Camelot'un Düşüşü

Bởi CamelotunBekcisi

65.1K 5.2K 2.5K

Genç kız kimsenin dokunamadığı, dokunanın kılıcın gücü tarafından itildiği kılıca hiç düşünmeden elini attı... Xem Thêm

1. Bölüm-Camelot'a Gidiş
2. Bölüm-Percival
3. Bölüm-Prens Arthur
4. Bölüm-Gaius'a Ziyaret
5. Bölüm-Eğlence
6. Bölüm-Morgana
7. Bölüm-Kaçırılış
8. Bölüm-Lord Byron
9. Bölüm-Kurtuluş
11. Bölüm-Turnuva
12. Bölüm-Sir Valiant
13. Bölüm-Yansıma
14. Bölüm-Kleofrdit
15. Bölüm-Kutlama
16. Bölüm-Buluşma
17. Bölüm - Pelerinliler
18. Bölüm-Kavga
19. Bölüm-Nathaniel
20. Bölüm-Kılıç Efsanesi
21. Bölüm-Prenses Dianne
22. Bölüm-Cesur Fare
23. Bölüm-Yüce Şövalye
24. Bölüm-Harita
25. Bölüm-Mağara
26. Bölüm-Ragnor
27. Bölüm-Bedeli Ne Olursa Olsun
28. Bölüm- Sanguis, Viribus, Deus
29. Bölüm-Bir Kardeşi Öldürmek
30. Bölüm-Seni Seviyorum
31. Bölüm-Taverna
32. Bölüm-Anlaşma
33. Bölüm-Kim Ölmeli?
34. Bölüm-Kıskançlık
35. Bölüm-Kadın
36. Bölüm-Gurur
37. Bölüm-Stella Tenebrarum (Karanlığın Yıldızı)
38. Bölüm-Yüce Şövalyenin Yükselişi
39. Bölüm-Bedelini Öder
40. Bölüm-Vicdan Azabı
41. Bölüm-Evlilik
42. Bölüm-Düğün Hazırlıkları
Yoklama
43. Bölüm-Düğün
44. Bölüm - Hapis
45. Bölüm - Ceza
46. Bölüm - Evlilik
47. Bölüm-Sen Bir Şövalye Değilsin
48. Bölüm - Bebek
49. Bölüm - Savaş
50. Bölüm - Mucize Mi, Felakat mi?
Finale Az Kala
51. Bölüm - Çanlar Kimin İçin Çalıyor?
52. Bölüm - Doğum
53. Bölüm - 6 Yıl Sonra
Selam
54. Bölüm - Kimsin Sen?
55. Bölüm - Bakıcı
Selamlarr
56. Bölüm - Onu Deli Gibi Özlüyorum ve Bu Beni Öldürüyor
57. Bölüm - Ragnor'un Ölümü
58. Bölüm (Final) - Camelot'un Düşüşü, Avalon Yükseliyor

10. Bölüm-Yakınlaşma

1.7K 130 154
Bởi CamelotunBekcisi

shippercatsse ithafen, sözümü tuttum :)

10. Bölüm-Yakınlaşma

Arthur onu izlerken Emery köyden birkaç kızla muhabbet etmeye başlamıştı. Percival ise oturmak yerine kalkarak eline ikinci bir içecek daha alıp genç kıza doğru ilerledi. O daha ulaşamadan köyün genç delikanlıları kızın etrafını sarmıştı. Percival somurtarak onları izlerken Emery gülerek hepsiyle muhabbet ediyordu. Sarışın bir kız Percival'le konuşmayı deneyince umursamayıp tekrar yerine dönmüştü. Arthur onun ne yapmaya çalıştığını anladığı için konuşamamasına biraz sevinirken Emery'nin çevresindeki erkeklerden o da en az onun kadar rahatsız olmuştu. Kesinlikle herkesin anlaştığı ve çevresinde dolandığı biriydi, kuşkusuz genç erkekler arasında da popülerdi. Ama anlaşılan o, bu ilgiyi normal bir arkadaşlık zannediyordu tıpkı Edward da olduğu gibi. Ve bir diğer kesin şey ise Emery'nin anlaşamadığı tek erkek kendisiydi. O an hepsinin arasından onu çekip almak istedi, ciddi ciddi bunu yapmayı planlarken Merlin daha erkenci davranmış, çocukları onun çevresinden dağıtıp, kardeşini de masaya oturtmuştu. Arthur sırıtırken Emery'nin Merlin'i azarladığı belliydi. Merlin ise kulak asmamış onun ağzına yemek tıkıştırmıştı. Genç kız abisinin kafasına şaplak geçirirken, Merlin ise saçlarına yapışmıştı. Köy ahalisi buna alışık olduğu için umursamıyordu bile ama Arthur şokla ikiliyi izliyordu. Birbirlerinden hem bu kadar gıcık kapıp hem de bu kadar birbirlerini sevmeleri oldukça şaşırtıcıydı. Olaya anneleri müdahale etmiş, ikisinin kulaklarını çekerken azarladığı her halinden belliydi. Arthur kendini tutamayıp bir kahkaha koyverirken bu sefer şaşkın bakışlar ona toplanmıştı.

"Lancelot bu dediğin çok komikti." Arthur toparlamak için bunu uydurup onun koluna vurmuştu. O ifadesini toplayıp gülmeyi keserken, Lancelot ise anlamasa da bu hareketine gülmüştü. Bu günlerde prensleri normal değildi kesinlikle.

Gece olunca Hunith onlar için yatakları hazırlamıştı. Evleri salon ve ayrı bir odadan oluşuyordu, oda da normal zamanlarda Hunith ve Emery kalırken Merlin salonda uyuyordu. Anneleri Arthur'un oda da kalması için ısrar etmesine rağmen, Arthur Emery ve onun oda da kalması gerektiğini söyleyip kendisi salonda diğer erkeklerle kalmıştı.

Birkaç saat sonra herkes uykuya dalarken, Arthur yerinde kıpırdanıp duruyordu. Uyku bir türlü tutmamıştı genç prensi. Emery ve annesinin bulunduğu odadan kapı sesi gelince Arthur oraya bakındı. Pencereden vuran ay ışığından onun Emery olduğunu gördü. Genç kız fazla ses çıkarmamaya özen göstererek dışarı çıkarken Arthur da ayaklanmıştı. Onun peşinden dışarı çıkıp ormana gitti, nereye gittiğini merak ediyordu. Bir süre sonra onu gözden kaybetmişti. Şaşkınlıkla etrafa bakarken ensesinde keskin metali hissetti. Yutkunup duraksarken, seri bir hareketle yere eğilip kılıcı tutan kişiye çekme taktı. Onun düşürdüğü kılıcı almaya çalışırken bacağının ısırılmasıyla inledi. Kılıcı bırakıp tüm kuvvetiyle bacağını ısıran karanlık figürü tutup yere sererek üstüne çıktı. Bir kolu onun boynuna sıkıca baskı yapıyordu. Nihayet vuran ay ışığıyla altında yatan kişiyi fark edince hızla kolunu çekti.

"Emery! Arkamdan neden sinsi sinsi dolanıyorsun?" Emery boğazını tutarken öksürdü.

"Asıl sen arkamdan sinsi sinsi dolanıyordun!" Arthur dudak büktü, mantıklıydı.

"Çıktığını görünce merak edip geldim. Ne işin var bu saatte dışarı da?" Arthur'un kolları onun iki yanına açılmış, bacakları önceden kalma kendini korumak için onun bacaklarının üstündeydi. Ama ikisi de henüz farkında değil normal bir pozisyondaymış gibi konuşuyorlardı.

"Uyuyamadım hava almaya çıktım." Başını salladı Arthur. Emery durumu yeni fark etmiş gibi doğrulmaya çalıştı. "Üstümden kalkmaya niyetin var mı?" Arthur hemen kendini yana atmış, göz devirmişti. Sırtını ağaca yaslarken onun yere düşürdüğü kılıcı alıp incelemeye başladı. Emery ise o sırada doğrulup onu biraz kaydırarak o da sırtını ağaca yaslamıştı. Arthur artık onun hareketlerini garipsemiyordu.

"Fena değilmiş ama çokta sağlam değil. Fazla dayanmaz." Emery kılıcını aldı elinden.

"Beni idare eder. Burada eski bir kılıç ustası yaptı ama düzgün bir malzeme bulmak zor." Başını salladı Arthur.

"Dövüşte oldukça iyisin. Doğuştan bir yeteneğin var. Ama teknik ve pratik yönünden zayıfsın. İnce teknikleri ve hızlı olmayı öğrenmen gerek. Yine de itiraf edeyim saraydaki çoğu askerden iyisin." Emery sırıttı.

"Senin kadar eğitim görsem seni yere sererim, biliyorsun değil mi?" Arthur da ona bakarak sırıttı.

"Rüyalarında." Emery onun omzuna vururken Arthur güldü. İkisi de başlarını ağaca yaslamış, gökyüzünü inceliyordu. Hava dünün aksine açık ve berraktı her şeyin yoluna girdiğini göstermek ister gibi.

"Sen iyi bir adamsın Arthur. Çok iyi bir kral olacaksın. Camelot sana sahip olduğu için çok şanslı." Arthur bu sözler üzerine kafasını çevirip ona bakarken, Emery kafasını indirmemişti. Arthur gülümserken genç kızın yüz hatlarını inlemeye başladı. Hafif dolgun yanakları, minik burnu ve mavi gözleriyle itiraf etmeliydi birçok soyludan daha güzel bir kızdı. Erkeklerin neden bu kadar peşinde olduğunu anlamak çokta zor değildi.

"Seni Merlin'den ayıran tek şey cinsiyetin ve normal kulakların." Emery kahkaha attı, Arthur ise onu izlemeye devam ediyordu, gülüşü bile güzeldi oldukça hoş bir tınısı vardı.

"Sayma konusunda da oldukça yeteneklisiniz prensim. Çifte Camelot'ta tek mi diyorlar?" Arthur'un kafası karışırken, ne dediğini anlamasıyla güldü. Kızmak yerine onunla laf dalaşına girmek oldukça eğlenceliydi.

"En büyük ortak özelliğiniz ne biliyor musun? Fazlasıyla cesur, fazlasıyla çokbilmiş ve fazlasıyla ukalasınız." Emery ona dönerek burnunu kırıştırdı.

"Ben bu özelliklere sahip üçüncü bir kişi daha biliyorum." Arthur onun taklidini yaparken Emery kıkırdadı. İkisi birbirlerine bakıp gülerken bir süreden sonra sessizlik oluşmuştu. Genç prens onun gözlerinin önüne düşen bir tutam saçı alarak kulağının arkasına attığında göz göze gelmişlerdi. Elini çekmeyip saçlarında gezdirmişti. "Bugün için tekrardan teşekkür ederim. Eğer gelmeseydin..." Devamını getiremedi. "Gelmek zorunda değildin."

"Zorundaydım, buna değerdi." Arthur'un sıcak bir sesle söyledikleriyle genç kızın gözleri parlarken gülümsedi. O da gülümsemişti. İkisi sessizliğe bürünürken birbirine yakın yüzlerinden nefesleri birbirine karışıyordu. Arthur ona doğru hafifçe eğilirken Emery çekilmeyip yutkunmuştu. Çalılıklardan gelen sesle ikisi de hızlıca geri çekilmişti. Bir sincap koşarak giderken ayaklandılar.

Arthur yutkunarak derin bir nefes aldı, az önce neredeyse Emery'i öpecekti. Birbirlerinin yüzüne bakamazlarken aynı an da konuştular.

Emery "Hava soğudu," derken Arthur "Sabah erken kalkacağız gidelim," demişti. İkisi de sadece başlarını sallarken eve doğru ilerlemişlerdi. Yol boyunca da sessiz kalmış, eve girerken iyi geceler dileyerek yataklarına geçmişlerdi.

**********

Sabah gün ışığıyla kahvaltı edip yola çıkan ekip, bir günün sonunda Camelot'a varmışlardı. Hem Arthur hem Emery hiçbir şekilde birbirleriyle konuşmamış, yüz yüze bile gelmemeye çalışmışlardı. Merlin ikisi arasındaki gerginliği fark etse de ses etmemişti. Emery, Gaius'un yanında çalışmaya başlamış, Merlin ise Arthur'un yanında zorlanmaya devam ediyordu. Yakında bir turnuva vardı ve katılacaklar yavaş yavaş Camelot'a akın etmeye başlamıştı.

"Emery şunu Arthur'a götürür müsün? Bu aralar biraz halsiz, soğuk almış. Turnuvadan önce iyileşmesi iyi olur." Emery onun için endişelenirken, gidip gitmemekte kararsız kaldı.

"Merlin götürse?"

"O çoktan çıktı. Hem ikisi de çok yoğun, akşama kadar gelmezler. Şimdiden alması daha iyi olur prens için." Başını sallayan Emery iksiri alarak biraz isteksiz, biraz da uzun süre sonra onu göreceği merakı ve hasta olması endişesiyle ağır adımlarla onun odasına ilerliyordu. Kapıyı çaldığında ses çıkmamıştı, oda da olmadığını düşünerek rahatlayarak kapıyı açtı. İçeri girdiğinde üstünü değişen prensi görünce hemen gözlerini kapatmıştı.

"Neden girme demiyorsun?" O sinirle söylenirken Arthur bir haftadır görmediği kızın yüzünü inceledi umursamazken.

"Gir de demedim. Hem sadece üstüm çıplak, abartma. Altımda havlu var. Bu kadar utangaç bir kız olduğunu bilmiyordum, çokça erkek arkadaşın var halbuki hiç görmedin mi?" Emery kulaklarına kadar kızarırken bir an unutup gözlerini açmış, koltukta duran yastığı ona fırlatmıştı. Yastığı tutmaya çalışan Arthur'un havlusu düşerken Emery çığlık atarak odadan çıkmıştı. Arthur da onunla aynı an da bağırmıştı. "Dışarı çık!" Emery hemen kapıyı sıkıca kapatıp yaslanırken Merlin gelmişti.

"O çığlıklarda ne öyle? İyi misin? Kıpkırmızı olmuşsun. Hasta mısın?" Merlin elini onun alnına koyarken, Emery hiçbir şey demeden iksiri eline tutuşturup kaçmıştı. Bu kadar utanç onun için yeterliydi. Merlin kaşlarını çatarak odaya girmişti ama Emery'nin aksine giyinik bir Arthur'la karşılaşmıştı. O da kıpkırmızıydı kız kardeşi gibi. İkisinin her zaman ki gibi didiştiğini düşündü, kardeşi de Arthur'la anlaşma konusunda onunla aynıydı. "Bunu Gaius göndermiş." Genç prens cevap vermezken ters ters bakarak alıp bir yudumda içmişti hepsini. Merlin elini uzatıp durduracakken bittiği görünce çekmişti. "Onu tek yudumda içmemen gerekliydi sanırım ama... Bir şey olmaz." Merlin sırıtırken Arthur ters ters bakmaya devam etmişti.

**********

Emery, Gaius'un verdiği başka bir ilacı götürürken askerlerin kendi aralarında konuşmalarına kulak misafiri oldu. "Turnuvaya çok az kaldı. Bu sefer tüm herkese açıkmış. Lord veya şövalye olmaya gerek yok. Sence katılsak mı?"

"Hiç şansımız yok. Kendimizi yaralarız boş ver." Diğer askerde başıyla onaylarken Emery sırıtarak ilerlemeye devam etti. Madem herkese açıktı, gizlenip girebilirdi. Bu turnuva oldukça eğlenceli olacaktı.

Bölüm Sonu Notu: Emery yine başına bela açacak gibi. Bahisler Emery'e diyenler? Multi sevgili prensimiz. İyi okumalaarrrr.

Đọc tiếp

Bạn Cũng Sẽ Thích

76.9K 4.5K 28
Belli bir yaşa gelene kadar içimdeki güç ve o gücün beni dönüştüreceği kişiyle ilgili en ufak bir fikrim bile yoktu.Bir anda değişen hayatımla birlik...
26.3K 1.4K 49
"Tehlikeli Hisler vardı içimde.. Tehlikeli duygular.. Aşk gibi.. Çünkü Aşk'tan daha tehlikeli bir duygu yoktu hayatımızda... " ♢♢♢ Kurtadamlar ve Cad...
24.7K 10.1K 38
Ben, buraların en güçlüsü; yaşayan iki ejderden biri... Ben, BOZ EJDER'İM... Adı anılmayan, sonsuz yıldız ışığı ve kızgın güneşin şarkılarında karanl...
1.3K 110 28
Kolumda bir sıcaklık hissettim . Beni kendi ile birlikte biri kolumdan tutup yere çekti ve üstüme kapaklandı bir şeyler söyleniyordu ,ama ben duymuyo...