Dokuz

36.7K 2.2K 1.4K
                                    

03.11.2020

***

Selamlar yeni bölümle geldim 😇 Genel olarak bu hikayenin bölümleri 500-600 kelimeyi geçmiyor çünkü hapishane kurgusu olduğu için ne yazacağımı bilmiyorum doğrusu. Ama bugün 800 küsür kelimeyle geldim. İnşallah beğenirsiniz. 😄

Bu arada Melih az buçuk delirmiş olabilir mazur görün. Gün boyu ders gördüm. Bu kafayla böyle bir şey çıktı. 😄😄 Keyifli okumalar. Yorum ve vote bırakmayı unutmayın lütfen ❤️🌺



''Sıra sende.''

''Hadi bakalım bu sefer yeneceğim seni.'' Selçuk'a elimi tabi tabi anlamında salladım. Taşları havaya attığı anda tutamadan yere düşürdü.

''Ben kazandım!'' Sevinçle bağırınca avluda birkaç kişi bana dönmüştü. Uğur bile tuhaf bir tebessüm ile bana bakıyordu.

Sohbet ettiğimiz birkaç kişi havalandırmaya gelmediği için Selçuk ile beş taş oynuyorduk. Tabi ben onu yeniyordum.

En azından oyalanmış oluyordum ve gözüm Uğur'a kaymıyordu. Pür dikkat beni izlediği için rahatsız oluyordum. Mert zaten gözlerini benden ayırmıyordu. Uğur'un bana baktığını görünce daha da sinirleniyordu.

Oyun bittiğinde ayağa kalkıp diğerlerinin yanına gittik. Fırsat bulan Uğur yanıma gelmeye başladı. Mert anında ayağa kalkıp ikimize baktı. Ulan pembe dizi çekiyorduk sanki amınakoyim...

''Sürekli bana bakma. Mert'in dikkatini çekiyor.'' Dudağının kenarı kıvrıldı ve benim gibi sessizce konuştu.

''Belki özlüyorumdur'' Gözlerimi devirip ondan uzaklaştım. Bakışları Mert'e kaydığında sinirle bakıp kafasını başka yere çevirdi. En azından artık bakmıyordu.

Havalandırma saati bitince içeriye doğru yürümeye başladık. Uğur tam arkamda durmuştu. Nefesini hissedebiliyordum itin. Koğuşlara gideceğim sırada beni kolumdan çekip durdurdu.

''En son sen git.''

''Neden?'' Şaşkınlık ve biraz da korkuyla baktım ona. Şimdi biri görecekti ve başımıza iş alacaktık. Kadir gardiyan bize bir bakış atıp mahkumları içeriye soktu. Mert etrafta beni arıyordu. Uğur'a baktığımda ne demek istediğimi anlayıp kolumdan çekip kolonların arkasına çekti.

Kameralara kör nokta olan bir yerdi burası.

''Yakalanırsam direkt satarım seni.'' Dediğim şeyle gülümseyip boynuma yüzünü yaklaştırdı. Kokuma derince içine çekip öpücük kondurdu.

''Çok özledim'' Mal bu adam. Kırk yıllık sevgililermişiz gibi kaptırıyordu kendini. Bu kadar mı yokluktaydın be.

''Hayır.'' Şaşkınlıkla yüzüne bakıtığımda daha da güldü.

''Ne?''

''Yoklukta filan değilim. Elimi sallasam ellisi'' Derince yutkunup kafamı aşağıya eğdim. Hassiktir ben bunu sesli mi söyledim. Kahkaha atıp çenemi kavrayıp yüzüme baktı. Gözlerinin içi parlıyordu. Yok yok... Bu adam benimle oyun oynuyor. Ama ben ona gösterirdim oyun oynamayı.

''Dışarda birini bulamadın mı? Neden ben?''

''Heyecan seviyorum.'' 'Hıhh' diye bir ses çıktı ağzımdan. Kafamı çevirip diğer tarafa baktım. Ne yapacaksa yapsın artık.

Kafasını bana yaklaştırıp dudaklarıma eğildi. Önce küçük küçük öptükten sonra, dudaklarımı dişlemeye başladı. İster istemez bir inleme çıktı ağzımdan. Anında durup suratıma baktı.

MAHKUM | bxbDove le storie prendono vita. Scoprilo ora