Onaltı

33K 1.9K 766
                                    

17.11.2020

***

Yatağımda oturup çizim yaparken yanıma Selçuk geldi.

''Bugün de çizecek misin beni?'' Ona bir bakış atıp güldüm.

''Yeni model arıyorum'' dedim. Bana alınmış bir şekilde bakıp masaya ilerledi. Yılmaz abiyi görünce yatağımdan kalkıp yanına gittim. Yine birilerini toplamıştı. Ne yaptığını söylemeye gerek yoktu herhalde... Evet doğru bildiniz bulmaca çözüyordu.

Masaya oturup defterimi koydum. Bir şeyler karalarken bana baktı. ''Melih oğlum herkesi çizdin beni de çiz. Ama afili olsun he... Yengene göndereyim. Fotoğraf çekemiyoz burda'' dedi gülerek. Diğerleri de gülünce tebessüm edip kafamı salladım. ''Tamam abi kıpırdamadan dur'' dedim. Hemen havaya girip elini çenesine koydu.

''3 numaralı bakışımı da atayım mı?'' dedi. Gülerek: ''at abi onu da at!'' dedim. Kıpırdamadan durdu. Bir süre bekleyince oflayıp diğerleriyle sohbete devam etti. Kabasını oluşturmuştum ve görsel hafızam iyi olduğu için çizmeye devam ettim.

''Al abi'' Resme büyük bir hevesle baktı. Gülen yüzü yavaş yavaş soldu. ''Bu ne len! Çizgi film karakterleri gibi çizmişin'' dedi. Kahkaha attım söylediklerine. ''Abi resmin tekniği öyle. Bu malzemelerle karakalem mi çizeyim'' dedim. Tekrar bakınca diğerleri de inceledi.

''Abi güzel işte. Yenge beğenir''

''Beğenir mi la?'' dedi. Anında kafa salladılar korkudan. Ne yalan söyleyeyim bende korkuyordum. ''Keşke yengenle bizi çizseydin'' dedi. Aklıma gelen fikirle gözlerim parladı. ''Abi resminiz varsa ver çizeyim''

''Harbi mi lan?''

''Harbi lan.'' Ne dediğimin farkına varıp yutkundum. Çünkü karşımda kızarmaya başlamıştı. Aha bu sefer kesin dayak geliyor.

''Ulan Melih... Dua et seni seviyorum. Yoksa-''

''Yoksa beni öldürürdün'' dedim korkuyla. Bana gülüp: ''Yok lan alt tarafı canını alırdım'' dedi. Diğerleri gülerken ben kaşlarımı çattım. ''Abi bir farkı yok sanki'' dedim.

''Var. Daha acısız olurdu'' dedi. ''Rahatladım abi'' dedim. Bu sefer herkes kahkaha attı.

''Bekle resmi getireyim.'' deyip dolabına gitti. ''Bak bu benle yengen. Bu da sıpa doğduktan sonra hastanede çektik. Hangisi güzel sence? Ona göre çizersin.'' dedi. Diğerleri resmi incelerken ben kolunu sıvazladım.

''İkisini de çizerim abi sorun yok.'' dedim. ''Koçum benim.'' deyip başımı okşadı o da.

Resimleri alıp çizmeye başladım. ''Keşke renkli boya olsaydı. Daha güzel olurdu.'' dedim.

''Mert'te vardı sanırım'' dedi biri. Mert hayatta vermezdi bana. Ama Yılmaz abi için verirdi belki.

''Abi bizim aramız iyi değil. Sen git iste istersen. Sana verir'' dedim. Kafasını sallayıp, yatağında oturan Mert'e doğru gitti. ''Mert oğlum senin renkli boyaların varmış. Melih, hanımla benim resimlerimizi çizecek. Kalemlerini verir misin?'' O kadar kibar sormuştu ki ben olsam varımı yoğumu verirdim.

Şöyle bir süzdü. Bakışlarında küçümser bir ifadeyle bakıp 'hıh' diye bir ses çıkardı. Tabi Yılmaz abi durur mu? Yapıştırdı cevabı: ''Ulan alt tarafı boya istedik. Götün başın ayrı oynamasın!''

Mert korkuyla yerinden sıçradı. ''Tabi abi vereyim'' Hepimiz gülmemek için zor tuttuk kendimizi.

Yılmaz abi boyaları getirip önüme bıraktı. Malzemeler tamamlanınca çizmeye başladım. İşin sonunda beğeniyle baktılar.

MAHKUM | bxbWhere stories live. Discover now