Yirmiüç

29.5K 1.6K 431
                                    

26.11.2020

***

Yazardan

Mert gardiyanın çağırmasıyla görüş odasına doğru yürüyordu. Annesi geleceğinden bahsetmemişti. Kim olabilir diye düşündü. Muhtemelen sürpriz yapacak diye geçirdi aklından.

Görüş odasına gidip gözleriyle ortalığı taradı ama annesi yoktu. Sonra bakışları kendisine el sallayan çocuğa çevrildi. Bu oydu. Melih itinin arkadaşı. ''Hadisene!'' Gardiyanın itmesiyle masaya gitti. ''Neden geldin? Melih için mi? Beni çağırdılar çünkü'' karşısında ki çocuk ona tebessüm edip sandaliyeyi gösterdi. ''Geç. Senin için geldim.''

Kaşlarını çatıp şaşkınlıkla baktı ona. ''Ne alaka lan?''

''Konuşmak istiyorum sadece'' Mert çocuğa göz devirip etrafına baktı. Ne yapsa diye düşündü. Eğer giderse tüm gün ne söyleyeceğini düşünür meraktan çatlardı. Bu nedenle kafasını sallayıp oturdu.

''Çabuk söyle işlerim var'' Arda arkasına yaslanıp şuh bir kahkaha attı. ''Hayırdır? Buradan sonra şirket toplantısına filan mı gideceksin?'' Alaylı sözlerine yumruklarını sıkıp dudaklarını ısırdı. Melih ve onun etrafında ki herkesten nefret ediyordu.

Arda ise başka bir alemdeydi. Isırdığı dudaklarına bakmaktan odaklanamıyordu. Yutkunup gözlerine çıkardı bakışlarını.

''Uzatma hadi.'' dedi Mert. Arda kafasını sallayıp dirseklerini masaya dayayıp ciddi bir ifadeyle baktı suratına. ''Seni rüyamda gördüm.'' Mert anlamaz bir şekilde baktı. ''Neden?''

''Bilmiyorum seni görüp iyi olduğunu bilmek istedim'' Mert histerik bir gülüş çıkardı. ''Ne alaka amınakoyim. Ne işim var benim senin rüyanda'' Arda hala ciddi bir yüzle bakıp kafasını işaret etti. ''Bilmiyorum onu buraya sor. Hiç çıkmıyorsun çünkü'' Mert sinirle soluyup dirseklerini yasladı o da.

"Ulan ne bu liseli ergen aşk hikayeleri. Yok seni rüyamda gördüm, yok aklımdan çıkmıyorsun!" Mert alayla suratına baktı. Cevap gelmeyince devam etti.

''Bana bak! Ben senin  oyunlarına kanacak kadar aptal değilim Amacın ne bilmiyorum ama bir daha bana yaklaşma''

''Senden hoşlandım'' direkt söylemesiyle kısa bir an afalladı Mert. ''Neden ben?''

''Yakışıklısın.''

''Sadece bu mu?''

''Şu anlık dış görünüşün dışında bir şey yok. İzin verirsen iç güzelliğine de aşık olmak istiyorum.'' Mert kısa bir an tebessüm etti ama anında kendini düzeltti. ''Benim kalbimde biri var zaten. Başkasına yer yok!'' Net sesi Arda'yı rahatsız etmişti ama istifini bozmandan gülümsemeye devam etti. ''Unutursun. Hem o kişinin sana aynı duyguları beslediğini düşünmüyorum.'' Mert hayal kırıklığı ile baktı. Pislik olsa da doğruyu söylüyordu karşısında ki çocuk. Belki de hiçbir zaman kazanamamıştı onu...

''Olsun. Sevgime saygım var. Bir daha kimseyi kalbime almam''

''Beni hatırladın mı?'' Konunun değişmesiyle kısa bir an afalladı Mert. ''Melih'in arkadaşısın işte.''

''Hayır öncesini'' Mert kısa bir an düşündü. ''Önceden tanışıyor muyduk?'' Arda ciddiyetle kafasını salladı. ''Evet okuldan. Kimya dersini beraber almıştık. Lise son'' Mert kısa bir süre bakıp kahkaha attı. ''İyi denemeydi ama ben dilciyim'' Arda elini bacağına vurup ''Yapma be! İşer yarar diye düşünmüştüm'' Mert gülmeye devam ederken Arda'da ona bakıp gülümsemeye başladı.

Kısa bir an gülüşüp Mert'in kafasını çevirmesiyle bakışmaları kesilmişti. ''Gerçekten rüyanda mı gördün beni?'' Arda sırıtıp tek kaşını kaldırıp süzdü onu. ''Evet. Detay vereyim mi?'' Mert bakışlarının korkutuculuğu yüzünden rahatsızca kıpırdandı. ''Gerek yok sapık herif!''

Arda tekrar kahkaha attı. "Ee ne diyorsun?"

"Neye ne diyorum?" Arda sinirle soludu masaya elini vurup: "Lan sabahtan beri neye yırttım kendimi burada. Saçma sapan numaralarla seni tavlamaya çalışıyorum!" Mert açık sözlüğüne güldü. "Arda lütfen numaralarını başka birinde dene"

"Hiç mi şansımız yok" Mert gülerek dilini şıklattı. "Hiç" Arda üzgün bir suratla eğdi başını. Mert, ne kadar tatlı göründüğünü düşündü. Sonra anında kafasını iki yana salladı. Onun kalbi başkasına aitti. Arda'yla olmazdı.

"Neyse diyeceğin başka bir şey yoksa gidiyorum ben" Arda üzgün sıratla omuz silkti. Mert arkasını dönüp kapıya ilerledi. O görmese de tebessüm etti.

*****

Melih'ten

Sabah tepemde duyduğum seslerle uyandım. "Ne oluyor yaa" Yılmaz abi yine birilerine sarıyordu. "Lan alt tarafı çay istedim senden!"

"Abi neden hep ben yapıyorum."

"Selçuk dün yaptı bugün sen yapı ver!"

"Ya abi-" daha fazla dinlemek istemediğim için bağırdım. "Ya sabah sabah neden bu bağırış!"

"Çay kavgası." dedi ikisi aynı anda. Göz devirip battaniyeyi sıyırdım üzerimden. "Lanet olsun ya! Bi uyutmadınız." Tuvalete gidip elimi yüzümü yıkadım.

İçeriye girdiğimde çok şükür ki sesler kesilmişti. Kahvaltı hazırlanırken masaya geçip uyukladım. Yılmaz abi kafama vurdu. "Abi ne yapıyorsun ya!"

"Uyuma len!" Elini itip kafamı ovdum.

Kahvaltıdan sonra masada oturmaya devam ettim. Yılmaz abi yine bulmaca çözüyordu.

"Hoşluk, güzellik, incelik anlamına gelen bir kelime. 7 harfli"

"Zarafet!" Selçuk sevinçle bağırdı. "Yok nezaket" dedi diğeri. Başka biri bağırdı. "Ne alaka lan metanet o"
"Yok ebesinin a-" Yılmaz abi kafasına vurdu. Sonra ciddiyetle baktı suratımıza. "Oğlum hararet lan hararet"

"Abi sabah sabah beyninizi nerede kaybettiniz Allah aşkına ne saçmalık bu ya."

"Sus len! Varsa bir yorumun söyle." oflayıp ayağa kalktım. Erken uyanınca hiç iyi olmuyordum. En iyisi havalandırmaya kadar uyumak diye düşündüm.

Ama yatağa gideceğim esnada koğuşun kapısı açılıp çağrılmamla oflayarak gardiyanı takip ettim.

Odaya getirildiğimde Uğur'un çağırdığını anladım. "Ne oldu?" Dedim uykulu sesimle. Bana bir bakış atıp dudakları kıvrıldı.

"Hayırdır ne bu enerji."

"Uykum var" dedim. Sonra bir şey demeden koltuğa ilerledim. Boydan boya uzanıp gözlerimi kapattım. Sülalem rahat anasını satayım.

"Kalk lan. Ne için çağırdım seni buraya biliyor-"

"Başka zamana öpüşürüz Uğur. Şuan uyumam lazım." Kahkaha atıp yanıma oturdu. "Arda aradı annen için. Seninle konuşmak istiyormuş." Anında gözlerimi açıp yatakta doğruldum. Az önce ne demiştim lan ben...

"Hee onu diyorsun..." gülüp kafasını salladı. Elinden telefonu alıp numarayı tuşladım.

Arda açtığında uykulu sesime güldü. Annemin durumu hakkında bilgi aldım. En azından şimdilik iyiydi. Vedalaşıp telefonu kapattım.

"Biraz burda uyusam olur mu?" Suratına bir çocuk gibi dudaklarımı büzüp baktım. Gözleri oraya kayınca gülümsedi. Kolumdan tutup kucağına çekti. Koca cüssemle bir çocuk gibi kucağına uzandım. Bacaklarımı iki yandan sarkıtıp kafamı göğsüne yasladım.

Kokusu beni mayıştırmaya başlamıştı bile. Belimde ve sırtımda gezinen kollarının vücuduma verdiği etkiyi düşünmemeye çalışarak kısa süreli de olsa uykuya daldım.

Aşırı saçma bir bölüm oldu. 😁😁 Aslında bir önceki bölümden sonra atacağım bölüm hazırdı ama siz Mert-Arda görüş gününü yaz deyince bu bölümü yayınlayayım dedim. Tatmin etmezse mazur görün artık başka görüş günlerine kskskskamsmamma

Yorum ve votelerinizi eksik etmeyin sizi seviyoreee ❤️🥰😘🌺

MAHKUM | bxbWhere stories live. Discover now