AYANA ( Bir Asker Hikayesi)

By Tugbaff

633K 24.7K 3.9K

İki aydır görevde olan ve son iki gündür haber alınamayan bir asker... Onu bulmak için görevlendirilen iki ti... More

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
KAHRAMANMARAŞ DEPREMİ
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
DUYURU
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
DUYURU
YENİ BÖLÜM DUYURUSU
19. Bölüm
21. Bölüm
Yeni Bölüm Duyurusu
22. Bölüm
23. Bölüm
Duyuru
24. Bölüm
25. Bölüm
Yeni Kitap Tanıtım
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
Yeni Kitap Yayında
29. Bölüm
30. Bölüm
Duyuru
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
Minik bir duruyu
35. Bölüm
36. Bölüm
Duyuruuu
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
FİNAL

20. Bölüm

11K 469 61
By Tugbaff

Ay yirmi bölüm oldukk 🥳🥳

Bu bölümü yorumlarıyla kitabıma şeref veren okuyucum benbihterziyagill'e ithaf ediyorum 💕

Satır aralarında yorumlarınızı bekliyorum. Buyrun bölüm sizlerle 👇

Dinlenme odasına girdiğimizde elinde kocaman bir paket ile Şeyda'nın önünde durmuş bir Ömer ve etraflarını sararak pür dikkat onları izleyen diğerleri vardı.
- Ömer napıyorsun aslanım?
- İlanı aşk komutanım.
- La havle! Oğlum aşk ilan etmenin yeri mi burası?!
- Siz Mihri komutanıma nerde ilan ettiniz komutanım?
- Sanane lan!

Ozan Ömer'i çekiştirirken bir yandan da konuşuyordu.
- Komutanım siz buna bakmayın. Yine ayarları bozuldu. Oğlum gelsene lan sen de!
- Şeyda da gelsin.

Göz deviren Şeyda koltuklardan birine oturdu.
- Ozan al şu arkadaşını. Elimden bir kaza çıkacak.
- Senden gelecekse razıyım valla.

Sanırım olaya el atmanın zamanı gelmişti. Öncelikle elindeki pakete uzandım. Ben çektikçe o da kendine çekiyordu.
- Ulan versene!
- Vermem komutanım.
- Bekle sen bekle. Şu işi halledelim de ondan sonra ayrı olarak sıçıcam ağzına. VER LAN ŞUNU!

Bağırınca irkilerek vermişti paketi. Aldığım gibi bir kenara koydum. Ardından Ömer'e dönerek kapıyı işaret ettim. Oflayarak yürürken Karan ensesine vurdu.
- Oflama komutanına!

Karan seni yeme işini de yazıyorum bir kenara canım.

Ömer'le birlikte odama girdiğimizde kapıyı da kapattım. Karşılıklı koltuklara oturduğumuzda konuştum.
- Oğlum sen mal mısın?!
- Niye ki komutanım?
- Bir de soruyor. Gerizekalı sen böyle ilanı aşk edersen kız kabul eder mi?
- Etmez mi?
- Ömer siktir git!
- Tamam tamam komutanım. Nolur yardım edin bana.
- Az beklesen edecektim zaten. Kız gelir gelmez yapışmışsın yakasına.
- Napiyim, heyecanlandım. (Ömer seni yerim çocuk fmdmd)
- Ne var bari o pakette?
- Pamuk şeker makinesi.
- Ne alaka lan?
- Ya komutanım o kadar da değil. Boşuna almadık herhalde. Kız bir kere pamuk şekeri çok sevdiğini söylemişti. Ben de makinesini alayım da canı çektikçe yesin dedim.

Dayanamayıp kahkaha atmıştım. Bu çocuk aşık olunca bir tatlı oldu hee.

- Niye güldünüz ki? Bu da mı yanlış?
- Hayır hayır. Yani ne kadar doğru bilemedim ama ben asıl senin heyecanına güldüm.
- Napıcam ben ya?

Yenilgiyle konuşmuştu. Üzülmedim diyemem şimdi. Mihri nerde? Sen kimsin?
Benim de duygularım var iç ses. O kadar da değiliz yani. Enteresan.

- Öncelikle bir dur. Herkesin içinde ilanı aşk etmeye çalışarak yeterince sinirlendirdin zaten kızı.
- Doğru.
- Sen şimdilik bir şey yapma. Sakinleşsin, ondan sonra ben yoklarım Şeyda'yı.

Ne olduğunu anlamadan kalkıp sarılmıştı.
- Höst lan! Geri bas.

Hızla geri çekilmiş ve heyecandan ne yapacağını bilmiyor vaziyetteydi. Şapşal.
- Pardon komutanım. Şey olunca şey ettim.
- Bence bir süre sen kimseyle konuşma Diken. İyice salak bir şey oldun.
- Emredersiniz komutanım. Bundan sonra sizin sözünüzden hiç çıkmayacağım.
- Abartma bir şeyi de ya. Neyse hadi kalk yanlarına gidelim. Sayende bir hoşgeldiniz bile diyemedim.

Önden geçip kapıyı açarak kenara çekilmişti. Bu ne zamandır bu kadar kibar?

Dinlenme odasına geldiğimizde Şeyda yoktu. İyi de olmuştu. Ömer'i şu an görmesi yeniden sinirlenmesi demek.
- Kendine getirdin mi bu dangalağı?
- Öyle olduğunu umuyorum Pars.
- Komutanım valla siz ne derseniz o.
- İnşallah Ömer.
- Hoş geldiniz bu arada. Bizimkinden fırsat bulamadım.
- Biz de neye uğradığımızı şaşırdık zaten komutanım. Bir geldik bu salak elinde koca paket Şeyda'yla konuşuyor.

Rüzgar'ın dediğine Ömer hariç herkes gülmüştü.
- Eee duyduk ki kız istiyormuşuz?
- Egemenler de gelsin, cuma günü olur diye konuştuk bakalım.
- Karan Meral teyzeler geldi mi?
- Hem de cümbür cemaat. Eve gitmeye korkuyorum.
- Korkutma lan kızı da.
- Onunkilerden korkana kadar önce benimkileri atlatabilmem lazım merak etmeyin.
- He valla Mihri komutanım haklı. Hele bir halasıyla teyzesi var kii..
- Eee Ozan?
- Melek gibiler maşallah demek istedim komutanım.

Halam ve teyzeme melek denmesi sonucu ister istemez kahkaha atmıştım. Duydunuz dime melek dedi?!

- Dedeniz ne zaman gelecek komutanım?
- Bir bilsem Selim. Hatta gelecek mi onu bile bilmiyorum.
- O niye?

Merakla konuşan Osman'a cevap verdim.
- Adam tutturdu vermem diyor. Boşuna oraya kadar yorulamam, onlar da boşuna gelmesinler diyor.
- Eee nolucak o zaman?

Bu sefer de soran Ali'ydi.
- Valla ben açtım telefonu, ya buraya gelirsin ya da gelirsin diyip kapadım. Gelir dime?
- Kesin.
- Tabi canım.
- Aynen.
- Net gelir.
- Gıcık oluyorum hepinize.
& Eyvallah.

Ben göz devirirken bir asker gelip Pars'ı albayın çağırdığını söylemişti. Muhtemelen görev raporu içindi.
- Şeyda nereye gitti?
- Işıl'ın yanına gidiyorum demişti.
- İyi ben de gideyim bari.

Revire vardığımda kahve içiyorlardı.
- Demek bensiz?
- Yakalandık.

Işıl'ın gülerek söylediğine ben de gülmüş ve diğer sandalyeye oturmuştum.
- Eee ne konuşuyorsunuz bakalım?
- Sence?
- Kız napmış Ömer öyle?
- Ya bakın tamam şu an yaptığı çok saçma. Ama heyecanlandı çocuk napsın? Biliyorsunuz bizim diğer dangalaklarla birlikte yaşıyor ve onlar da anladığım kadarıyla gaza getirmiş çocuğu.
- Savunma şunu bana Allah aşkına.
- Savunmak değil bak gerçekten. Ömer seni cidden seviyor ve ilk defa karşılaştığı bu durum karşısında nasıl davranacağını bilmiyor.
- Bence de. Hemen kestirip atma derim Şeyda.
- Kestirip atamam zaten.

Pardon?! Kız yoksa... Emaaaan! Ömer yetiş koçum!

Şokla Şeyda'ya baktım.
- Kız seviyor musun sen bunu?!
- Yani tam sevmek denilmez belki ama hoşlanıyorum.
- Ohaa!
- Mihrimah bak sakın söyleme ona.
- Yok yok söylemem. Sen asıl şundan kork.
- Ben ne yaptım be?!
- Karan'la sevgili olduğum gibi Rüya'ya yetiştiren kimdi?
- O tam öyle sayılmaz.
- Hı hı aynen Işıl.
- Aman size kalsa evlenince söylecektiniz. Ne güzel süreci hızlandırdım işte.
- Gör bak Şeyda.
- Gördüm gördüm.
- Size de yaranılmıyor. Neyse isteme ne zaman?
- Cuma.
- Ay ben ne giyicem ya?!
- Işıl seni değil Mihrimah'ı istemeye geliyorlar.
- Olsun. Kız eve nasıl sığıcaz?
- Sığmayız zaten o kadar insan. Havalar hazır sıcakken bahçeyi hazırlayalım dedi bizimkiler. Halamda o iş merak etmeyin.

Gerçi ben onda diye daha çok endişeleniyorum ya neyse..

Ben de ben de!

Kızlarla biraz daha oturmuş ve Işıl'a yaralı bir asker gelince dağılmıştık. Şeyda ile dinlenme odasına dönmüştüm. Yokluğumda Karan da albayın yanına gitmiş meğer. Belli ki yeni bir operasyon geliyor. Aman iyi sıkılmıştım zaten. Sizin isteme işi yalan olursa görürüm ben seni. Ağzını bir kere hayra açsan şaşıcam!

Aslında bazen şu yaşadıklarım bana bir rüyaymış gibi geliyordu. Ben ve evlenmek? Açıkçası benim için evlenmek çok uzak bir durumdu. Kalbimde bu zamana kadar sadece vatan aşkı vardı. Karan hiç yokken birden kuruldu kalbime. Ama iyi ki de kuruldu. Ona dair hiç keşkem yok. Hep iyi kilerim var. Sizler de hayatınızda keşke değil, iyi ki diyeceğiniz insanlar biriktirin canlarım.

Yaptın mı edebiyatını?

Siktir git iç ses.

~~~~~~~~

Karan yanımıza döndüğünde operasyonun henüz netleşmediğini, muhtemelen haftaya olacağını söylemişti. Ardından da tim olarak mesai bitimine kadar talim yapmıştık. Şimdi ise eve gitmek üzere arabama ilerliyordum. Omzuma atılan kolla yanıma döndüm. Sahibi belliydi.
- Bırakayım mı güzelim?
- Arabamla geldim fakat teklifiniz için teşekkürler bayım.
- Ne demek balkon güzeli.
- Ay Karan!
- Efendim birtanem.
- E biz bizimkiler ve sizinkiler problemini konuşmadık.
- Boşver güzelim yarın hallederiz.
- İyi madem.

Arabamın yanına gelince saçlarımdan öpmüş ve vedalaşmıştık.

Eve geldiğimde direk duşa girmiştim. Yaz sıcakları sayesinde iyice bunalır olmuştuk. Duştan sonra üzerime zaten akşam olduğundan direk şortlu bir pijama takımı giymiştim.


Herkes bahçede olduğundan hızlıca saçımı kurutup ben de indim.
- Şükür be kuzi. Nerde kaldın?
- Geldim işte Berk. Eee naptınız bugün?
- Gezdik.
- İyi yapmışsınız.

Bu sırada benim bile daha doğru dürüst buraları gezmediğim aklıma geldi. Harika biriyim cidden.

Biraz sonra bahçe kapısı açılınca oraya döndük. Karşımda aslında Karan yok, bu bana beynimin bir oyunu değil mi?
- İyi akşamlar.

Babam gülerek kalkmış ve sıkı sıkı sarılmıştı. Ne bu Karan sevgisi baba? Hayır bir de nerden çıktı bu? Hani yarın hallederiz demişti? Hain köstebek!
- Oha! Taş gibi lan bu!

Yanımdan gelen sesle Berk'e döndüm.
- Salyanı topla gerizekalı.
- Kuzi bu ne?! Bu nasıl beğendi seni?
- Berk elimin tersindesin!

Halamlar da Karan'ın arkasından bahçeye girmişlerdi. Bitmez bu akşam ben size söyleyeyim...

~~~~~~~~

- Al oğlum al bundan da ye.
- Bak bak Asuman teyzenin sarmasından da ye.
- Asker adamsın çocuğum sen ye ye.
- Bizim huysuzla uğraşıyorsun enişte ye ye.
- BERK!
- Sus kız!

Ayağa kalkmamla kaçması bir oldu. Allah'ım etrafım neden hep gevşek dolu?

Saatlerdir annemler Karan'ı esir almış ve bırakmıyorlardı. Babam da ben de kurtarmaya çalışsak da nafileydi. Hayır beyimiz de hiç rahatsız gibi durmuyor ki! Değişik herif.
- Hanımlar yeter ama artık! Bırakın oğlumu.
- Aman abi sen de! Yemedik oğlunu.
- Aslında ben bir su içmeye gitsem iyi olur.
- Sen otur oğlum Mihrimah getirir.
- Gerek yok alırım ben.

Karan kalkarak giderken halam bacağımı cimcikledi.
- Ne be?!
- Kız gitsene peşinden!
- E alıyo işte.
- Mihrimah kalk git valla alıcam elime terliği!

Oflayarak yerimden kalktım. Aslında normalde koşa koşa giderdim ama benden gizli babamla anlaşıp geldiği için trip atasım vardı. Tabii halam müsaade etseydi!

Mutfağa girdiğimde su içiyordu. Hayır Mihri suyun gidişini izleme! İzle izle. Kes sesini içimdeki şeytan! Aşk olsun 😈.
- Hani yarın hallediyorduk yüzbaşım?
- Haydaa. Yine yüzbaşı olduk iyi mi?
- İyi. Çok iyi!
- Güzelim valla benim de planım değil. Babanla konuşurken spontane gelişti.

Ciddi mi diye bir yüzüne baktım. E siktir ama artık Mihri! Bunu alamıyor muyuz içimden ya?!

Belimden tuulmasıyla Karan'a döndüm.
- Ne güzel olmuş benim balkon güzelim.
- Pijama işte Karan.
- Olsun, çok yakışmış. Çeyizine de al bunlardan.

Kahkaha atarken boynumu öpmüştü.
- Hatta birlikte alalım. Nasıl fikir?
- Ben de ne zaman teklif edeceksin diyordum güzelim.
- Karan!
- Hmm?

Dudağımı öpecekken geri çekildim.
- Herkes evde delirdin mi sen?
- Herkes bahçede.
- Aman çok değişti!
- Neyse yarın odama uğrarsın, alırım borcumu.
- Bugün Ömer'e kızana bak sen. Kororgoh lon boroso!

Kahkaha atmış ve sonrasında saçımı öpmüştü.
- Sınırlarımı ne kadar zorladığını gör işte güzelim.
- Aman her şeye de kılıfımız var maşallah.
- Öyle tabii. Neyse hadi çıkalım bahçeye. Yoksa ırzıma geçtiğini düşünecekler.

Gülerek söyleyip mutfaktan çıkarken omzuna vurdum.
- Öldürürüm seni Karan!

Gülüşü kahkahaya dönerken bahçeye çıkmıştık.
- Hayırdır Karan oğlum?
- Ömer'den bahsettik de ona gülüyor anne.

İyi kıvırdın hee.

Tabi kızım.

Ardından annemler merak edince Ömer'in bugün yaptıklarını onlara da anlatmıştık. Sohbet muhabbet devam ederken günü bitirmiştik. Herkes sevmişti Karan'ı, belli. Yarın akşam da benim Karan'ın ailesi ile tanışacağıma dair anlaşmış ve Karan'ı yolcu etmiştik. Zeynep ve Hâle beni ne giyeceğime dair odaya sürüklerken elimden tek gelen kaderime razı gelmekti. Sonuçta ne demişler: Kaderim kader olsaydıııı...

Selaaam canlarım. Nabersiniz?

Valla ben yine çok severek yazdığım bir bölümle sizlerleyim. Dilerim siz de beğenirsiniz.

Bu arada paylaşımlar yaptığım bir blog hesabım var. Hesabımda bazı akşamlar sohbet ediyoruz. Sizler de benimle sohbet etmek isterseniz blog hesabıma beklerim.
Hesabım:   tugba_blogg_

Continue Reading

You'll Also Like

5.8M 191K 98
Karan Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam. Şimdi her şeyden çok istediği bir şey...
650K 43K 30
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
441K 12.2K 51
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!
625K 42.4K 43
Çilek Alança Yıldırım mı yoksa Çilek Alança Saruhan mı demeliyiz? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek, ailesinin gerçek olmadığını ve küçük...