Ondokuz

32.3K 1.8K 686
                                    

21.11.2020

***

Sabah büyük bir baş ağrısıyla uyandım. Kaç gündür doğru düzgün uyuyamıyordum. Annemden haber gelmesini beklerken, Onun iyi olduğunu duymak isterken ben yavaş yavaş çöküyordum. Burada gittikçe benliğimi kaybediyordum.

Yatakta oturur pozisyona gelip düşünmeye başladım. Bugün Arda'yla konuşup son durumları öğrenmem lazımdı. Yataktan kalkıp tuvalete girdim. Elimi yüzümü yıkayıp masaya geçtim. Kötü olduğum için koğuştaki işlerden bir süre uzak tutmuşlardı beni. Tabi bunda domates doğrarken ağlamaya başlamam ve sebebini sorduklarında gözümü yaktım dememin de nedeni olabilirdi. 

''Bugün nasılsın evlat?'' Yılmaz abinin sözleriyle boş boş baktım suratına. ''Efendim abi'' Bir süre baktı o da. ''Yok bir şey yemeğini ye beynin çalışsın'' dedi. Söylediklerine diğerleri gülünce şaşkınlıkla baktım. Komik bir şey mi demişti. Artık onu bile kavrayamıyordum. 

Yemekten sonra kafamı dağıtmak için çizim  yapmaya çalıştım. Ama kendi kafamdan çizdiğim şeyler genelde ya karanlık şeyler oluyordu ya da aklımdan çıkmadığı için annemi çiziyordum. Kafamı toplamam lazımdı. Gözümü kapatıp elimle alnımı ovdum. Sonra aklıma gelen şeyle bir süre çizime baktım. Sonra onu yırtıp buruşturdum. Yeni sayfa açıp çizmeye başladım.

Siyah gür saçları, hafif sakallı yüz, koyu ve keskin bakışlar, ve... Dolgun kırmızı dudaklar... Bir saatin ardından resme bakmaya başlamıştım. Yüzümde istemsizce bir gülümseme oluşmuştu. Bir süre resme bakarken tepemde birinin dikildiğini hissetim. Kafamı kaldırıp bakamadan resmin elimden çekilmesiyle neye uğradığımı şaşırdım.

Mert resme kaşları çatık bir şekilde bakıyordu. Yüzü tuhaf bir hal almaya başlamıştı. Biraz üzgün, biraz sinirle ve bir parça özlem... Bakmayın öyle değişik bir ruh halindeydim ve sanki karşımdaki insanları daha iyi anlayabiliyordum şu yaşadıklarımdan sonra...

''Bu ne!'' sessiz ama keskin sesi yutkunmama neden olmuştu. Ondan korkmuyordum ama tuhaf bir şekilde utanıyordum. Ona olan sevgisinin farkındaydım. Ve sanki ona ihanet ediyor gibiydim. Sırtından bıçaklamış gibi...

Zaten suratıma da tam o ifadeyle bakıyordu. Sırtından bıçaklamışım gibi...

''Ne, ne demek oluyor?'' dedim bilmezlikten gelerek.

''Bu resim ne!?'' dedi hafif sesini yükselterek. Ama sessiz olan koğuşta duyulmuştu.

''Resim'' dedim sadece. Alayla suratıma bakıp kahkaha attı. Sonra kafasını yaklaştırıp sessizce tısladı. ''Neden Uğur'un resmini çizdin?'' Bozuntuya vermeden alayla baktım bende.

''İstersen senin resmini de çizebilirim.'' dedim. Sinirle yatağa fırlattı resmi.

''Neden onun resmi? Başka biri mi yok!'' Göz devirip elime resmi alıp devam etmeye başladım. ''Koğuştaki herkesi çizdim. Kafamı dağıtmak için bir şeyler çizmem lazımdı. Aklıma o geldi ve çizdim. Hepsi bu.'' Açıklama yapmak bile beni sinir ediyordu. Ama şu durumda daha fazla uğraşmak istemiyordum. 

Mert açıklamamla daha çok sinirlendi. Yakamdan tutup kaldırdı. Son durumlardan sonra güçsüz olan bedenim buna izin verince daha çok sarstı beni. ''Ona aşıksın değil mi!?'' Aşk lafını duymamla bile kalbim hızla atmaya başlamıştı. Evet artık ona bir şeyler hissettiğimi kabul ediyordum. Ama onun bana olan davranışlarının sadece cinsel ihtiyaçlarını tatmin etmek için olduğunun farkındaydım. Bu nedenle ona belli etmeden aramızdaki bu tuhaf şeyi devam ettirecek ve zamanı gelince bitirecektim.

''Ona aşık filan değilim Mert. Şimdi izin verirsen resme devam edeceğim.'' deyip yakamı kurtardım. Oturup resmi elime aldım tekrar. Sinirle bana bakarken dişlerini sıkıyordu. Bir anda elimden alınan resimle ona baktım. Arkasına saklayıp bana sinsi sırıtmasıyla baktı.

MAHKUM | bxbWhere stories live. Discover now