Onsekiz

31.7K 1.8K 402
                                    

19.11.2020

***

Hakim konuşmaya devam ederken ben gözlerim dolu bir şekilde dinlemeye devam ettim.

''Şahitlerin ifadeleri dinlenmiş olup, sanığın suçunun olmadığı kanıt yetersizliğinden dolayı ispatlanamamıştır. Yeterli kanıt ve şahitler bulunana kadar, mahkemenin 25 Şubat'a ertelenmesine karar verilmiştir."

25 Şubat... Neredeyse 3 ay...

Arda'ya üzgün bir suratla baktığımda onunda aynı durumda olduğunu gördüm.

Amcamlar ise ağzı kulaklarında sevinçle birbirlerine sarılıyorlardı.

"Arda anneme bir şeyler yaptılar. Ne olur bul onu." Arda kafasını salladı. Bana sarıldı ama tekrar uyarılmamızla kısa sürede ayrılmak zorunda kaldık.

Tekrar cezaevi aracına binip yola çıktık. Arabaya binince ağlamaya başladım. Amcamların yanında ağlayıp onları mutlu etmek istememiştim ama perişan haldeydim.

Yanımdaki asker tuhaf tuhaf bakıyordu. Mahkeme 3 ay ertelendi, tekrar cezaevine gidiyorum amınakoduğum neye bakıyon...

Cezaevine geri döndüğümüzde derin bir nefes alıp içeriye girdim. 3 ay boyunca dışarı yüzü görmeyecektim ne de olsa...

Gerekli işlemleri yapıp koğuşa bıraktılar beni. İçeriye girdiğimde ağlamaktan şişmiş gözlerle onlara baktım. Merakla bakan yüzler halimi görünce anlamışlardı. Bir şey söylemeden tuvalete girdim. Musluğu açıp yüzümü yıkadım. Ağlamam şiddetlenip hıçkırıklara dönmüştü. Daha fazla ayakta duramayıp yere çöktüm.

''Bir şey oldu... Bir şey oldu...'' Hissediyordum. Anneme bir şey yapmışlardı.

Selçuk içeriye gelip yanıma oturdu. ''Ne oldu?''

''Annem gelmedi. Gelemedi... Mahkeme 3 ay ertelendi.'' Sıkıntıyla oflayıp beni kendine çekti. Omzuna yaslanıp ağlamaya devam ettim. Omzumu okşayarak teselli etti. Koğuşa girdiğimizde diğerlerine de kısaca anlattım. Herkes üzülmüştü. Mert'in bile acıyla baktığını gördüm.

Yatağımda otururken kafam allak bullaktı. Anneme ulaşmalıydım. Ani gelen adrenalinle kapıya koştum.

''Uğur gardiyan! Uğur gardiyan!'' Şu an onu çağırmam bile buradakileri işkillendirebilirdi ama yapacak bir şey yoktu. Az sonra içeriye bir gardiyan girdi.

''Ne var! Ne istiyorsun?''

''Uğur gardiyana söyleyin. Onunla konuşmam lazım.'' Kısa süre yüzüme bakıp: ''Çay da içmek ister misin?'' Kahkaha atıp kafasını salladı. Sonra kapıyı hızla kapattı yüzüme. Ağlayarak yumruklamaya başladım kapıyı.

''Lütfen! Kendisiyle konuşmam lazım. Yalvarırım haber verin!'' Bağırışlarımı duymuyordu. Hıçkırarak ağlamaya devam ederken yere çöktüm. Kapıyı küçük küçük yumruklayıp ağlamaya devam ettim. Herkes bana tuhaf tuhaf bakıyordu.

Az sonra adım sesleri geldi ama kalkmaya mecalim yoktu. Kapı açıldı ve gelen kişinin ayaklarını gördüm. Sonra kolumdan tutulup hızla dışarıya çıkarılmam bir oldu. Kafamı kaldırdığımda Uğur'un bana endişeyle baktığını gördüm.

''Ne oldu?'' Bir şey söyleyemeden bir hıçkırık koptu ağzımdan. Sinirle soluyup kolumdan tuttu. Odaya girip kapıyı kilitledi.

''Annen gelmedi mi?'' Kafamı hayır anlamında sallayıp ağlamaya devam ettim.

''Neden peki?''

''B-bilmiy-yorum'' Hıçkıra hıçkıra söylediğim şeylerle endişeyle baktı bana.

MAHKUM | bxbDove le storie prendono vita. Scoprilo ora