Dört

38.3K 2.2K 413
                                    

24.10.2020

***

''Dışarı çıkarsam var ya ilk işim yağmurda tüm gün dolaşmak.'' Avluda havalandırma saatin de oturmuş diğer koğuştan arkadaşlarla sohbet ediyorduk. İçlerinde 5-10 yıldır burada olanlar vardı. Dışarı çıktıklarında ilk ne yapmak istediklerini söylüyorlardı.

''Ben 1 hafta dışarıdan çıkmam'' dedi diğeri.

''Ben bir hafta evden çıkmam.'' Hepimiz ona baktık.

''Ulan zaten 7-24 içerdesin. Çıkınca dışarda gez toz bari.''

''Olmaz Zeynep'im ile hasret gidermem lazım'' Hepimiz kahkaha atıp sırtına vurduk.

''Helal!'' Selçuk'a bakıp gülerken gözüm az ilerideki Uğur piçine takıldı. Kaşını çatarak bakıyordu bana. Gözlerimi sinirle dikip ona baktım bende.

Birbirimizden gözlerimizi ayırmadan bakıyorduk. İzlendiğimi anladığım esnada bakışlarımı kaçırdım ve etrafa baktım. Gardiyanla kırıştıran ve adının Mert olduğunu öğrendiğim herif bize bakıyordu. Kaşlarını çatmış sinirle ayağını sallıyordu. Benim baktığımı gören Uğur bakışlarını Mert'e çevirdi. Kafa işareti ile yanına çağırdı. Omuz silken Mert, Uğur efendinin sinirlenmesine sebep oldu. Umursamaz bir gülüş sunan Uğur arkasını döndü. Mert yerinde rahatsızca kıpırdanıp ayağa kalktı ve Uğur'un yanına doğru gitti. Ulan biraz ağırdan sat kendini be...

Önüme dönüp sohbete devam ettim. Vakit dolduğunda ayağa kalkıp kapıya doğru yürüdük hep beraber. Uğur hararetli bir şekilde tartışıyordu Mert ile. Yanından geçerken bana baktı ve üzerime doğru geldi. Etrafıma bakıp gardiyan olup olmadığına baktım.

''Bugün hücreyi temizleyeceksin''

''Pardon?'' Ne diyordu bu lavuk?

''Duydun beni. Yürü!'' Kolumdan tutup sürükledi. Bize doğru gelen gardiyan Uğur'a bakıp:

''Bu mahkum mu yardım edecek?'' Diye sordu.

''Evet. Birkaç kişi daha var. Onlar arkadan gelecek'' dedi Uğur, diğer gardiyana.

''Tamam.'' dedi ve gitmeye hazırlandı. Gardiyana dönüp:

''Bir dakika neden ben? Temizlik yapmak istemiyorum'' dedim.

''Öyle bir seçeneğin yok.'' dedi ve yürümeye devam etti.

''Yürü bakalım Melih bey.''

''Bilerek yaptın değil mi? Ne yapacaksın işkence mi edeceksin?''

''Çok konuşma. Annenle konuşmak istemiyor musun?'' Duyduklarımla yüzüne baktım. Gözlerimin içine bakıyordu. Sonra yüzümü tarayıp dudaklarımda durdu. Sertçe yutkunduğum sırada gözü oraya kaydı. Kafamı eğip yürümeye başladım.

Binaya gidip koridorlardan geçtik. Demir kapıları yanındaki anahtarla açıyordu. En son kapıyı açıp sağ taraftaki koridora girdik. Koridorun sonundaki odayı anahtarla açıp beni içeriye soktu.

Karanlık bir odaydı. Yan taraftaki ışığı açıp etrafı aydınlattı. Her yer dağılmış, toz pislik içinde kalmıştı.

''Kaç güne bitecek bu?'' diye sordum.

''Kaç gün gerekirse.''

''Annemle nasıl konuşabilirim?'' Bana bir bakış atıp telefonunu çıkardı. Amcalarım olacak şerefsizler yüzünden annemle iletişime geçemiyordum. Ne buraya gelmesine izin veriyorlardı, ne de telefonla konuşmasına. Muhtemelen özel telefondan ararsak açma ihtimali vardı.

Telefonun tuş kilidini açıp bana uzattı. Hemen alıp numarayı tuşladım. Kulağıma koyup beklemeye başladığım esnada Uğur duvara yaslanıp cebinden sigara çıkardı. Canım çekiyordu yanımda içme be...

''Alo?'' Annemin sesini duymamla dikkatimi telefona verdim.

''Anne.''

''Melih oğlum sen misin?''

''Benim anne. Nasılsın? Yaraların iyileşti mi?'' Vaktim az olduğu için direkt söze girmiştim.

''Oğlum...'' Ağlamaya başlaması ile gözlerim dolmaya başlamıştı.

''Annem... nasıl rahat mısın orada. Yemek yiyorsun değil mi? Çokta üşürsün sen. Battaniye yeterli geliyor mu?'' dedi. Acı bir tebessüm geçti yüzümde.

''İyiyim anne sen kendinden haber ver. O şerefsizler yanında değil mi?''

''Rahat bırakmıyorlar oğlum. Yoksa gelmez miyim yanına... Ama sen sıkma canını. Sağlığım yerinde çok şükür. Halan destek oluyor en azından.'' Halam babamın akrabaları içerisinde en iyisi olandı. Biraz olsun rahatlamıştım.

''Ben elimden geldiğince arayacağım seni.'' dedim.

''Bu telefon kimin peki?'' Annemin sözleriyle Uğur'a baktım. Bana bakarak sigarasını içmeye devam ediyordu.

''Buradan birinin işte.''

''Oğlum birileri geliyor kapatmam lazım. Sonra yine ara tamam mı?''

''Tamam annecim.''

''Ben buradan arasam olur mu peki?''

''Yok anne ben arayacağım seni.''

''Tamam oğlum hadi kendine iyi bak.''

''Sen de annem.'' Telefon kapanınca bir süre baktım. Sonra beni izleyen Uğur'a doğru adım atıp verdim.

''Teşekkür ederim.'' Kafa salladı sadece. ''Bir daha istersem peki?''

''Ona o zaman karar veririm'' dedi ve son nefesini çekip yüzüme üfledi. Piç herif. Yüzümü buruşturmam ile sırıtmaya başladı. Sinir olduğum için bir cesaretle üstüne yürüdüm:

''Elimdeki kozu unutma. Kullanmamı istemiyorsan telefonu her istediğimde vereceksin.'' Piç sırıtmasına devam edip üzerime geldi. Yakamdan tutup duvara yapıştırdı. Yüzüme bakıp:

''Yok ya... Kaşınıyorsun sen. İspiyonlaman umurumda olmaz seni de bitiririm. Ayağını denk al!'' dedi. Kulağıma doğru eğilip nefesini vererek:

''Anladın mı beni?'' dedi. Sadece kafamı salladım. Onu da Mert gibi etkisiz hale getirmek istedim ama şu an olmazdı. Bana lazımdı. Elimdeki tek iletişim kaynağını da kaybedemezdim.

MAHKUM | bxbWhere stories live. Discover now