Otuzdokuz

22K 1.4K 405
                                    

22.12.2020

***

Sabah erken kalkıp annemi mutfakta kahvaltı hazırlarken yakaladım. Arkasından sarılıp yanağına öpücük kondurdum. ''Günaydın canım anam'' Kıkırdayıp koluma vurdu. ''Günaydın oğlum. Geç otur krep yaptım sana''

Ben mutfak masasına otururken o önüme bir krep koydu. ''Bugün gidiyor musun dükkana?''

''Evet. Artık bizimkileri kurtarmam lazım.'' dedim. ''O niye?''

''Dayanamıyorlarmış artık. Hayranlarım da gelip gelip duruyormuş'' dedim sırıtarak. ''Senin ki duymasın aman. Zavallı Kubi'nin halini gördün" Uğur Kubilay'ı fena benzetmişti. Ama o da hakketti yani...

"Kızları dövecek değil herhalde." Çayımı doldurduğunda, kendisi de oturdu. "Olsun yine de söyleme."

Beraber kahvaltımızı yapmaya başladık. Annemle kahvaltı yapmayı çok özlemiştim. Babam evdeyken pazar kahvaltıları zehir olurdu bizim için. Onu hatırlayınca bile gerilmiştim. Acaba ne yapıyordu şerefsiz herif...

Kahvaltı sonrası telefonumu alıp ceketimi giydim. "Çıktım ben!" Anneme bağırdığımda kapıya çıktı. "Dikkat et. O amcanlar dükkana gelebilir." Kafamı sallayıp öpücük attım.

Kapıya çıkıp otobüs durağına gitmek için yürümeye başladım. Önümde araba durduğunda pencereden başını uzatan Kubilay'ı gördüm. "Yavru alayım mı seni?" Sırıtıp yolcu koltuğuna oturdum.

"Sen nereye gidiyorsun?"

"Dükkana."

"Gelmene gerek yok kanka. Ben başlıyorum bugün."

"Boş gezenin boş kalfası olduğum için işim yok. Bu nedenle dükkana gelmeye devam edeceğim."

"İyi." dedim gülerek. Kolunu sıvazlayıp acıyla buruşan suratıyla baktı bana. "Senin ki çok fena vurdu. İt oğlu it!"

"Abartma koluna vurdu."

"Ayağıma da tekme attı!"

"Sende ona tekme attım." Kubi hatırladıklarıyla sırıttı. "Doğru. Artık bir hafta sevişemez. Fırsat bu fırsat üste geç kanki" dedi sırıtarak. "Hıh! Altta olduğumu nerden biliyorsun ki? Ben üstteyim bikere!" Bana sen onu benim külahıma anlat dermiş gibi baktı. Oflayıp kafamı pencereye çevirdim.

Sonunda dükkana vardığımızda heyecanla çıktım dışarıya. Kapısına dokunup gözlerim parlayarak duvara elimi sürttüm. "Canım aşkını içeride mi yaşasan. Götüm dondu da"

Ona burun kıvırıp kapıyı açtım. İçerisi temizdi. Ama biraz toz almak fena olmayacaktı.

"Suyu hazırlıyorum sen toz al, ben de şu masayı toparlayayım." dedim kağıtlarla dolmuş masayı gösterip.

"Yok ya! Ben neden temizlik yapıyorum."

"Evrak işinden anlıyor musun ki!" Bir süre düşünüp homurtuyla onayladı. ''İyi. Ben hazırlarım işini yap sen'' O suyu hazırlamaya giderken bende masaya ilerledim. Bilgisayarı açıp benden sonra gelen müşterilere baktım. Genel olarak daimi müşteriler gelmeye devam etmişti ama eksilmelerde vardı.

Ben onları  hallederken Kubi temizlik yaptı. Kısa sürede bitirdiğimizde bize kahve yapıp kapının önüne çıktık. Bahçe tarzı küçük bir yer vardı. Yuvarlak bir masa ve iki sandalye sığıyordu. Kahveleri içip bir sigara yaktık. ''Sen bırakmadın mı la sigarayı?''

''Oradayken içmiyordum unutmuştum aslında ama siz içince canım çekiyor. Yine de az az içiyorum.''

''Canım yakında başlarsın yine 2 günde 1 pakete'' Ben kıkırdarken o derin bir nefes aldı sigarasından. ''Seninkinin ailesi biliyor mu?''

MAHKUM | bxbKde žijí příběhy. Začni objevovat