşine baktım, normaldi. Elimi geri çekeceğim sırada benden önce davranıp elimi tuttu, avuç içime yumuşak dudaklarını dokundurduğu an kollarımdaki tüylerin hepsi havaya dikildi. Elimi yanağına çıkarttığında yeni çıkan sakalları battığı için gıdıklanıp kıkırdadım ama hemen yumuşadığımın farkına varıp elimi çektim.

"Çok sana bu gece böyle şeyler." yanından biraz uzaklaştım.

"Nasıl şeyler asi avukat?" elini bacağıma koyup okşadı "Böyle şeyler mi?"

"Yoksa" bacağımı serbest bırakıp elini karnına koydu,  tişörtten tenime geçen sıcaklık erimeme neden olmadan ayağa kalktım.

"Dokunmak, öpmek, okşamak ve sevi... son kelimemi zorlukla yuttum.

"Yok hiç biri!!" suratında ki tebessüm yok olurken devam ettim "Yarın da dinleneceksin ve tamamen iyileşmeden bu yataktan çıkmayacaksın. Ben bu gece diğer oda da yatacağım."

"Ama avukat bu kadar da olmaz, dün hastane de salak mıyım sensiz yatayım diyordun, şimdi başka odaya gitmekten bahsediyorsun."

"Demek ki erken konuşmuşum, şimdi  uyu. Bende yorgunum. Birde yarın dışarı çıkmayı düşünüyorum hem bebek için hem de kendim için alışveriş yapacağım. İstediğin bir şey olursa söylersin." dolaba gidip gecelik ararken hiç sesi çıkmadığın da kıs kıs gülme istediğimi zorlukla bastırdım.

Eee Çağın efendi etme bulma Dünyası önceden sen bana söz geçiriyordun şimdi ben sana. Ohh olsun sana biraz aklın başına gelsin. Siyah saten geceliğimi elime alıp kapıya yöneldiğimde iç geçirdiğini duydum ama yüzüne bile bakmadan odadan çıktım. Koridorun sonundaki boş olduğunu düşündüğüm odaya girip hızlı bir şekilde üstümü değiştirdim ve çekmeceden bulduğum temiz fırçayla dişlerimi fırçaladım. Kendimi yatağa attığım da gözlerim kapanmak üzereydi, saniyeler sonra kapandı.

...............................................................................................................................................................................

Kapımın tıklamasıyla gözlerim açıldı. Yatakta doğrulup "Kim o?" dedim.

"Ömür kızım uyandırdım, ama yardım etmen gerek."

"Sevda anne içeri gel lütfen." kapıyı açıp usulca içeri girdi.

"Kızım şu bebeğe bir bak lütfen, sabahtan beri tek lokma yediremedim. İnatlık damarı tuttu, yemiycem dedi ama birazdan ilaç içmesi gerek." saçlarımı karıştırarak yataktan kalktım.

"Tamam annem sen işlerini hallet ben onunla ilgilenirim. Dün olanlar yüzünden trip atıyor demek ki" kendi kendime homurdanırken Sevda anne odadan çıktı. 

Koridorda sürüne sürüne yürürken odadan gelen sesle uykum açıldı, bangır bangır oyun sesi geliyordu. Adımlarımı hızlandırıp odaya daldım. Elinde oyun kolu ile keyifli bir şekilde oyun oynuyordu. Yatağa yaklaşıp elinden kumandayı aniden çektim.

"Ne yaptığını sanıyorsun, birinci olmak üzereydim." kumandayı sinirle yere çarptım.

"Derdin ne senin? Sabah sabah beni uykumdan ettin, kadına eziyet ettin, yemek yemedin. Ne istiyorsun Işıkhan?" ses tonum yavaştan yükseliyordu.

Masanın üstünde duran tepsiyi elime alıp yatağın kenarına oturdum tabaktaki yumurtalı ekmekleri görünce yine midem bulanmıştı ama sesimi çıkarmadan kesip çatala sapladım ve ona uzattım. Pis bir şekilde sırıtıp çataldaki ekmeği ağzına aldı ve neredeyse çiğnemeden yuttu.

"Bebek misin sen? Ne diye mızmızlanıp duruyorsun. Tabağın bitsin uykuma devam edeceğim"  ağzındaki bitirmeden başka parça verdim. Nasılsa geniş bir ağzı var sorun olmaz.

"Hayatım yavaş versene, boğulacağım" boğuk çıkan sesine aldırmadan yemeğini vermeye devam ettim.

"Onu beni uykumdan etmeden önce düşünecektin." dedim ve beş dakika sonra tabağı boş bir şekilde sehpaya bıraktım. Çağın hala ağzındakileri öğütmeye çalışıyordu. Yataktan kalktığım da bende uyku falan kalmadığı için banyoya yöneldim yüzümü yıkayıp saçlarımı tararken içerden bana seslendi, elimde tarak ile odaya girdim.

"Sen dışarı çıkacaksın birazdan değil mi? Yani artık uyumazsın nasılsa." tarağı saçlarımda gezdirirken başımı salladım.

"Şirkete uğrayıp benim için bir dosya getirir misin?" 

"Tabi ki, hangi dosya?"

"Arayıp Şebnem'e söylerim sana o ulaştırır."

"Okey, ama bir şey dikkatimi çekti. Sen ne kadar uslusun bugün. Tıpkı bir kedi yavrusu gibi." tabirim karşısında sesli bir kahkaha attı.

"Senin huyuna gidip bu gece seninle uyumak istiyor olabilirim." parmaklarıyla küçük işareti yaptı.

"Birazcık. Off tamam özledim asi avukat ne yapayım. Bazen keçi gibi inatçı oluyorsun zararlı çıkıyorum." masum bakışları karşısında bütün savunma mekanizmam alt üst oldu. Tarağı rastgele bir yere fırlatıp yatağa koşup üstüne atladım.

Nasıl becerdiyse beni anında beni altın aldı ve dudaklarıma yapıştı. Kollarının arasında erimemek için büyük bir savaş vermek zorunda kaldım çünkü bende onu özlemiştim.Nefes almama bile izin vermeden ben, öpmeye devam ederken boştaki eli tehlikeli sulara girmişti. Alt dudağını boş bir anında ısırdığım da sesli bir şekilde inleyip saçımı çekti.

Dudaklarını benimkilere öyle bir kapattı ki üst dişlerimiz çarpıştı, acısına aldırmadan öpüşmeye devam ederken eli iç çamaşırımın kenarındaydı. Dudaklarını boynuma yönlendirdi. Karın kaslarına dokunduğum an kasılıp duraksadı ama hemen işine devam etti. Bir ara yüzüme bakıp güldüğünde bende ona güldüm nefes nefese "Sen bugün dışarı çıkarken ne giyeceksin?" diye gerip bir soru sordu. Nefesimi düzene sokmaya çalışarak "Karar vermedim." dedim.

Ve iki saniye sonra boynumdaki hassas nokta zonkladığın da amacını anladım. Sinirle tırnaklarımı karnına geçirip ince tişörtünü deldim ve üç uzun çizgi çektim.

"Hay lanet!!!" sıçrayarak üstümde doğrulup önce karnına sonra bana baktı. 

"Ohh olsun sana." deyip elimle boynumu okşarken ağrıyı dindirmeye çalışıyordum. Karnına baktığım da kendimle gurur duydum. Tahmin ettiğim gibi üç çizgi yerli yerinde duruyordu. 

"Bir yakından bakabilir miyim? Nasıl bir işçilik çıkarmışım?" diyerek dalga geçtim. Ellerini tişörtün eteklerine götürüp tek hamlede çıkardığında gözlerim yuvalarından çıkmak üzereydi.

"Kalk üstümde hayvan, dişlerini geçirdin boynuma." ellerimle ona vurmaya çalışırken beni durdurmadı çünkü izlemesi daha zevkliydi. Uzun zamandır izin vermiyordum resmen hıncını aldı.

Yarım saat sonra kapıdan çıkarken hala kendi kendime söyleniyordum. Arabaya giderken boynumda duran fuları düzeltip korumalardan saklanmaya çalışıyordum.  Tam arabaya bineceğim sırada biri kolumu tuttu "Ömür bekle." fuları sıkıca tutup "Efendim Samet." dedim.

"Yanında gelebilirim, istersen." iki saniye kadar düşünüp "Tamam." dedim.

Çünkü yüne başıma dert alıp gelmek gibi bir niyetim yok hem de alışveriş paketlerini taşıtacak biri iyi olur. Bir nevi intikam işte. Ön koltuğa yerleşip kemerimi takarken oda şoför koltuğuna oturdu. Arabayı  harekete geçirdiğinde bende müzik çalara uzanıp hareketli bir şarkı bulup sesi sonuna kadar açtım. Samet yüzünü buruşturduğun da keyifli bir şekilde arkama yaslandım.

Şirkete yakın bir sokağa geldiğimizde müziğin sesini kıstım Samet derin bir "Ohh!!" çektiğinde kıkırdadım.

"Şirkete uğramamız gerek, Çağın dosya istedi."

"Emredersiniz efendim." diyerek karşılık verdiğinde kaşlarımı çattım.

"Emretmek Allah'a mahsustur. Sen ban neden böyle mesafeli davranıyorsun, dün sana kızdım diye mi?" lacivert ceketinin yakasını düzeltti. Vitesi geçirdi "Sinirliyken kimse doğru kelimeler kullanmaz, sende öyleydin ve haklıydın."

"Hmm bunu zaten biliyorum ama sen bozulmuşsun bana. Özür dilerim biraz fazla abarttım."

"Yok ya önemli değil."

"Önemli hayatımda en sevmediğim şey birinin kalbini kırmak, sevdiğim insanların kalbini haklı ya da haksız olarak kırmaktan nefret ederim seni de sevdiğime göre. Önemliymiş değil mi?"

"Pekala sen nasıl istersen en azından Çağın gibi yumruk atmıyorsun." dediğinde arabayı durdurdu. Başımı kaldırdığımda şirkete geldiğimizi gördüm.

"Ve sen benim hayatımı kurtarmıştın hatırladın mı?" dediğimde başını salladı.

"O yüzden asla kalbini kırmamam gereken kişilerden birisin." kemeri çözdüm.

"Çağın gerçekten yumruk mu atardı sana?" diye sorarken gülüyordum.

"Evet onun yüzünden en az bir hafta kız arkadaş yapamıyordum." bu defa yüksek bir kahkaha attım.

"Neyse bu konulara ben şu dosyayı alıp geldikten sonra devam edelim ama seni uyarıyorum Şebnem hayatına girdiyse ki tahminlerim doğruysa yakın zaman da girecek onu aldatırsan seni öldürürüm." uyarımı anlamış olacak ki önce yutkundu sonra "Tamam, söz veriyorum." dedi.

Arabadan inip hızlı adımlarla şirkete girdim, asansörde geçen vakitte boynumdaki fuları düzeltip durmakla uğraştım. Asansörden indiğim an yine aynı durumla yüz yüze geldim. Şebnem boynuma atladı. Kollarımı ona doladım ve karşılık verdim.

"Ömür Hanım sizi çok özledim." kollarımı geri çektim ve "Bende seni özledim, nasılsın."

"Şebnem evime ziyarete geldiğinde daha çok konuşuruz şimdi dosyayı versen bende gitsem olur mu? Malum Çağın  hala toparlanamadı." anlayışlı bir şekilde başını salladı.

"Anladım, hemen getiriyorum."

Şebnem'i koridorda beklerken kulağıma kapı çarpma sesi geldi. Adımlarımı sesin geldiği yere yönlendirdim. Koridor boyunca bütün kapılar açıktı sadece bir tanesi hariç "Çağın'ın odası" koşarak kapıya ulaştım ve açtım. İçeriye göz gezdirirken masanın altında iki tane çıplak bacak görmeyi beklemiyordum. Şaşkın bir şekilde kim olduğunu çözmeye çalışırken hareketleri dikkatimi çekti, hızlı hızlı bir şeyler karıştırıyordu. Sessizce yaklaşırken acaba şirketten biri mi diye düşünüyordum. Masaya yaklaştığım an bağırdım "Kalk ayağa!!" birden duraksadı.

"Lanet olsun!!!" ses tanıdık geldi ama hala görünüşü yabancıydı. Başını kaldırdığı an göz göze geldik ve dudaklarımdan ismi döküldü "ECE!!!" 

Bölüm sonu arkadaşlar uzun bir bölüm oldu ve erkenden yazdım.

Umarım beğenirsiniz hatam varsa affedin lütfen ( ya da yorum yapabilirsiniz :)








Continue Reading

You'll Also Like

3M 159K 40
Heja güzelliği ve cesaretiyle Amed'e nam salmış kadın. Ağir yakışıklılığı ve bastığı yeri titreyișiyle Amed'in saygı duyulan ağası... Kadın çok sevd...
121K 19.5K 42
TÖRE & ADALET SERİSİ 2. KİTAP♟️👠🎓
163K 11.2K 47
Gerçek Osmanlıyla bir alakası yoktur. iyi okumalar.
121K 867 46
Bengi ile Cem Can ile Nalan İki evli çift. Bengi ile Can iş arkadaşıdır, zamanla aralarında yakınlaşma başlar ama ikisi de evlidir. Hem aşklarını y...